Bir mimar dostumuz “Roma’dan, Bizans’tan bu yana İstanbul’u hiç kimse bu
kadar istila etmemiş, zarar vermemiştir” diyordu. 3. köprü üzerine söylüyordu
bunu ve “İktidar partisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi her şeyi
‘planlayarak’ ve ‘uyutarak’ yapıyor” diyordu. Bunun ilk uygulaması yeni
ilçelerle gerçekleştirildi. Avrupa ayağındaki GOP ve Küçükçekmece sınırları
küçültüldü; ‘bakir’ bir alan olarak Arnavutköy, İstanbul’un en büyük ilçesi
oldu.
Karadeniz kıyılarından Küçükçekmece Gölü’ne kadar bir ‘rant coğrafyası’
yaratıldı. (Belki Kilyos’tan Küçükçekmece’ye bir kanal açarak vapur seferleri
koyarlar.)
Geçenlerde Büyükşehir Meclisi’nde, Arnavutköy sınırlarına alınan İkitelli’nin
dibindeki Hadımköy de yeni sanayi bölgesi ilan edildi... Cilalanmaya ve
parlatılmaya hazır bir ilçe. Terkos Gölü
Arnavutköy’ün merkezinden gözle görülebilir. ‘Benim çevreme yoğunluk
getirmeyin yoksa size su biriktiremem’ demek istiyorcasına ormanların ucundan
bize bakıyor.
CHP İl Başkanı Gürsel Tekin’in açıklamasıyla 3. köprünün bu bölgeden geçeceği
ortaya çıktı. Ye de yanında yat!.. Ormanları delerek Arnavutköy’den geçerek
Kınalıköprü’ye varacak.
Tekin eğer bu planı açıklamasaydı, daha nelerin kotarılmak istendiğini daha
sonraları öğrenebilecektik.
Bunlar hep göz göze oldu; bilenler de bundan ‘pay’ aldıkları için karşı çıkma
cesaretini gösteremediler.
Arnavutköy’den Silivri’nin Kınalıköprü hattına kadar olan güzergâhta kimler
tarlaları kapattılar? İçinde hangi ünlü AKP’liler var?
Keşke bunlar tapularını üzerine gösterseler.
TOKİ VE KİPTAŞ kapatıyor
Başbakan’ın TOKİ’si ve Büyükşehir’in KİPTAŞ’ı -ve de müteahhitleri- ne kadar
yeşil alan varsa -Rami Kışlası’nın yerini de unutmayın- kapattılar. Yargı
durdurdu ama Ataköy sahillerinin başına daha neler geleceğini göreceğiz.
Örneğin Rami Kışlası’nın yeri bir üniversite olamaz mıydı? ‘Kütüphane’ adı
altında ille de mi konut... İlle de mi artık bıkkınlık noktasına gelen AVM?
Mimar ve kentbilimci Ahmet Vefik Alp yazıyor, konuşuyor.
Asfalt, beton ve kiremit İstanbul’u daha çok ısıtacak.
Kadir Topbaş, köprünün güzergâhının Beykoz-Tarabya arasında olacağını
doğrulamak zorunda kaldı.
Alp, projeyi değerlendirirken “İstanbul’un, nefes almasını sağlayan, kuzey
bölgesinin artık betonlaşacağını” açıkladı. Bu çevresel bozulma riski,
Topçular-Kınalı arasında büyük etkiler doğuracak.
Bağdat Caddesi'ne dönüşecek
Dört gün önce askıdan inen 1/100.000’lik İstanbul planında -Topbaş tarafından
‘İstanbul’un Anayasası’ olarak nitelendiriliyor- köprü ile ilgili bağlantılar,
yollar yer almadığı için, plana ‘yamanacak’... Bu durum, şehir plancılığı
bakımından kabul edilemez bir ciddiyetsizlik değil midir?
Geçmişte 2. köprüde (FSM) de aynı uygulama yapılmış, transit geçiş olacağı
öngörülmüş ancak betonlaşmanın önüne geçilememişti. Aynı senaryo 3. köprüde de
sahneye konulacak gibi görünüyor.
Silivri projelerle ‘şişirilmeye’ başlandı, bu yığılmayı 4. köprü bile
önleyemez.
İstanbul ve Trakya üç köprü ile doğudan batıya birer ‘Bağdat Caddesi’ haline
dönüşürse kimse şaşırmasın. En önemlisi de İstanbul’un imar rantı kimlerin
kasasına ve cebine gidiyor!