Onların da İstanbul İçin Söyleyecek Bir Çift Lafı Var

Galata, Roma, Bizans döneminden beri liman. Ama hiç bugünkü kadar yaşayan şehirden kopuk olmamıştı. Geceleyin şöyle bir dolanın Tophane ve çevresinde. Koyu bir karanlık karşılayacaktır sizi.

Projeleri daha doğrusu İstanbul üzerine "senaryoları" hazırlayan gençlerin ortak paydası, Sirkeci, Eminönü, Haliç, Karaköy, Tophane, Haydarpaşa, Harem gibi değerli kıyıları şehirliye kazandırmak.

Yağmurlu bir gün Mimar Sinan Üniversitesi’nin denize açılan holündeyim. Niyetim İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin açtığı yarışmada ödül almış projeleri görmek. Yarışmada ödül almış altı proje duvarda. Hepsinin öyküsü farklı. Projelerin yaratıcıları yirmili yaşlarında, mimarlık bölümü master öğrencileri. İstanbul Serbest Mimarlar Derneği, Galataport, Haydarpaşa gibi kamuoyunda tartışılan projelere tepkili.

Bu yüzden, mimarlık öğrencilerine yönelik "Gelin, Galata, Tophane, Harem, Haydarpaşa gibi bölgeler için alternatif şeyler tasarlayın" diye bir yarışma düzenlenmiş. Yarışmaya 26 proje katılmış. Kazananlardan altısı karşımda.

Yanımda jüriden mimar Ersen Gürsel olduğu halde projeleri incelerken, neler yapmaya çalıştıklarını anlatan gençlere kulak veriyorum. Hepsi yarışmanın "İstanbul üzerine düşünmek için bir fırsat" olduğu görüşünde. İstanbul üzerine hepimiz gece gündüz kafa patlatıyoruz. Kendimize göre çözümler üretiyoruz ama onların bakışı farklı. Hem mimar gözüyle bakıyorlar, hem de geleceğin İstanbul’unu düşleyen gençler gözüyle.

Her tarafı yıkmadan kıyıları kazandırmak
Galata, Roma, Bizans döneminden beri liman. Ama hiç bugünkü kadar yaşayan şehirden kopuk olmamıştı. Geceleyin şöyle bir dolanın Tophane ve çevresinde. Koyu bir karanlık karşılayacaktır sizi.

Projeleri daha doğrusu İstanbul üzerine "senaryoları" hazırlayan gençlerin ortak paydası, Sirkeci, Eminönü, Haliç, Karaköy, Tophane, Haydarpaşa, Harem gibi değerli kıyıları şehirliye kazandırmak. Buraları yaşayan alanlar haline dönüştürmek. Üstelik yıkmadan dönüştürmek.

"Çünkü" diyorlar, "şehrin bir belleği var. Ona saygı göstermek, onu korumak istiyoruz."

Baktım, projelerin çoğunda İstanbul Modern Müzesi yerli yerinde. Bir-iki tanesinde yüzen bir adacığa dönüşmüş. Projelerin tümünde "su" çok önemli. Zira İstanbul, suyla ilişkisi çok özel bir şehir. Genç mimarlar bu yüzden suya şimdiye kadar hiç akla gelmemiş işlevler kazandırmışlar.

İstanbul Modern’in karşısında birtakım adacıklar hayal etmişler: "Kahveler Adası", "Sanat Adası" gibi...

Mendireğe rüzgar değirmenleri
Hemen hemen hepsi, Galata’ya yanaşan o dev gemileri Haydarpaşa’nın bir bölümüne taşımış. Ama Haydarpaşa aynı zamanda müzelerin, konutların, sanat galerilerinin olduğu bir mekana dönüşmüş. Projenin birinde Haydarpaşa mendireğinin üzerinde enerji sağlayacak rüzgar santralı var. Bence müthiş yaratıcı bir fikir. Mendireğin üzerinde rüzgar değirmenleri hem göze hoş geliyor hem işlevsel.

"İstanbul üzerine söyleyecek bir çift sözümüz var" diyen genç mimarlara keşke büyüklerimiz de kulak verse.

Şu günlerde, dünyanın önde gelen mimarlarını, Kartal ve Küçükçekmece’nin dönüşümü için ağırlamakta olan belediye başkanımız Kadir Topbaş keşke İstanbulluların taleplerini de dikkate alsa.