Ilısu Baraj göletinin her gün büyüdüğünü uydu görüntüleriyle de net şekilde anlaşıladığı belirten Hasankeyf Koordinasyonu BirGün’de yer alan habere göre açıklamalarına şöyle devam etti:
"Ilısu Barajı ve HES’inin hâlâ bir Çevre Etki Değerlendirmesi’nin (ÇED) olmaması, Dicle Vadisi boyunca bağımsız akademisyenler ve uzmanlar tarafından bir incelemenin olmamasından dolayı şu anda oluşan göletin hangi türleri nasıl etkilediğine dair bir bilgi veya veri yok. Yapılan kısmi incelemelerde vadi boyunca endemik türler ve soyu tükenme tehlikesi altında olan canlılar bulunduğu göz önüne alınırsa Ilısu’da şu ana kadar oluşan baraj göletiyle bile Türkiye’nin imzacısı olduğu BM sözleşmelerinin ihlal edildiği açıkça ortadadır.
Irak ve Suriye hükümetleriyle, 2014 yılında uluslararası yürürlüğe giren 1997 Birleşmiş Milletler Uluslararası Suyollarının Seyrüsefer-dışı Kullanım Hukukuna İlişkin Sözleşmesi’ne göre sözleşmenin olmaması bir başka uluslararası hukuk ihlalidir. Kapakların kalıcı kapatıldığı düşünüldüğünde uydu görüntülerinin sağladığı veri ele alındığında birkaç ay içerisinde antik Hasankeyf şehri sular altında kalacak. Yine Vadi boyunca bulunan 300 höyük sular altında kalacak. Bu 300 höyükten sadece bir tanesi olan Hasankeyf Höyüğü’nün üstü betonla kapatılmış durumda. Diğer höyüklerle ilgili şu ana kadar yapılmış her hangi bir açıklama bulunmamaktadır.
Dicle Vadisi ve Antik Kent Hasankeyf’i tehdit eden Ilısu Baraj Göleti ile ilgili hâlâ bir açıklamanın yapılmamış olması akla birçok soru getiriyorken uydu görüntülerinden alınan veriler tehlikenin her geçen gün büyüdüğünü göstermektedir.
23 Temmuz 2019 öncesi iki büyük yıkım alanında binlerce hukuksuz işlem yapılmış, antik kent dinamitlerle patlatılmış, inşaat makineleri maharetiyle binlerce canlı öldürülmüş, bu alandan çıkan tarihi eserler talan edilmiştir. Bu bile yetmemiş ki 21 Temmuz 2019 günü şüpheli şekilde kale bölgesinde yangın çıkıp kültürel ve doğal yaşamı tahrip etmiştir. Yangının yarattığı tahribatı incelemek için uzman ve sivil toplum kuruluşlarınca yapılan talepler cevapsız bırakılmıştır. Bu iki alandaki yıkımın hemen durdurulması gerektiğine yönelik yapılan çağrılar ne yazık ki cevapsız bırakılmıştır.
Geçen hafta yeni bir döneme geçilmiştir. Artık Ilısu Barajı ve HES projesi Antik Kent ve Dicle Vadisi için bir risk olmaktan çıkmış, bir tehdit ve tehlikeye dönüşmüştür. Ilısu Barajı ve HES projesi bir an önce durdurulmalı, baraj kapakları kontrollü açılarak ortaya çıkan gölet boşaltılmalıdır. Toplumu dikkate almayarak ve baskılayarak değil, yerel halk ve onun tüm temsilcileriyle bir demokratik uzlaşı süreci başlatılmalı ve çözüm arayışına girilmelidir. Bu yıkım projesinin neresinden dönersek dönelim hepimiz için kazançtır.
Bütün sanatçılara, aydınlara, yaşam savunucularına, siyasi partilere, kadın ve gençlik örgütlerine ve duyarlı her insana açıktan çağrıda bulunmak istiyoruz. Gelin hep birlikte Hasankeyf ve Dicle Vadisi için birlikte mücadele edelim, bu mücadeleye gündemde olan diğer yıkım projeleriyle ilişkilendirip dayanışma içinde olalım. Ilısu Barajı ve HES projesiyle yok edilmek istenilen senin hikâyendir, yok edilmek istenilen senin doğandır. Kendi doğana, tarihine, kültürüne sahip çık”.