Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “İmar değer artışı yönetmeliği Anayasa’ya aykırıdır. İmar Yasasına eklenen bir ek madde ile yasal dayanağını bulmuş olabilirler ancak Anayasanın eşitlik ilkesi dahil çok sayıda maddesine aykırı olduğu için kadüktür, yok hükmündedir. ‘Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz’ diyen anlayış devam etmektedir. Anayasaya aykırı yasa düzenlemelerinden vazgeçin. Anayasaya aykırı olan ve meslek alanlarımızı ve kentleşme alanlarımızı rantın bir parçası haline getiren anlayışlara ve kanunlara karşı mücadeleyi sürdüreceğiz.” dedi.
Candan şöyle devam etti: “Temel hedefi kamu yararını korumak ve kamusal alan gelişimini planlamak olarak tariflenen 3194 sayılı İmar Yasası ve bir çok yasada yapılan değişiklikle son 20 yıllık iktidarlar kentleşme ve mimarlık meslek politikalarını, rantın, talanın ve yağmanın aracı haline getirmiştir. Sürekli değiştirilen ve eklenen maddelerle hazırlanan uygulama yönetmelikleri ile de şehircilik ilke ve esaslarını oluşturan bilimsel aklın yerine imar planı aracılığıyla sermayeye hizmet eden yöntemi, mekânı biçimlendirmede önemli bir yasal çerçeve olmaya devam ettirilmiştir. 3194 sayılı İmar yasasının aksı, imar planlarının bütünlükçü ve ölçekler arası kademeli birlikteliğini üzerine kurgulanmış olmasına rağmen değer artışı yönetmeliğinde olduğu ve tüm diğer yönetmelik metinlerinde de olduğu gibi yasanın kamu yararı ilkelerini göz ardı eden telafisi güç sonuçlar doğuran ve yasanın temel kurallarının nasıl aşılabileceğini tarifleyen istisnai maddeler yer almıştır. Bu, kabul edilemez. Yasalar yazacağımız yeni bir dönem başlıyor, kentleşme ve kamusal mimarlık, toplum için mimarlık ülkenin ana gündemi olacak. Mimarlık ortamı, haksız rekabetten İmar kanununa, kamu ihale kanunundan, kıyı yönetmeliğine, mimarlık hakkında kanundan, yapı üretim sürecini ilgilendiren tüm yasal düzenlemeleri yazacak, mimarların mağduriyetlerini, meslek alanının denetimsizleşmesi ve niteliği mimarlığın bertaraf edilmesine, genç mezunlarımızın işsizliğine, serbest mimarların, tekelleşen iş alma yöntemiyle iş alamamasına dair yapısal krizin nedeni, mesleğin rant odaklı hale getirilmesidir.”
“Yasa metninde yapılan değişiklikler ve yürürlüğe konulan yönetmelikler, imar planlarının sürekli olarak değişmesine neden olmuş, son 20 yıldır belediye meclisleri ve bakanlığın il müdürlüklerinin asli görevinin sanki bütüncül planları değiştirmek olduğu düşüncesi yer etmiştir. Belediye meclislerinin her ay yaptıkları toplantı gündemleri ve alınan kararlar incelendiğinde Mimarlar Odası Ankara Şubesinin ne demek istediği açıkça ortaya çıkacaktır” diyen Candan, şunları kaydetti: “Belediye meclislerinin ana gündem maddeleri imar planı değişikliklerinden oluşur hale gelmiştir. İmar Yasasının alenen reddettiği imar planı değişiklikleri, onay kurumlarının maalesef asli görevi haline gelmiş, imardan oluşacak rant, meclislerin ve merkezi otoritenin vazgeçilmezi olmuş, kentsel ve kırsal alanlar talan edilmiştir. 14.02.2020 Tarihinde kabul edilen ve 20 Şubat 2020 Tarihli ve 31045 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7221 sayılı ‘Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ ile 3194 sayılı İmar Kanununda düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan düzenleme ile imar kanununa Ek Madde 8. eklenmiştir. Bunun üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenleme ilgili iş ve işlemlere yönelik usul ve esasları belirlemek amacı ile hazırlanan ‘İmar Planı Değişikliği ile Meydana Gelecek Değer Artış Payı Hakkında Yönetmelik’ bugün ( 15 Eylül 2020) tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak; Yönetmelik ile plan değişikliklerine dair sadece oluşan artı değerin şu veya bu şekilde kamuya aktarımının olmadığının, plan değişikliği yapımını doğal, kültürel varlık değerlerimizin talanına yönelik bir aklın yönettiğinin ve toplumsal ve yapı üretim süreci tekniğine uygun bir uygulama olmadığının altını bir kez daha çiziyoruz.”
Candan, yönetmeliğe dair şu bilgileri de verdi: “Ayrıca Yönetmelikte ‘Mahkemece imar planı iptal edilerek plansız kalan taşınmazlarda, idareye sunulan yeni plan teklifleri ile iptal edilen plan koşulları arasındaki değer farkı değer artış payına konu edilir. Bu durumda 5 inci maddedeki koşulları sağlamak esastır’ hükmü son derece sorunludur. Hukuka aykırılığı tespit edilmiş bir imar planı değişikliğinin esas alınması nasıl mümkün görülmektedir? Yönetmeliğin bu hükmü ile mahkeme kararı ile iptal edilmiş imar plan değişiklikleri adeta ödüllendirilerek, mahkeme kararları yok sayılarak, Mahkemenin iptal ettiği imar planı ile yeni plan teklifi arasındaki değer farkının değer artışına esas olacağı belirtilmiştir. Sözü edilen ve hükme bağlanan değer aktarımı uygulamasının planlanmış alanlar üzerinde gerçekleştirilmesi, yarattığı adalet sorunu nedeniyle plansız gelişme eğilimleri ille yıllardır yaşanan tahribatı daha büyük eşiklere sürükleyecektir. Bu şekilde yürürlükteki bütünlüklü planlar ve buna bağlı plan kararları arasındaki ilişki ortadan kalkacak, planların kademeli birlikteliği ilkesinden söz etmek mümkün olmayacaktır. Yönetmelik ‘kamu yararı’ kavramının içini, imar planlarının değişiminden elde edilen değer artışları üzerinden tanımlanmaya başlanması bu kavramın içini boşaltmakta ve planların kademeli birlikteliği ilkesini yok etmektedir.”
Candan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meslek alanımızı doğrudan ilgilendiren, mevcut haliyle mesleğimizin tarihsel birikimle oluşmuş etik ilke ve esaslarına tamamen aykırı olan, bütüncül planlama anlayışıyla kamuya değer artış payının aktarımının nasıl belirleneceği; arsa temelli bir değer yaklaşımı yerine bütünlüklü bir bakışla ne tür yöntemler belirlenebileceği üzerine artık merkezi otoritenin güvenilirliği kalmamıştır. Biz buradayız. Meslek odaları, ülke varlık değerlerinin korunması ve bilimden aldığı teknik gücünü halkın çıkarları doğrultusunda kullanmak için var." dedi ve "İmar Planı Değişikliği ile Meydana Gelecek Değer Artış Payı Hakkında Yönetmeliği"nin bütünü itibari ile yasal mevzuat açısından sorunlu, kamusal yararı göz ardı eden, planlama ilke ve esasları ile çelişen düzenlemeler içermesi nedeniyle tümden reddetmekteyiz. Bu yönetmeliği hukuksal sürece taşımak zorunludur.”