Ilısu Sanık Sandalyesindeydi



Heinrich Böll Stiftung Derneği ile Latin Amerika Su Mahkemesi’nin (Tribunal Latinamercano del Agua-TLA) ortaklaşa düzenlediği Su Mahkemesi’nin dünkü duruşmasına Ilısı Barajı davası damgasını vurdu. Başkanlığını Pelin Batu’nun yaptığı mahkemenin duruşmasında, davacılar “Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi”nden Ercan Ayboğan ve Vecdet Diken iddialarını jüri üyelerine sundu. Mahkemeye davalı olarak çağrılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Çevre ve Orman bakanı Veysel Eroğlu gelmedi.

Ayboğan ve Diken, iki milyar avroya malolacak, 12 bin yıllık tarihî ve kültürel miras olan Hasankeyf’i sular altında bırakacak baraj projesinin 313 kilometrekarelik bir alanı etkileyeceğini belirterek “Proje yüzünden 199 yerleşim alanındaki 55 bin kişi göç etmek zorunda kalacak. Göçmenlere uygun yerleşim alanları gösterilmediği ve yeni istihdam olanakları sağlanmadığı için bölgede hâlihazırda var olan çatışma ortamı derinleşerek devam edecek” dedi.

ÇED Raporu geçerli değil

Ilısu Barajı için 1993 yılından önce karar alındığı için Türk yasalarına göre ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporu hazırlanmasına gerek olmadığını öne süren davacılar “Uluslararası konsorsiyum kendi ülkelerinden kredi garantisi alabilmek için uluslararası uzmanlara ÇED raporu hazırlatmıştır. Bu rapor da uluslararası anlaşmaları ve kriterleri karşılamaktan uzaktır” dedi.

Kredi garantisi verecek Almanya, Avusturya ve İsviçre hükümetlerinin geçen yıl Türk hükümetine 153 şarttan oluşan bir ön koşul getirdiğini anımsatan davacılar “Bu kredi garanti kuruluşları ayrıca, Türk hükümetine 180 gün süre tanıdı. Türk hükümeti bu zaman içerisinde hiçbir koşulu yerine getirmedi. Şimdi temmuz ayına kadar ek süre tanındı ve dört ayda en az 30 kriterin yerine getirilmesi gerekiyor, ama biz bunların da karşılanamayacağı görüşündeyiz” dedi.

ÇED raporu hazırlanırken bölgenin flora ve faunasının (bitki ve hayvan varlık-larının) saptanmadığını öne süren davacılar “Bu uluslararası kriterlere aykırıdır”dedi. Birleşmiş Milletler’in Sınıraşırı Taşımacılığa Uygun Olmayan Nehirler Anlaşması gibi birçok uluslararası anlaşmanın ihlâl edildiği ifade edilerek “Sırf bu yüzden bile projenin iptal edilmesi gerekir” dendi.

Mahkemede dün ayrıca Meksika ve Yusufeli davaları da görüldü.