Hızlı ve Acısız...



İzmir’in turizm gelirinin artırılması konusundaki tartışmalarda “Siz turist olsanız gittiğiniz yerde ne arardınız?’’ diye bir soru gündeme getirildi. Bu yaklaşımın, İzmir’deki turizmin geliştirilmesine çok da katkısı olacağını sanmıyorum. Çünkü yapılan araştırmaların da desteklediği kendi gözlemlerime dayanarak, Türk turistlerin, başka bir ülkeye gittiklerinde yapmayı en çok sevdikleri şeyin alış veriş olduğunu söyleyebilirim. Yabancı turistlerinse İzmir’de etkinlikler listesinde alış verişi birinci sıraya koymadıkları ortada. Turistler, mümkün olduğunca para harcamadan gezip tozmayı tercih ediyorlar. Hatta Büyükşehir Belediyesi’nin hizmete soktuğu üstü açık otobüslere olan aşırı ilgiden anladığıma göre, yabancı turistler kendilerini riske atmadan kenti şöyle hızlıca bir turlayıp gemilerine dönme telaşı içindeler; yani deyim yerindeyse “hızlı ve acısız’’.

Turist girişinin en yoğun olduğu limana yakın gezi alanları olan Kordonboyu ve Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde avare avare ortalarda gezinen birkaç turistten başka sokakları dolduran kalabalık turist gruplarını göremiyoruz; üstelik limanda kocaman bir gemi yanaşmış dururken. Nereye gidiyor, nasıl zaman geçiriyor koca bir gemiyi dolduran yüzlerce turist? Kıbrıs Şehitleri’ndeki lokantalar öğle saatlerinde hınca hınç dolu; ancak yemek yiyenlerin hemen hepsini civardaki işyerlerinde çalışanlar oluşturuyor. Belki bir bölümü Kemeraltı’nın Kızlarağası Hanı’nda geziniyorlar; bir kaçını sağda solda yemek yerken görüyoruz. Belki de eskiden olduğu gibi otobüslerle yine İzmir’in çevresindeki Efes, Bergama gibi tarihi kent kalıntılarını görmeye gidiyorlar günübirlik olarak. Ama nerede dükkanlarda hatıra eşya alanlar, giyim kuşam, ayakkabı çanta almak için mağazaları dolduranlar? Nerede cafelerde oturup yiyip içen turistler?

Turizm politikası

Bu yüzden Türk turistlerin bir seyahat sırasında ne yapmak isteyeceklerine göre turizm politikası belirlemek çok iyi sonuç vermiyor. Çünkü Türk turistler, gittikleri ülkenin ekonomisini iyiye doğru etkileyecek düzeyde alış veriş yapmayı, yiyip içmeyi, para harcamayı seviyorlar. Turlarla yurt dışına çıkan Türk turistleri serbest zamanlarda mağazalara yayılmış alış veriş ederken bulabilirsiniz. Türkler otobüslerine döndüklerinde de en çok neyi nereden ve kaç paraya aldıklarını konuşuyorlar. Tarihi mekanları gezmek, müzeleri dolaşmak, fotoğraf çekmek de yan uğraşlar olarak onları mutlu edebilir. Nerede İzmir’e tek valizle gelip de üç-dört valizle dönen yabancı turistler? Onlara kalsa geldikleri tesisten burunlarını çıkarmadan ülkelerine dönüp giderler. Ancak belki gemiyle gelenler biraz daha geldikleri kentin, o da sadece ana damarlarında biraz vakit geçirmek isteyebiliyorlar. Onun nedeni de belki şu sıralar deniz, güneş ve kum mevsimi olmadığı için.

Bu durumda yabancı turistlere sunabileceğimiz neler var ona bakmamız lazım. Öncelikle arkeolojik kent kalıntıları ve tarihi kent dokusu, İzmir’e gelen bir yabancı turistin ilgisini çekebilir. Burada betonlaşmış bir İzmir’in ne kadar şansı olabileceği kuşkulu. Ancak Agora’nın ortaya çıkarılması bu açıdan İzmir için büyük bir fırsat yaratacağa benziyor. Agora’nın kalıntılarının hemen yanıbaşında Sabetay Sevi’nin evi, tarihi tüneller, Kadifekale’de kalenin kalıntıları, tam da yabancı turistlerin görmek isteyebileceği yerler. Kemeraltı’ndaki eski dokunun belirgin hale getirilmesi, tarihi hanların restore edilmesi önemli. Artık Efes ve Bergama’dan daha farklı arkeolojik kentler de turiste yeni alternatifler olarak sunulmalı. Örneğin Allianoi gibi fırsatlar, baraj suları altına gömülmek yerine turizmin hizmetine açılmalı. Bayraklı’daki, İzmir’in ilk kurulduğu arkeolojik alana turistler gidiyorlar mı acaba? Ya Tantalos’un gecekonduların altında kalan mezarı açığa çıkarılabilir mi?

Diğer yandan yabancı turistlerin görmekten mutlu olabilecekleri doğal güzelliklerimiz var mı bu civarlarda? İzmir için hem turizm gelirlerinin artırılmasından söz edip hem de kenti olabildiğince daha fazla betonlaştıracak projeler ortaya sürenlere sormak gerekiyor bu soruyu.

İzmir’deki her boş alana alış veriş merkezi ve gökdelen yapmakla turizm, yan yana olabilecek konular değil. Şunu bir türlü anlatamıyoruz; alış veriş yapma tutkusu Türk turistlere, bizlere özgü. Yabancılar için kentin tarihini, kültürünü ve sanatını ortaya koyacak müzeler, gezi alanları ve tabiat parkları oluşturmak gerekiyor.