'İmar Rantına Sevdalı Politikalar'

Tıpkı deprem gibi "sel"ler de aslında doğa olayları olmasına rağmen, insanlara ve yerleşimlerine zarar verince "felaket"e dönüşmüş oluyor. Gözden ırak vadilerdeki sellerden haberimiz bile yokken kentler, köyler "insan"larımızla birlikte sulara gömülünce adına da "felaket" diyoruz... Bu gerçeğin son çarpıcı kanıtı da erken gelen güz yağışlarıyla yitirilen canlar, evler, eşyalar...

Dere yataklarının yanı sıra aşırı yağmurlarda su koridorlarına ve taşkın alanlarına dönüşeceği eskiden beri bilinen yerlerde "yapılaşma" yoğunluğu, bu felaketin temel nedeni... Ne var ki böylesi bilim dışı ve tarihsel kent geleneklerimize de aykırı yapılaşmaya olanak sağlayan "keyfi imar düzeni"miz ise aynı felaketin asıl "suç"lusu.

Antik çağdan beri...
Son sel görüntülerindeki "yerleşme karakterleri"ne bakın... Sel olmasaydı bile çağdaş, insanca ve kimlikli yerleşimler denebilir mi? Bulundukları kentin ne tarihten gelen eski dokuları ne de planlı bir imar disiplini içinde yapılaşan bölgeleri...

Felaket yaşanan kentlerin "su basmayan" tarihsel semtlerinde kuşaktan kuşağa öylesine bir kent kültürü yaratılmış ki en yoğun yağışlarda bile evler ve sokaklar sadece "yıkanmış" oluyorlar... Çünkü antik çağdan beri kentsel topografya gözetilmiş; altyapı önemsenmiş...

Aynı yerleşimlerin "uygar şehircilik" kavramıyla imar gören ve ne yazık ki artık "azınlıkta" kalan çağdaş bölgelerinde de seller felakete yol açmıyor.

Gözü dönen siyasetçiler
Buna karşın İstanbul'dan Diyarbakır'a, yani ülkenin en "gelişmiş" (!) metropolünden en "sorunlu" tarihsel kentine kadar, yağmurlara teslim olan semtler ise "imar rantına sevdalı politikaların" ürünü. Toprak yağmasından gözü dönen bir siyasetin kurbanlarının, çoğunlukla aynı düzenin devamına oy verenler olması, acaba nasıl yorumlanabilir?...

İnşaat ve emlak çıkarcılarının yanı sıra halkın da aynı imar rantı düzenine "suç ve gelir ortağı" olması için yılladır göz yumulan, hatta aflarla özendirilerek kentlerin yasadışı büyümelerine neden olunan bu "imarsız şehircilik" anlayışı, son günlerde yaşanan "sonuç" larıyla aslında "iflas" ını da ilan etmiş oluyor...

İktidar ise bu sonuçları durdurmayı hedefleyen "imar ve şehircilik yasası" nı, kentsel rantlara da engel olacağı için erteledikçe erteliyor...