HES'e Karşı Mücadelenin Dedesi Öldü



Ahmet Türkkan, 84 yaşındaydı. Üç yıl öncesine kadar Antalya Kumluca’ya bağlı Alakır Vadisi’nde kendi cennetinde huzur içinde yaşıyordu. Alakır Çayı’ndaki su değirmeninde yıllarca değirmencilik yaptı. Yakınlarının anlattıklarına göre, Alakır’daki onlarca su değirmeninin içinde en güzel un, Ahmet amcanın öğüttükleriydi. Alakırlı Ahmet amcanın üç yıl önce keyfi kaçtı. Alakır’a yalnız yaşadığı evinin yakınlarına hidroelektrik santral kurmak isteyenlerle büyük bir mücadeleye başladı. Ancak ömrü yetmedi.

Karacaören köyündeki evinin yakınlarında 11 Ağustos’ta ölçüm yapan HES çalışanları ile tartışan Ahmet amca, Jandarmalık oldu. HES çalışanları 84 yaşındaki Türkkan hakkında kendilerine saldırdığı gerekçesiyle şikâyette bulunmuştu. Jandarma, 17 Ağustos’ta Ahmet amcayı ifadeye çağırdı. Türkkan Jandarma’nın ‘arabanız var mı? sorusuna ‘evet, bir adet el arabam var’ cevabını vermişti. Ancak Ahmet amca karakoldan köy kahvesine döndüğünde hakkında söylenenlere çok kızmıştı. Sinirliydi. Saat 15.00 sıralarında ifade veren Ahmet amca, dört saat sonra evinde kalp kirizi geçirdi ve öldü.

Doğa savaşçısıydı

Türkkan, Alakırlılar için bir simgeydi. HES mücadelesinin de en önde gelen isimlerdendi. Karacaören Köyü Kültür, Doğa, Turizm Derneği Başkan Ahmet Başar, Karacaköyü’nün yerlilerinden olan Türkkan hakkında şunları söylüyor: “Her lafa verecek tatlı bir çift sözü muhakkak olurdu. Çok zeki bir insandı. Sürekli espri yapardı. Son üç yıldır başımıza gelen bu HES belası için uğraşıyordu. Doğanın yok olmasını asla kabul edemedi. Bana en son şunu söylemişti: ‘Ben 80 yaşındayım. Kendim için bir şey istemiyorum. Vadiden başka gidecek bir yerim yok. Gençlerin çocukların geleceğinden endişe ediyorum. Onlara kurumuş bir vadi bırakamayız’. Ahmet amca herkese yardım eden ulu bir çınardı. 17 Ağustos’ta Jandarmaya gitmesine çok kızmıştı. Bu üzüntüye kalbi dayanmadı.”

Dernek Başkanı Başar, HES ile ilgili yeni bir gelişmeyi öğrendiklerinde Ahmet amcanın zaten iki saat öncesinden haberi olduğunu söyleyerek şu anısını anlattı: “Burada yerel bir gazete var. HES firmalarından reklam aldığı için ‘HES’lerin yararlı olduğuna dair’ yazılar yazıyor. Bir gün gazetenin sahibi, ‘Bunak değirmenci ne anlasın elektrikten’ diye bir yazı yazdı. Ahmet amca benim aracılığımla gazetenin sahibine bir söz iletti: ‘Lüzumsuz lambaları söndürsün o zaman elektrik üretmeye gerek kalmaz!”

Türkkan’ın HES aleyhine yapılan bir mitingde söyledikleri yerel bir gazeteye şöyle yansımıştı: “Varlık içinde yokluk çekmek istemiyoruz. Alakır Vadisi’nde 100 yaşına kadar yaşamak istiyorum.”

Türkiye Su Meclisi’nin mail grubunda da Türkkan hakkında şu sözler yer aldı: “Değirmenci Ahmet amcamız, hayatı boyunca Alakır suyunun gücüyle öğüttüğü unla büyüdüğü için açıktı zihni. Cesurdu eylemi. Onu satın alamadılar, kandıramadılar. Ve yine gelmişlerdi ve yine direnmişti tüm canlılar adına. Kalbi dayanamadı artık. Döndüğünde köyüne, o çok sevdiği ve son nefesine kadar korumaya kendini adadığı Alakır’ın kenarında kavuştu sadık yarine. Son nefesini bile verirken aklının ve cesaretinin kaldırdığı ama artık bu olup bitenlere karşı kalbinin kaldıramadığı o anda, hâlâ özgürce akan Alakır’ın sesi kulaklarındaydı. Tüm bu olup bitenlere karşı bu karanlık duyarsızlık içinde yitip giden sözde genç olanlara bir ışık olasın... Selam olsun ardında bıraktığın aydınlığa. Alakır özgür akacak! Her birimiz Anadolu’nun her vadisinde son nefesimizi verinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. Ahmet Türkkan, ‘Alakır’da 100 yaşıma kadar yaşamak istiyorum’ derdi. O artık sonsuza kadar Alakır’da yaşıyacak.”