Atatürk’ün İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi’ni hayata geçirmek için çalışan proje ekibi; mimarlar, şehir plancıları, işletmeciler, ekonomistler, tasarımcılar, iletişimciler ve sanatçılardan oluşuyor. Öncelikli hedefleri İdeal Cumhuriyet Köyü şemasını üç boyutlu bir maket haline getirip sergilemek...
Grubun sözcüsü Ekrem Pehlivan, bir araya geliş öykülerini ve bugüne kadar yaptıkları çalışmaları anlattı...
İdeal Cumhuriyet Köyü Planı nasıl ortaya çıkmış?
Öncelikle bize biraz tarihçesinden bahsetmenizi istiyorum.
İdeal Cumhuriyet Köyü Planı, Afet İnan’ın
"Devletçilik İlkesi ve
Türkiye Cumhuriyetinin Birinci Sanayi Planı 1933" adlı kitabından alınmıştır.
Kitapta ayrıntılardan çok söz edilmiyor. Bu nedenle bir grup arkadaşımız,
kütüphaneler ve Türk Tarih Kurumu gibi değişik kanallardan tarihçesi
ile ilgili araştırmalara hâlâ devam ediyor. Ancak bunun cumhuriyetin dönüşüm
projelerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle "Atatürk’ün İdeal Cumhuriyet
Köyü" adını kullanmakta bir sakınca görmüyorum. Ön taslaklarını bizzat
Atatürk’ün elle çizdiği yönünde bazı söylentiler olsa da bu konuda kesin bir
kayda ulaşamadım. Bunun yanında kesin olarak bildiğimiz bir nokta da Trakya Umumi
Müfettişi Kazım Dirik tarafından, mübadillere yönelik olarak hazırlandığı... Ancak
tabii dönemin lideri Atatürk’ün onayı olmadan böyle bir planın yapılması söz
konusu değil. Zaten Atatürk’ün onayından da geçiyor. Atatürk, o dönemlerde bu
plana göre kurulan, Polonezköy civarındaki Cumhuriyet Köyü’nü defalarca ziyaret
ederek konuyu takip ediyor. Hatta bölgedeki bazı çalışmalarla bizzat kendisi
ilgileniyor. Bence bu, başından beri Atatürk tarafından bir dönüşüm projesi
olarak ele alındığını ve uygulandığını gösteriyor.
Plan Cumhuriyet Köyü’nde uygulanmış dediniz. O yıllarda
buna benzer başka uygulamalar olmuş mu?
Aslında plan Cumhuriyet
Köyü’nde kısmen uygulanmış. Trakya bölgesinde bu plana uyan köyler olduğunu
biliyoruz. Ancak oraları henüz gidip göremedik; araştırmalarımız sürüyor.
Ankara’daki Temelli Köyü’nde de buna benzer bir çalışmanın yapıldığını; köy
kurulurken bu plana uygun olmasına çalışıldığını biliyoruz. Ancak tabii bölgenin
yapısı nedeniyle tam anlamıyla bir dairesel yapıdan söz etmek mümkün değil.
Ancak Cumhuriyet Köyü’nde daire şeklinde bir yapı var. Ortada bir meydan ve
meydana açılan geniş yollar planın etkisini gösteriyor. Ancak planı oluşturan
diğer ünitelerin hayata geçirilemediğini görüyoruz. Zaten ilerleyen yıllarda da
cumhuriyet köyleri projesi bir şekilde duruyor.
Yani Atatürk’ün ölümünden sonra devlet bu projeden elini
çekmiş diyebilir miyiz?
Bana göre bir anda olağanüstü dönüşümler
sağlayan Cumhuriyet, kurucusunun ölümünden sonra bir duraklama dönemine girmiş,
1938’den sonra birçok çalışma kesintiye uğramıştır. Bu proje de bunlardan bir
tanesidir. Nedenini bilmiyorum ama sonrasında herhangi bir şekilde ele
alınmamış. Nedeni siyasi midir, ekonomik midir? Bu konuda bir fikrim yok.
Kişisel görüşüm; Atatürk öldükten sonra onun heyecanını devlet önemli ölçüde
yitirmiştir. Atatürk, modern kurumları oluştururken hem o günün
gerekliliklerini, hem de gelecekte problemlerle karşılaşıldığında neler
yapılabileceğini düşünmüştür. Atatürk özellikle köylüye çok önem vermiştir.
"Köylü milletin efendisidir" sözüyle köylüyü dönüşümün merkezi yapmak
istemiştir. İdeal Cumhuriyet Köyü de bu sürecin önemli bir parçasıdır. Ancak
maalesef Atatürk’ün ölümünden sonra bu plan rafa kaldırılmıştır.
Siz "Atatürk, köylüyü dönüşümün merkezi yapmak
istemiştir" diyorsunuz. Ancak bugün yöneltilen eleştirilerden biri de
Cumhuriyet’in tepeden inme bir devrim olduğu yönündedir. Bu konuda neler
söyleyebilir siniz?
Bir anlamda, büyük bir imparatorluktan tüm
kurumlarıyla modern bir Cumhuriyet yaratmak elbette müthiş bir üst dönüşümdür.
Ancak bu öyle ince planlanmıştır ki, kültürel ve toplumsal alanlarda yapılan her
değişiklik halka indirilmiştir. Kılık kıyafetten tutun da kullanılan alfabeye
kadar her şey modern cumhuriyete yakışacak şekilde dönüştürülmüştür. Bu nedenle
aslında halka yabancı bir takım değerler getirildiği doğrudur. Belki bu anlamda
bir tepeden inmecilikten söz edilebilir. Ama tüm bunlar halkın değerleriyle
bütünleşiyor. Çünkü o dönemde halk Atatürk’e çok güveniyor ve onun yaptıklarını
sahipleniyor. Zaten bence halkın benimsemediği bir değişimin gerçekleşmesi
mümkün değil.
Sizce Köy Enstitüleri de modern köy projesinin bir
parçası olarak ele alınabilir mi?
Köy Enstitüleri farklı bir
oluşumdur. Bugüne kadar birçok Köy Enstitüsü mezunu insanla tanıştım. Onların
yarattığı değişimin ve Türkiye’ye kazandırdıkları değerin farkındayım. Ancak
bence Köy Enstitüleri bağımsız bir süreçtir.