Hititlilerin Başkenti Hattuşa’da Bin Tanrının İzleri



Hattuşa, M.Ö. 1650 ile 1200 yılları arasında Anadolu’nun büyük bir bölümüne hakim olan Hititlilerin başkenti. Bugün ise Çorum’un Boğazkale ilçesi sınırları içerisinde yer alıyor. Bir asırı aşkın süredir kazı çalışmalarının yapıldığı şehirde, geçtiğimiz hafta dünya tarihine geçecek bir proje gerçekleşti. Şehrin surlarının yüzde biri, orjinaline yakın olarak tekrar JTI sponsorluğunda inşa edildi.

Yapımı yaklaşık üç yıl süren suru ve Anadolu tarihinin en eski uygarlığının kültürel dokusunu anlamak isteyenler için Hattuşa’yı kazı başkanı Andreas Schachner ile birlikte dolaştık.

Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden birisi Hattuşa. Günümüzden 5 bin yıl öncesine ait kültürel verilerin bulunduğu kent, Hititlilerin başkenti olarak tarihteki yerini alıyor. Bin tanrılı kent olarak da bilinen şehir, tarih meraklıları için tüm gizemlerini sergiliyor.

Venedik, Toledo, Kudüs Şam, Roma, Kartaca, Lübeck, Versay, Teotihuacan ve Machu Picchu gibi kentlerle beraber UNESCO Kültür Mirası listesine girerek de adından söz ettiriyor. Boğazkale ilçesi sınırları içerisindeki buram buram tarih kokan Hattuşa, Ankara’ya sadece 200 kilometre uzaklıkta. Çorum’un Sungurlu ilçesi ile arasındaki mesafe ise 30 kilometre.

Hattuşa’da ilk kazı çalışmaları 1893 yılında başladı. Uzun yıllar boyunca buradaki kazıları Alman Arkeoloji Enstitüsü üstlendi. Alman arkeolog Dr. Jürgen Seeher, Türk eşi Ayşe Seeher ile birlikte son bir yıla kadar buradaki kazı başkanlığını yürüten isim oldu. Geçirdiği bir rahatsızlık sonrasında buradaki görevini bırakmak zorunda kalan alman bilim Adamı, yerini kendi vatandaşı arkeolog Andreas Schachner’e bıraktı. Hattuşa bölgesine kazı başkanlığı yapan Schacner ve Ayşe Seeher ile Hititliler’in gizemli dünyasında bir yolculuğa çıkıyoruz.

Şehre açılan anıtsal kapılar
Surlarla çevrili olan şehre giriş ise anıtsal kapılarla sağlanıyor. Bu kapıların en önemlileri ise Aslanlı, kral ve Yer kapı. Aslanlı Kapı, Hattuşa’nın büyük imparatorluk çağına tarihlenen güney surunun iki görkemli yapısından birisi. Diğeri ise Kral kapı olarak biliniyor. Alman bilim adamı buranın araba geçişleri için kullanıldığını belirtiyor.

Kapı adını dışta pervaz bloklarına işlenmiş iki aslan heykelinden alıyor. Aslanlarda taş işçiliğinin inceliğinin incelebildiğini ifade eden Schachner, sol aslanın başının eskiçağda kırıldığının altını çiziyor:

"Güneş ışığının uygun olması durumunda başın hemen sol üsttünde bazı hiyoroglif yazılar ortaya çıkıyor. Bu yazılar tümüyle okunamadı. Alttaki işaret, ’kapı’ anlamına geldiğinden, buraya kapının adı verildi."

Kral kapının en önemli özelliği ise şehrin sembolü haline gelmiş olan bir savaşçının kabartmasının bulunması. Savaşçı zengin bezemeli, kısa bir etek giyiyor. Geniş kemerinde kabzası hilal biçimli, ucu yukarı dönük kısa bir kılıç takılı. Elinde ise görkemli bir balta, başında sorguçlu bir miğfer mevcut. Seeher ise, savaşçının gerçek kimliğinin belirlenemediğini aktarıyor. Hafirlerin onun bir kral olduğunu düşünerek kapıya Kral Kapı adını verdiğini belirterek şunları aktarıyor:

"Fakat miğferdeki boynuzlar tanrı göstergesi olduğu için, kabartma bir tanrı figürü olarak kabul ediliyor. Hava Tanrısı Teşub ile Güneş Tanrıçası Hebat’ın oğlu, Büyük kral IV. Tudhaliya’nın koruyucu tanrısı Şarrumma olabilir."

Gizli yeraltı geçitten geçiş
Kentin güney ucundaki Yer Kapı’nın da özel bir rolü var. Burada 30 metre yüksekliğinde, 80 metre genişliğinde bir toprak set oluşturulmuştur. Bu set üzerinden geçen kent surunun ortalarında Sfenksli Kapı yer alıyor. Tam bu kapının altında, Hattuşa’nın bugün içinden geçilebilen tek gizli yer altı geçiti (potern) var. 71 metre uzunluğunda ve 3 metre yüksekliğindeki poternden geçilerek sur dışına çıkılıyor.

Eski Hitit Çağı Tahıl Deposu, kızlar kaya, sarıkale, tapınaklar, suların depolandığı havuzlar ve sfenksli kapı da şehir de görülebilecek diğer önemli eserler arasında yer alıyor.

Hitit suru ayağa kaldırıldı
Seher yolculuğa en son projeleri ile başlıyor. Arkeoloji ekibi şehri çevreleyen 6.5 kilometrelik Hitit surunun 65 metresini orjinaline yakın bir şekilde tamamen kerpiçten inşa etti. Projenin tamamlanmasıyla anıtsal kerpiç bir yapı dünyada ilk kez gerçek boyutlarında, yeniden, yerinde ayağa kaldırılmış oldu.

Hattuşa kazıları, JTI Türkiye tarafından destekleniyor. Firma bu proje kapsamında da 400 bin dolarlık bir harcama yaptı. JTI Türkiye Genel Müdürü Bilgehan Anlaş, Türkiye’de yalnızca ekonomik olarak değil, toplumsal ve kültürel yaşama da katkıda bulunmaya çalıştıklarını söylüyor. Seeher ise rekonstrüksiyonda tıpkı o dönemdeki gibi surlarda taş, kerpiç, tuğla ve ahşap yapı malzemeleri kullandıklarını aktarıyor. Deneysel arkeoloji adına dünya çapında bir ilki yaptıklarının da altını çiziyor:

"Toprak, su ve saman karıştırarak 64 bin kerpiç ürettik. Bunun için 2 bin 400 ton kerpiç toprağı, 100 ton saman ve 1500 ton su kullandık. Vinç gibi hiç teknolojik alet kullanmadık ve surların ayağa kaldırılması çalışmaları sırasında Hititlerin kullandıkları yöntemlere sadık kaldık."

90 tanrı buradaki tapınakta saklı
Surların ardından Hattuşaş’ın en büyük ve etkileyici kutsal mekanı, şehrin 1.5 kilometre kuzeydoğusunda yeralan, yüksek kayalar arasında saklanmış Yazılıkaya Kaya Tapınağı’na gidiliyor. Schachner, Tapınak’ta 90’dan fazla tanrı, tanrıça, hayvan ve hayal ürününün olduğunu vurguluyor.

Yazılıkaya "Yeni yıl şenlikleri evi" olarak tanımlanıyor. Hitit kült metinlerine göre yeni yıl ve ilkbahar törenlerinde bir araya gelen tüm tanrılar ’’Hava Tanrısı’nın Evi’nde’’ toplanıyorlar. Bu şenlikte kentin diğer tüm tapınaklarından tanrı heykellerinin törensel bir alayla Yazılıkaya’ya taşınmış olabileceği düşünülüyor.

Yazılıkaya iki odadan oluşuyor. A Odası’ndaki sol kaya yüzeyinde yalnız tanrılar, sağ tarafta da yalnız tanrıçalar betimleniyor. Ana sahnede Hava Tanrısı ile eşi Güneş tanrıçası ve ortak çocuklarının karşılaşması tasvir ediliyor. Schachner, bu kayalıklara günün her saatine göre farklı şekilde güneş ışınlarının yansığıdını dile getiriyor. Bu nedenlede figürlerin günün bölümlerine gözlemlenebilme durumunun değiştiğini aktarıyor. B odasında ise kılıç taşıyan On İki Tanrı ve "Kılıç Tanrısı" Nergal’in figürleri bulunuyor.