'Hızlı Tren'de Suç Ölenlerin!



Bu haber Britanya'dan: 10 Mayıs 2002'de Potters Bar kasabasında bir trenin dört vagonu raydan çıktı. Yedi kişi öldü. Trenin üzerinden geçtiği köprünün hatalı inşa edildiği ortaya çıkınca Ulaştırma Bakanı Stepnen Byers istifa etti. Britanya'dan bir haber daha: 17 Ekim 2000'de 160 kilometre hızla giden ekspres tren kaza yaptı. Dört kişi öldü. Kazaya raydaki bir kırıklığın neden olduğu saptanınca demiryolu işletmeciliğini üstlenen Railtrack şirketinin patronu Gerald Corbett görevinden ayrıldı.

Fransa'da da 1998'de benzer bir tren kazası oldu. 56 kişinin öldüğü kazanın ardından Devlet Demiryolları Müdürü Philippe Rouvillois istifasını sundu. Hindistan'da 2 Ağustos 1998'de iki tren ışıklandırma hatası nedeniyle çarpıştı. Demiryolları Bakanı Nitish Kumar ise henüz soruşturma bile açılmadan istifa etti. Örnekler çoğaltılabilir.

Bu haber de Türkiye'den: Sakarya Pamukova'da 22 Temmuz 2004 tarihinde meydana gelen ve 41 kişinin ölümüyle sonuçlanan 'Hızlandırılmış Tren Kazası'nda sekizde dört kusurlu bulunan iki makinist görevine döndü. TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ve Ulaştırma Bakanı Binali Bıldırım, istifa etmeyi zaten akıllarının ucundan geçirmemişti. Kazayla ilgili açılan dava aradan 2.5 yıl geçmesine rağmen hâlâ sonuçlandırılamadı. Kazanının sorumluları tam kadro görev başında. Ölenlerin yakınları ise ümitsizce adaletin yerine gelmesini bekliyor.

'Kazada TCDD suçlu'
Türkiye, 22 Temmuz 2004'te Pamukova'dan gelen haberle sarsıldı. 234 yolcu ve dokuz personeliyle Haydarpaşa Garı'ndan çıkan 'hızlandırılmış' Yakup Kadri Karaosmanoğlu treni saat 19.45'te Pamukova'da raydan çıkmış ve 41 kişi yaşamını yitirmişti. Ankara-İstanbul arasındaki hızlandırılmış tren seferlerini kazadan 45 gün önce beraber başlatan Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Yıldırım hemen olay yerine gitti.

Olayın şoku atlatılır atlatılmaz herkes kazanının nedenini araştırmaya başladı. Bilirkişi raporları netti. Kazada sekizde dört, 80 kilometre hızla gitmeleri gerekirken 132 kilometre hız yapan makinistler, sekizde de dört de yol tamiratlarını yapmayan ve sinyalizasyon hatası yapan TCDD yönetimi suçluydu.
Sivil toplum örgütleri ve muhalefet tek sesti: "TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım istifa etmeli."
Süleyman Karaman'ı tepkilerin azalmaması üzerine kazadan 55 gün sonra görevden alan Yıldırım eleştirileri 'ustaca' savuşturdu: "Zor anlarda kaçacak adam değilim. Kazayı fırsat bilip bize karşı yönelenler ülkeye kötülük yapıyor..."

Yıldırım bu sözlerle kazadan yakasını sıyırırken "Hayatım boyunca altında kaldığım tek iş bu oldu" diyen Karaman da görevden alınmasınını kendisini zerre kadar etkilemediğini söyledi. Gelişmeler Karaman'ın gerçekten de zerre etkilenmediğini gösterdi. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11 Mayıs 2005'te Karaman'ın görevden alınmasının hukuka uygun olmadığına hükmetti ve Karaman yeniden görevinin başına döndü. Hızlandırılmış tren seferlerinde duvara çarpan Binali ve Yıldırım edindikleri tecrübelerle şimdi Ankara-İstanbul arasındaki hızlı tren seferlerini başlatmak için çalışıyor.

Hem Yıldırım, hem Karaman hem de bilirkişi raporları tarafından hız limitlerini aşmakla suçlanan ve kazadan sonra işten çıkarılan iki makinistin de TCDD'deki görevlerine döndüğü dün ortaya çıktı.

Sicil affından yararlandılar
Kazayla ilgili Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın dünkü duruşmasına tutuksuz yargılanan Fikret Karabulut ve Recep Sönmez de katıldı. Yaklaşık üç yıldır bitirilemeyen davada mahkeme heyeti tren şefi ve makinistlerin kusurlarının yeniden incelenmesi amacıyla yeniden oluşturulan bilirkişi heyetinin raporunun hazır olmaması nedeniyle duruşmayı erteledi. Mahkeme çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Karabulut ve Sönmez, hükümetin çıkardığı sicil affından faydalanarak bir ay önce işbaşı yaptıklarını söyledi. Makinistlerin avukatı İsmail Gürses de Karabulut ve Sönmez'in Haydarpaşa Tren İstasyonu'nda geri hizmette çalıştıklarını açıkladı.

Hızlandırılmış tren faciasının tüm sorumluları hiçbir şey olmamış gibi yaşamlarına kaldıkları yerden devam ediyor. 41 kişinin yaşamını yitirmesinin faturasının kime kesileceği ise Sakarya'daki dava sonuçlanınca belli olacak.