İBÜ'lü Öğrencilere Mimarlık Mesleği ve Eğitimi Üzerine İlk Ders
İstanbul Bilgi Üniversitesi (İBÜ) Mimarlık Fakültesi 2010 -
2011 akademik yılının açılışı kapsamında Yapı Endüstri
Merkezi'nde (YEM) gerçekleşen "Mimarlık, Tasarım ve Eğitim"
panelinde, fakültede ders veren mimarlar, mesleki deneyimlerini,
mesleğe ve tasarım eğitimi üzerine düşüncelerini öğrencilerle paylaştı.
"Mimarlık nedir" ve "Mimarlık eğitimi diğer eğitimlerden nasıl ayrışır"
sorularının irdelendiği panel, birinci sınıf öğrencileri için bir giriş dersi
niteliğindeydi.
Günkut Akın'ın açılış konuşmasını
takiben gerçekleşen ve Tansel Korkmaz'ın yürütücülüğünü
üstlendiği panelin ilk turunda sırasıyla Han Tümertekin, Selçuk Avcı,
Murat Tabanlıoğlu, Arif Suyabatmaz ve Mehmet
Kütükçüoğlu söz aldı.
Paneli,
"Mimarlık nedir" sorusu ile açan Tansel Korkmaz'a ilk yanıt
Han Tümertekin'den geldi.
Mimarlığın bireysel yatırıma
çok bağlı bir iş kolu olduğunu vurgulayan Tümertekin, mimarın kendine bağlı
gelişecek durumları yönetmede özel bir güce sahip olduğunu ekledi.
Tümertekin mimarlığın, "işini sevmek ve tutkuyla yapmak" ifadesiyle
örtüşen bir meslek olduğunun da altını çizdi.
Selçuk
Avcı'nın yanıtı ise "Benim için mimarlık her şey. Dünyayı çözüyor ve
kavramlar üretiyorsunuz. Bu, bir nevi tanrılık görevi olarak da tanımlanabilir.
İnsanların hayatını yerinden oynatıyoruz" şeklinde oldu.
Mimarlığın
bir kitabı olmadığını, buna rağmen hocalar olarak, kendilerine belli yollar
göstererek yönlendireceklerini belirten Murat Tabanlıoğlu da
"Mimar olarak kendimize güvenimiz olmalı ki karşı tarafı ikna edelim. Standart
mimar olmanızı istemem. Ya iyi mimar olun ya da hiç olmayın" yönünde iddialı bir
konuşma yaptı.
Öğrenciliği
sırasında, mimarlığın tanımının; "İnsanların ihtiyaçlarına o anki imkanlarla
cevap vermek" şeklinde yapıldığını ve kendisinin de bu tanım doğrultusunda
yetiştiğini söyleyen Arif Suyabatmaz, "mimarlık ne değildir"in
yanıtını vermeyi tercih etti.
"Mimarlık sadece inşaat yapmak değildir.
Detay bilmek değildir. Sabaha kadar proje çizmek de değildir" dedi ve yeteneğin
mimarlık mesleğindeki önemine değindi.
Mimarlığın çok
eski çağlardan beri varolan bir meslek olduğunu hatırlatan Mehmet
Kütükçüoğlu ise, hem bilim adam hem sanatçı olarak geçen mimarın,
hep olduğu kişiden çok daha büyük bir mevcudiyet gösterdiğini, bu durumun
azizlik mertebesine bile benzetilebileceğini söyledi ve öğrencilere;
"Dünyayı anlamak için, önce insanları anlayın" tavsiyesinde
bulundu.
Konuşmacıların ardından
söz alan Tansel Korkmaz da, düşünür Hannah Arendt'in "İnsanlık
Durumu" kitabındaki "İş-Emek" kavramlarına atıfta bulunarak; "İnsanlar
hayatlarını iki şekilde geçirebilir. Bir yanda mesailik işler vardır.
Diğer yanda ise, yaratıcılık ve düşünmek ile ilgili aktiviteler yer
alır. İşte mimarlık bu ikinci kategoriye aittir. Emekliliği ve tatili
bekleyen mesailik işlerden farklı olarak mimarlık; insanı yaşam enerjisi ile
dolduran işlerdendir." açıklamasını yaptı. Daha sonra ise konuşmacılardan,
"mimarlık eğitiminin diğer eğitimlerden farkı"nı anlatmalarını
istedi.
Stüdyo eğitimine dayalı mimarlık eğitiminin,
diğer mesleki eğitimlere göre kişiye daha fazla özgüven ve gözlem
yapma alışkanlığı kazandırdığı konusunda hemfikir olan konuşmacılar, tek
kişinin anlatıcı rolünde olduğu otoriter düzendense, karşılıklı fikir
alışverişine dayalı bu eğitim tarzından kendilerinin de mesleğin içinden
mimarlar olarak faydalandıklarını ifade ettiler.
Stüdyo dersinin temelini
birlikte araştırmanın ve düşünmenin oluşturduğunu ifade eden Tansel Korkmaz,
"Mimarlık eğitimini tamamladığınızda değiştiğinizi ve
dönüştüğünüzü anlayacaksınız" dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bütün hayatınız mimarlık olmaya başlayacak. Bu da oldukça
keyifli birşeydir, buna değer. Öğrenciler olarak mimarlık stüdyosunun
atmosferini sizler yaratacaksınız. Kararlı olmazsanız başarılı olamazsınız.
Mesleki eğitim sürecinizde yetenek vurgulandığı kadar önemli bir kriter değil.
Hevesiniz ve heyecanınızın da yardımıyla, gizli yeteneklerinizi ortaya çıkarmak
bize düşüyor."
Panel,
öğrencilerden gelen soruların yanıtlanması ile son buldu.