TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO)'nın yaptığı basın açıklaması şöyle:
Siyasal iktidarın "demokratik ve sivil Anayasa düzenlemeleri" iddiası halkı sermayeye tutsak etmekte ve küresel kapitalizmin özgürlüklerini güvence altına almaktadır. Siyasal iktidar düzenlediği anayasa değişiklik paketi ile piyasalaştırma, özelleştirme, doğal varlıkların satışı ve emeği güvencesizleştirmeye yönelik uygulamalarına anayasal güvence sağlamaya çalışmaktadır. Talan ekonomisinin önünde hiçbir engel istemeyen siyasal iktidarın bu oyununda gerçekleri görüyor ve bu oyunu onaylamıyoruz.
Siyasal iktidarın Anayasa değişiklik paketi, demokratik bir Anayasayı ifade etmemektedir. 12 Eylül 2010‘da "evet" denilmesi istenen Anayasa, aslında 12 Eylül Anayasası‘nın uzantısıdır. İktidarın yapmak istediği değişiklikler 12 Eylül Anayasası‘nı ortadan kaldırmak değil, onu küresel kapitalizmin ve sermayenin çıkarı doğrultusunda "revize" etmektir. Böylesi bir çabayı "12 Eylül ile hesaplaşma" olarak değerlendirmek, 12 Eylül‘de işkencelerden geçen, idam sehpalarına başı dik bir biçimde çıkan binlerce ilerici ve onurlu insanımıza, büyük bir saygısızlıktır.
1970‘li yıllar, küresel finans kapital ve işbirlikçisi yerli kapital sahiplerinin sömürü düzenine karşı toplumda yükselen sosyal muhalefeti ve mücadeleyi bastırmak, emperyalizmin ve küresel kapitalizmin yeni programlarını hayata geçirebilmek için açık faşizmin uygulandığı bir dönemin adıdır. Bir ülkenin özgür ve aydınlık geleceğinin karartılması için kabul ettirilen 12 Eylül Anayasası bu dönemin ürünüdür. Anayasa değişiklik paketi 12 Eylül darbesiyle kurulan, siyasi iktidarlar tarafından o günden bu zamana ideolojik baskı aygıtı olarak kullanılan anti-demokratik kurumları ortadan kaldırmayı değil, siyasi egemenlik altına almayı; emekçilerin, sermaye karşısındaki gücünü kırmayı amaçlamaktadır.
Yargı da siyasal iktidarca, neo-liberal politikalarını hayata geçirmek için bir engel olarak görülerek, sözde "demokratik" Anayasa değişikliği ile zapt-u rapt altına alınmaya çalışılmaktadır. Anayasa değişikliğine ilişkin düzenlemede, Anayasa‘nın yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu vurgulanarak, "Bu yetki hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz" cümlesi ekleniyor. Buna göre, başta özelleştirme uygulamalarında olmak üzere yargının hükümetin işlemlerine ilişkin verdiği iptal ve yürütmeyi durdurma kararlarında, "kamu yararı ve yerindelik ilkesi"ni dayanak olarak kullanması engellenmeye çalışılmaktadır. Yerindelik denetiminin yapılamayacağı ifadesinin Anayasa‘ya taşınması, sermaye yanlısı ve özelleştirmeci hükümetlerin sürpriz yargı kararlarına karşı ellerini daha da güçlendirecek.
Bizler 12 Eylül ile hesaplaşmak adına, 12 Eylül askeri darbesinin kurumlarını, ruhunu ve yöntemlerini bünyesinde barındıran bir Anayasa paketine gönül rahatlığıyla hayır diyoruz. 12 Eylül 1980‘den sonra darbecilerinin peşinden giderek 12 Eylül 1980 Anayasası‘na "evet" deme çağrısı yapan tüm tarikat ve cemaatlerin içinde bulunan siyasilerin bugün "12 Eylül ile hesaplaşma" taklidi yaparak referanduma "evet" kampanyası yürütmeleri siyasi bir ikiyüzlülüğün göstergesidir.
12 Eylül 1980 faşizmine bugüne dek bedeller ödeyerek direnmiş olan emekçiler,
halktan yana olan aydınlardır. Bugün "geçmişle hesaplaşma" diyerek toplumun
emeğini, geleceğini satan, toplumun değil, sermayenin refahını düşünen, 30 sene
önce darbeyi alkışlayanlar, ondan nemalananlardır.
Hiçbir demokratik kitle
örgütü, meslek odası, sivil toplum kuruluşu, akademi veya sivil toplum
kuruluşunun görüşü alınmadan hazırlanan Anayasa paketinde:
Seçim Yasası‘yla ilgili düzenlemeler... Yok!
Siyasi partilerde lider
sultasını kıracak birkaç satır... Yok!
Dokunulmazlığın sınırlanması...
Yok!
Düşünce, ifade ve gösteri özgürlüklerinin genişletilmesi...
Yok!
Memura grev, öğrencilere eşit ve parasız eğitim, hastalara eşit ve
parasız tedavi hakkı... Yok!
Hızlı ve adil yargılanma hakkı... Yok!
Emeğin
sömürülmesine önlem... Yok!
Vergi mükellefinin kümesteki kaz gibi yolunmasına
engel... Yok!
Peki ne var?
AKP‘nin başının belada olduğu HSYK‘nın ve Anayasa Mahkemesi‘nin yapılarının neo-liberal politikaların uygulamaya geçmesinde engel teşkil etmeyecek bir yapıya sahip olacak şekilde değiştirilmesi...
Bu Anayasa paketi, kimin sorununu çözecek? Halkın mı, Siyasal İktidarın mı?
Bizler bu ülkenin onurlu ve aydın mühendisleri olarak; mühendisliği, bilimi ve teknolojik ilerlemeyi emekçi halktan yana, onun mutluluğu ve ülkenin kalkınmasında temel olgu olarak görüyor ve bu bilinçle referandumda hayır diyoruz. Bugün 82 Anayasa‘nın hala üzerimizde kara bulut gibi dolaşan ruhunun, tüm kurumlarıyla birlikte tarihin çöplüğüne gönderildiği, özgürlükçü, eşitlikçi halktan yana bir Anayasa değişikliğinin gerekli olduğunu ifade ediyoruz.