Birleşmiş Milletler'in (BM) küresel iklim değişikliği ile mücadele ve kadınların güçlendirilmesi hedefleri kapsamında desteklediği güneş enerjili ocaklar (Solar cookers) tüm dünyada giderek yaygınlaşıyor.
Güneş enerjili ocaklar, kadınların statüsünün yükseltilmesi, yoksulluğun ve açlığın tamamen sona erdirilmesi, sağlıklı beslenme, çevrenin korunması ve iklim değişikliği ile mücadele gibi hedefler kapsamında BM tarafından teşvik ediliyor.
Bu hedefler BM'nin 2030'a kadar ulaşmayı amaçladığı 17 başlık altındaki Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alıyor.
BM'de istişari statüsü bulunan sivil toplum örgütü Uluslararası Güneş Enerjili Ocaklar (SCI) New York Temsilcisi Dr. Alan Bigelow, güneş enerjili ocakların güneş enerjisinin, yemeklerin pişirilmesi ile temiz içme suyu elde edilmesinde kullanılmasını sağladığını söyledi.
SCI olarak bu sistemin dünyada yaygınlaşması, bu konuda eğitimlerin verilmesi ve bu teknolojinin gelişmesi için çalışmalar yaptıklarını kaydeden Bigelow, "Hiçbir fosil yakıt kullanmayan güneş ocakları hem sürdürülebilir bir enerji kaynağı hem de iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir enstrüman." dedi.
Bir öğün için üç ayrı yemek pişirebilecek bir sistemin ortalama 40-50 dolara kurulabildiğini anlatan Bigelow, sistemin bir kez kurulduktan sonra uzun yıllar kullanılabildiğini dile getirdi.
"Gezegene önemli katkı sağlıyor"
Bigelow, dünya genelinde üç milyardan fazla kişinin yemeğini odun ya da kömür gibi yakacaklarla ateşte pişirdiğini belirterek, duman ve evle ilgili diğer kirliliğin en az gelişmiş ülkelerde en fazla ölüm sebeplerinde dördüncü sırada olduğunu söyledi.
Sistemin çevreye etkisine de değinen Bigelow, "Ortalama bir güneş enerjili ocak yıllık 1,1 ton odun yakılmasını ve 1,6 ton karbondioksit emisyonunu engelleyerek gezegene önemli katkı sağlıyor." diye konuştu.
Kırsaldaki kadınlar için büyük kolaylık
SCI Küresel Danışmanı Janak Palta McGilligan da yaptığı açıklamada ülkesi Hindistan gibi yoksul ve güneşin yılın büyük bölümünde görüldüğü bölgelerde güneş enerjili ocakların önemli işlev gördüğünü söyledi.
Kadınların tüm zamanlarını ev işlerine ayırmak zorunda kaldıklarını, kendilerine başka bir hedef koyamadıklarını anlatan McGilligan, "Özellikle kırsal bölgelerde yemek pişirmek için odun toplamak zorunda olan kadınlar kilometrelerce yol yürüyor. Kadınlar hem zaman kaybediyor hem de güvenlik riski altında kalıyor." dedi.
McGilligan, kadınların karşı karşıya olduğu tehditlerin tecavüzden vahşi hayvan saldırılarına kadar farklılık gösterebildiğine işaret ederek, odun ateşinin de kadınların sürekli maruz kaldıkları bir sorun olduğunu dile getirdi.
Hindistan'da kadınların bu sistemleri kullanarak yemek yapmanın yanı sıra kök boya ya da şifalı bitkilerden ilaç yapımı gibi faaliyetleri de gerçekleştirebildiğini anlatan McGilligan, böylece kadınların hem ekonomiye katkı sağladıklarını hem de statülerinin yükseldiğini bildirdi.