''İhracatımıza Ar-Ge Kültürü Enjekte Etmek İstiyoruz''



Foto: AA

Orta Anadolu Makine Aksamları İhracatçıları Birliği'nin (OAİB) önderliğinde gerçekleştirilen ''Üniversite-Sanayi İşbirliği Buluşması'' WOW İstanbul Oteli'nde düzenlendi. Açılışta konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, makine sektöründe yapılacak Ar-Ge çalışmalarına ışık tutacak olan Üniversite-Sanayi Buluşması'nın oldukça anlamlı olduğunu vurgulayarak, TİM olarak 26 sektörde 60 ihracatçı birlik ile Ar-Ge çalışmalarına ve proje pazarlarına büyük önem verdiklerini ifade etti.

Büyükekşi, ihracata katma değer yaratmak için Ar-Ge çalışmalarının önemine her fırsatta, katıldıkları her etkinlikte vurgu yaptıklarını söyleyerek, şunları kaydetti:

''26 sektörümüzün tümünde düzenlemeyi hedeflediğimiz proje pazarları sayesinde bizler ihracatımıza Ar-Ge kültürü enjekte etmek istiyoruz. Bu doğrultuda Ar-Ge proje pazarlarının üniversite sanayi işbirliğini geliştirmek için kilit faktör olduğunu düşünüyoruz. Ar-Ge proje pazarları akademisyen, araştırmacı ve sektör temsilcilerini bir araya getirirken adeta mıknatıs görevi görüyor. Mıknatıs nasıl ki metalleri çekiyorsa Ar-Ge proje pazarları da katma değerli ihracatı çekiyor. Makine sektörü 2011 yılında 8,4 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Bu yıl hedefi ise 10 milyar dolar. Sektörümüz 2023 yılında ise bu rakamın 10 katı, yani 100 milyar dolar ihracat hedefliyor. Makine sektöründe yaşanacak bu gelişim sayesinde Türkiye'yi kendi üretim teknolojisine sahip bir ülke konumuna getirmek istiyoruz. Özel tasarımlı, kaliteli, uygun fiyatlı, yeni teknolojiye sahip fonksiyonel ve çevre duyarlılığı yüksek ürünler geliştirmek istiyoruz. Sektördeki Ar-Ge çalışmalarını artırarak ortak Ar-Ge merkezleri oluşturmayı hedefliyoruz.''

Mehmet Büyükekşi, geçen yılın dördüncü çeyrek İhracat Eğilim Araştırması'nın sonuçlarını açıkladıklarını anımsatarak, en çok yeni pazarlara giren ve yeni pazarları zorlayan sektörün makine çıktığını söyledi.

Sektörün bölgesel bir pazara bağımlılığının az olduğunu, tüm dünyaya satabildiklerini söyleyen Büyükekşi, tüm dünyaya satmak için de makine ihracatçısının proaktif pazarlama yaptığını belirtti.

Büyükekşi, pazarlamada, üretim kapasitesinde yakaladıkları seviyeden memnun oldukları bildirerek, ancak katma değer meselesinde gidecek çok yolun olduğunu vurguladı.

Sanayi mallarının kilogram fiyatlarının diğer ülkelerle karşılaştırıldığında bu alana büyük bir dikkatle eğilmesi gerektiğinin ortaya çıktığını dile getiren Büyükekşi, ''Rekabetçilikte ucuz iş gücü faktörü bizim için artık geçerli değil. İş gücü maliyetimiz yükseldi ve yükselmeye de devam ediyor. Enerjide ne kadar istesek de dışarıya bağlıyız. Bizim rekabetçiliğimiz teknolojiden gelecek, verimlilikten gelecek. Sizlerin kurduğu güzel birliktelikler sayesinde ülkemiz ihracatında, büyüme ve kalkınmasında büyük bir ivme yakalayacak'' dedi.

''10 yıllık ihracat artış oranında Türkiye 4. sırada''

Orta Anadolu Makine Aksamları İhracatçıları Birliği Adnan Dalgakıran da, en çok ihracat yapan 30 ülke arasında 10 yıllık artış oranı incelendiğinde Türkiye'nin yüzde 22'lik artış oranı ile dördüncü sırada yer aldığını ifade etti.

Dalgakıran, ''2023'te 500 milyar dolar olarak hedeflenen Türkiye toplam ihracatının 100 milyar dolarının makine ihracatı olacağını öngörüyoruz. Bu da toplam ihracatımızın yüzde 20'sini hedefledik demek oluyor'' diye konuştu.

Adnan Dalgakıran, bu hedefe ulaşmak için sanayinin uzun dönemli teknoloji stratejilerine sahip olması, araştırmacı ve akademisyenlerin sanayi gelişimi için yapılması gerekenler ve beklentiler konusunda bilgili ve yeterince deneyimli olmaları, eğitim altyapısının hızla doğru bir şekilde yapılandırılmasının şart olduğunu vurguladı.

Üniversitelerde yeni birimler açılırken öncelikli olarak sektörel anlamda uygunluğunun değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Dalgakıran, eğitim için gerekli fiziki şartların da oluşturulması gerektiğini anlattı.

Öğrencilerin üniversitelerden sadece teorik bilgiler edinerek değil, iş dünyasına hazır ve yeterli donanımda mezun olmaları gerektiğini vurgulayan Dalgakıran, sektörün beklediği mühendis profilinin, ezbercilikten uzak, öğrendiğini uygulayabilir, sorgulayabilen ve çözüm üreten ana unsurları içerdiğini belirtti.

Dalgakıran, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının hazırladığı ''Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nda ''İnsan Kaynakları'' başlığı altında nitelikli eleman yetiştirilmesine yer verildiğini, buna göre, nitelikli ara eleman temini için, meslek liseleri ve üniversitelerin mühendislik bölümlerindeki eğitimin bu ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenmesine ve geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu anlattı.

Nitelikli eleman temin edilmiş olmasının da yetmediğini kaydeden Dalgakıran, bu elemanların gelişen teknolojileri uygulayabilmeleri için firma içi eğitimlerine de önem verilmesi gerekmekte olduğunu ifade etti.

Dalgakıran, birlik tarafından firmalara yönelik uygulanan envanter çalışması sonuçlarına göre ise işletmelerin yüzde 36'sında mühendis ve yüzde 33'ünde ise teknisyen veya teknikerin bulunmadığının ortaya çıktığını dile getirdi.

''Sektörün beklentileriyle uyumlu eğitimin dizaynı hayata geçirilmeli''

Dalgakıran, Makine Tanıtım Grubu'nun gerçekleştirdiği algı anketi çalışmasına göre, Türkiye'de makine imalat sektörünün insan kaynağına ilişkin sorunlar yaşadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

''Sektörle barışık, sektörün ihtiyaç ve beklentileri ile uyum içinde yaygın eğitimin dizaynı en kısa sürede hayata geçirilmelidir. Üniversite sanayi işbirliğinin ana amaçlarından birisi de sanayinin Ar-Ge ihtiyaçlarına üniversitelerin destek vermesidir. Ar-Ge faaliyetlerin gelişmesi, sanayimizin teknolojik seviyesini yükselmesine katma değeri yüksek ürünler üretilmesine, uluslararası düzeyde rekabet gücümüzün artmasına, ithalatın azalmasına ve ihracatın artmasına böylece ülkemizin ekonomik kalkınmasına ve kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Güncel teknolojiyi yakalamak yurt dışından 'know-how' almakla belli bir seviyeye kadar karşılanabilmektedir. Firmaların teknolojilerini güncelleştirebilmeleri gerekmektedir. Bu nedenle Ar-Ge, sanayi kuruluşları için hayati öneme sahiptir.''