Häfele Türkiye,
Uluslararası Yapı 2009 İstanbul Fuarı’na geniş ürün gamını
yansıtan bir standla katıldı. Kapı ve mobilya donanımlarından özel ürün
çeşitlerine kadar geniş bir yelpazeye yayılan Häfele
ürünleri arasında bu yıl öne çıkanlar ise cam bileşenleriydi. Sektöre,
neredeyse haftada bir yeni bir ürün sunduklarını vurgulayan Häfele Türkiye Genel
Müdürü Hilmi Uytun, camın öne çıkmasını "Gelecek on yılın ana
malzemesinin cam olacağına inanıyoruz" sözleriyle açıklıyor. Häfele Türkiye'nin
atılımlarını sürdüreceğini ve yılı yüzde 60'lık bir büyümeyle tamamlayacağını
açıklayan Hilmi Uytun, ihracatın toplam ciro içindeki payının ise iki yılda
yüzde 25'lere gelmesini hedeflediklerini özellikle vurguluyor.
MesutT: Yılın neredeyse yarısını geride baktık. Ekonomide genel bir
karamsarlık havası hakim. Siz ne düşünüyorsunuz?
Biz, tam tersine çok iyimseriz. Krizde küçülmedik, aksine büyüdük; personel
çıkarmadık, aldık ve almaya da devam ediyoruz. Türkiye genç nüfusu ve dinamik
yapısıyla sadece krize değil, her şeye çok hızlı tepki veriyor. Türk
müteahhitleri, dünya pazarlarında eskisine göre daha aktifler ve krizin olmadığı
yerleri önce onlar buluyorlar. Türkiye, yetişmiş insan gücüyle, hemen hemen
her alanda inanılmaz bir yer. Bu ülkede yaşıyor ve iş yapıyor olmaktan çok
mutluyum.
MesutT: Häfele Türkiye, bir taraftan da mağaza sayını artırma yönünde
adımlar atıyor.
Evet, perakende işine girmeye çalışıyoruz; çünkü Türkiye’de bu anlamda çok
büyük bir açık var. Bizim sattığımız ürünler, perakende olarak çoğunlukla
ulaşılmazdı. Şehir başına franchising veriyoruz, bu şekilde büyümeyi
sürdürüyoruz.
MesutT: 2008 yılında bazı komşu pazarlar da Häfele Türkiye’ye
bağlandı…
Bu, Häfele tarihinde bir ilk. Häfele, normalde ya o ülkeye gidip bir şirket
kurardı, ya da ihracatı merkezden gerçekleştirirdi. Yeni düzenlemeyle,
Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan, İran ve Irak, bizim
ihracat ülkelerimiz oldular. İran ve Gürcistan’da operasyonlara iki ay içinde
başlıyoruz. Bu ülkeler için Farsça ve Rusça kataloglar hazırlandı. Bu pazarlarda
da franchising yöntemiyle yapılanacağız. Türkiye’deki, mühendisliği tamamlanmış
bir yapı; bu nedenle onu oralara taşıyacağız.
MesutT: Saydığınız ülkelere sunacağınız ürün gruplarında farklı bir
strateji izleyecek misiniz?
Şu an için böyle bir düşüncemiz yok; zaten pazara o detayda hakim değiliz.
Oralara da Türkiye’deki ürünlerimizle gireceğiz. Ama pazarın istemediği bir
ürünü satmanız mümkün değil. Eğer bu anlamda bir gelişme olursa, gerekli
değişiklikleri yapmak durumundayız.
MesutT: Farsça katolok sonrasında nasıl tepkiler
aldınız?
İnanılmaz tepkiler aldık. 1900 sayfalık bir katalogtan bahsediyoruz; bunun,
herhangi bir sektörde bir örneği yok. Ama hazırlayana kadar da saçlarımız
beyazladı.
MesutT: Häfele, yeni ürünlerle sürekli şaşırtıyor tüketiciyi. Bu
kıvraklığı nasıl sürdürebiliyorsunuz?
Evet, piyasaya neredeyse haftada bir yeni ürün sürüyoruz.
Çünkü odak noktamız bu. Biz büyük olmaya çalışmıyoruz; ama hızlı olmak
istiyoruz. Eğer büyük olmak hantallığı da beraberinde getirecekse, bu
istemediğimiz bir şey. Bizim, müşterimizin ihtiyacı olan ama söylemediği şeyi
anlıyor, biliyor ve ona cevap verebiliyor olmamız gerek. Bunu yapabildiğimiz
ölçüde başarılıyız. Zaten Türkiye’deki hızlı yükselişin altında da bu yatıyor.
MesutT: Fuara hangi yeni ürünlerle katıldınız?
Cam bileşenleri, cam kayar kapılar, noktasal cam tutucular, iç
seperasyonlarda kullanılan paslanmaz fitting’ler, burada tüketicinin beğenisine
sunduğumuz ürünler. Geleceğin camda olduğunu düşünüyoruz; çünkü dış cepheler de,
kapılar ve mobilyalar da cam. Hem mimari açıdan çok estetik bir malzeme, ışık
geçirebilirliği var; hem de günümüz teknolojisiyle kolayca
işlenebiliyor. Üzerinde açılar kesilebiliyor, ısı, basınç, darbe dayanımı
sağlanabiliyor… Camın, önümüzdeki on yılın ana malzemesi olduğuna inanıyoruz.
Biz, ürün programımızı tamamladık; dış cephede ve iç hacimlerde kullanılacak her
türlü camla ilgili donanımı pazar hizmetine sunuyoruz.
MesutT: Sürdürülebilirlik, yapı sektörü açısından da en önemli
başlıklardan biri haline geldi. Häfele'nin, bu anlamdaki stratejisi
nedir?
Artan dünya nüfusu ve toplamda artan refah seviyesi, insanların tüketimini
tetikliyor. Ama hammaddelerin bir matematiksel sınırı var; onun üzerine
geçemiyor. Mobilya endüstrisinin büyümesi, yonga levha ve VDF ile sürdürülemez
bir noktada. Çünkü o kadar ağaç yok. Böyle olunca, petek panellerin mobilyada
kullanılması alternatifi gündeme geldi. Aslında zamanında Airbus’larda
kullanılmış bir teknoloji bu; ama onu bir mobilyaya adapte etmek ve seri üretime
uygun hale getirmek, kenar bandı işlenebilmesini mümkün kılmak ve dayanımını
artırmak, bir teknoloji, ek bazı işlemler gerektiriyor. Bir de bunları
bağlayabilmek için özel fitting’ler gerekiyor, ki biz onları geliştirdik. Şu
anda en hızlı büyüyen ürün segmentlerimizden biri. Çünkü petek panel,
doğası gereği içi boş kağıt bir doku olduğu için hafif. Kocaman dolabı iki
kişi kaldırabiliyor, taşıması kolay, seri imalata ve montaja da uygun. Ayrıca
içerdeki klimatize edilmiş havayı korumak için geliştirilmiş kapı altı
giyotinlerimiz, fitillerimiz var. Bunlar, enerji tüketimini azaltan çözümler.
Alt alta eklediğiniz zaman, ekolojik yapıyı destekleyen 200’ün üzerinde ürün
sunuyoruz.
MesutT: Yapı sektörünün standartlaşmakta olduğunu söyleyebilir
miyiz?
Biz, gayrimenkul sektöründe neredeyse tüm yolların kesiştiği bir yerdeyiz. Ya
uygulayıcılar, ya proje firmaları, ya yükleniciler, ya da iç mimarlarla çok
yakın bir ilişki içindeyiz. Sektörün nabzını çok iyi ölçebiliyoruz. Yeni
standarlardan son derece memnunum. Üç – dört yıldır her fırsatta söylüyorum,
öyle bir verimsizliğe sebep oluyordu ki standartların olmaması... Kapının ölçüsü
yok; bitmiş kapıya ölçü alıyorsunuz, dönüp ona uygun imalat yapıyorsunuz, en
küçük bir değişiklikte kapılar tekrar üretiliyor, git gel, git gel... Bu,
anormal bir verim kaybı. Isı yalıtımıyla ilgili, ölçülerle ilgili standartlar
koyulmaya ve uygulanmaya başlandı. Elbette bazı şeyler pratikte daha net
görülecek. Bunun, üretimden gelip son kullanıcıya kadar bir dalga etkisi olacak.
MesutT: 2009’un geri kalanıyla ilgili düşünceleriniz
nedir?
Yılı yüzde 60’lık bir büyüme ile tamamlayacağız. Türkiye’de en büyük dağıtıcı
olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu işi, 120 kişilik bir ekiple yapıyoruz. 2008’de
yüzde 80 büyümüştük, hedefimiz bu yıl onun üzerine bir yüzde 60 daha eklemek.
Bu, ihracat hariç beklentimiz. Türkiye, Hafele’nin Ortadoğu’daki ihracat üssü
olacak. İhracatın, toplam ciromuz içindeki payının iki yıl içinde yüzde 25 gibi
bir orana gelmesini hedefliyoruz.