Herkes için Kent, Herkes için Planlama: Akıllıca, Adaletle, Yeniden
Günümüzde, kentsel mekanın yaşanabilir ve paylaşılabilir bir
toplumsal tüketim ve üretim alanı olması yanında bir birikim
aracı olması durumu, ciddi bir gerilimi ortaya
çıkarıyor. Bu gerilim, kapitalist kentin oluşumundan başlayarak her
dönemde mevcut olmakla birlikte, neoliberal kent politikalarının
egemenliğinin arttığı 1990’lar sonrası dönemde; 'değişim
değeri' üzerinden yeniden yapılanan kent mekanında giderek daha
belirleyici oldu. Devlet ve planlama kurumları ise bu süreçte,
pazarın düzenleyicisi olmaktan öte; kapitalist pazarı yönlendiren ve karlılığı
artıran temel aktörler olmaya yöneldi.
Küresel kapitalizmin geldiği noktada, özellikle gelişmiş
batı ülkelerinde, kentlerin üretimden çok tüketimin örgütlendiği yerlere
dönüşmesi, hizmet sektörlerinin ve gayrimenkul piyasalarının gelişmesi
sonucunda yapılı çevrenin yeni ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılması,
kentsel rantların arttırılması ve yeniden paylaşılması önem kazandı. Geç
kapitalistleşmiş/sanayileşmiş ülke kentlerinde ise iki paralel süreç
bir arada yaşanıyor: hem küresel üretimin mekanları, hem de
tüketimin örgütlendiği mekanlar olan bu kentlerde, rant
potansiyeli yüksek bölgeler kentsel projeler yoluyla ve büyük parçalar halinde
dönüştürülürken, bir yandan da yoksulluk ve dışlanmanın
mekansal boyutlarının
açıkça ortaya çıktığı ve kentsel rantların bölüşülmesinin artık çok daha eşitsiz
koşullarda gerçekleştiği gözleniyor.
Homojen ve monoton olduğu
için eleştirilen, planlı modern kentler; yeniden yapılanma sürecinde
artık kent planlarından çok, pazar mekanizması, ödeme gücü ve müşterinin talebi
üzerinden şekilleniyor. Böyle bir gelişim, planlanmanın etkinliğini
zayıflatırken, bir yandan da kent mekanında sınıfsal
ayrışmaları yeniden biçimlendiriyor, homojenleşen ve güvenlik
kaygılarıyla oluşan kentsel mekanların ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu süreçte
kentin belleğini ve kimliğini oluşturan tarihsel ve doğal mekanlar
zamanla yok oluyor ve koruma kavramı ile alt açılımları (kurum ve aktör
yapıları) bu süreci kimi zaman kolaylaştıran birer araç niteliği kazanıyor.
Böyle bir gelişme modeli sonucu, kentlerin geleceğini etkileyecek yaşamsal
kararlar da yine bu kar mantığı içinde veriliyor. Kentlerin çevresindeki
doğal kaynakların yok olması, orman alanlarının ve su havzaların
yerleşime açılması, kıyı alanlarında doğal dengenin bozulması, aşırı
betonlaşmanın
getirdiği ekolojik sorunlar ve karayollarına
dayalı ulaşım modellerinin hız kesmeden devam etmesi; kentlerin geleceğine
yönelik önemli tehditleri işaret ediyor.
Bu yeni kentleşme biçimi ve planlamaya konu olan
kentsel gelişmeler, çok farklı konuların eleştirel bir biçimde
ele alınmasının da yolunu açıyor. Kentsel ayrışma ve dışlanmanın yeni
biçimleri 'kent hakkı' bağlamında ve etik düzlemde
tartışılırken kadınlar, engelliler, yaşlılar, çocuklar gibi daha savunmasız
kesimlerin kentlerde karşılaştıkları zorluklar gündeme taşınıyor ve
kentlerde yaşayan bütün kesimlerin söz hakkının olabildiği, katılımcı
bir planlama modeli arayışı sürüyor. Bunun yanında, bilimin ve akılcı
öngörülerin yerini giderek bürokrasinin ve siyasi aktörlerin baskın geldiği bir
yapıya bırakıyor olması, kamusal alan ve hizmetlerin adil olmayan dağılımını ve
kullanım ayrıcalıklarını doğuruyor; planlama ve kent düzleminde
'adalet'
arayışını gündeme getiriyor.
Öte yandan, günümüz teknolojisi ve güncel üretim - uygulama
tekniklerinin sağladığı kolaylıklar, dünyadaki sürdürülebilir yaşam
dengelerini bozan başlıca ölçek olan kentlerde 'akıllı'
plan ve projelerin kar amaçlı yatırımlardan daha öncelikli olduğunu
ortaya koyuyor. Geçmişte çözülemeyen ve bugün üzerine yeni sorun başlıklarının
eklendiği meslek alanına dair yeni yaklaşımlar ve çözüm önerilerinin
'yeniden' düşünülmesi ve bir adım öteye taşıması gerekiyor. Bu
nedenlerle 7. Şehircilik Kongresi
’nin başlığı 'Herkes için Kent, Herkes
için Planlama: Akıllıca, Adaletle, Yeniden' olarak belirlendi ve birlikte
planlamanın koşullarının nasıl oluşturulacağı, planlama paradigmasındaki
dönüşümün pratikte nasıl gerçekleşeceği konularının tartışılması amaçlandı. Bu
amaçlar doğrultusunda aşağıdaki başlıklar altında bildiri sunumları
bekleniyor:
Adalet:
Konut Alanlarında,
Kamusal Alanda,
Kamu Mülklerinde,
Kentsel Hizmetlerde,
Çalışma Alanlarında,
Doğal ve Tarihi Dokuda,
Ulaşım ve İletişim Alanında.
Akıllı:
Coğrafi Bilgi Sistemleri,
Kentsel Yatırım ve Projeler,
Kadınlar, Engelliler, Yaşlılar, Çocuklar İçin
Çözümler,
Ekoloji,
Finans,
Arazi Kullanım.
Yeniden:
Kent Planlama,
Yerel Yönetimler,
Kentsel Muhalefet,
Sınıflar ve Yoksulluk,
Mülkiyet,
Kent Hakkı.
Bildiri Özetlerinin Teslimi
'Herkes için Kent, Herkes için Planlama: Akıllıca, Adaletle,
Yeniden' üst başlığının objektif bir bakış açısı ile tartışıldığı bir
ortam oluşturmayı hedefleyen Kongrede, verilen başlıklarda tartışmaların
çeşitlenmesi amacı ile başta şehir plancıları olmak üzere, kentsel sorunlar
üzerine düşünen uzmanların bildiri sunması bekleniyor.
Kongreye yazılı bildirilerin yanı sıra, poster bildiriler ile katılmak da
mümkün olacak. Poster bildiriler, etkinliğin amacına uygun sunumlardan
seçilecek. Kongrede ayrıca tema ile ilgili çalışmaları ve uygulamaları olan
yurtiçinden ve yurtdışından bilim insanları ile çeşitli kurum, platform ve
derneğin çağrılı olarak katılımları da sağlanacak.
Bildiri sunmak isteyenlerin 500 kelimeyi geçmeyecek şekilde
hazırlanmış bildiri özetlerini ve poster önerilerini, 30
Haziran 2011 tarihine kadar belirtilen iletişim adresinde posta, faks
ve tercihen elektronik posta yoluyla iletmeleri bekleniyor.
Sunulacak bildirinin amaç, yöntem ve beklenen sonuçlarını içeren
bir özeti şeklindeki bildiri özetleri, 3 ayrı Bilim Kuruluna dağıtılacak
ve Bilim Kurullarınca yapılacak değerlendirmeler, 30 Temmuz 2011 tarihinde
bildiri sahiplerine bildirilecek. Kongrede sunumu Bilim Kurulunca uygun
bulunan bildirilerin, 1 Ekim 2011 tarihine kadar iletişim adresine iletilmesi ve
bildiri ile birlikte kısa bir özgeçmişin de gönderilmesi bekleniyor.
Fotoğraf, harita, çizim vb. görsel malzeme içeren bildirilerin özgün biçimi
yanında, salt metinden oluşan ve görsel malzemelerden oluşan iki ayrı dosya da
gönderilmesi isteniyor. Başvuruda bildiri sahibinin adı, soyadı, mesleği,
çalıştığı kurum, görevi, adresi, telefon, faks, e-posta, bildiri başlığı ve
sunuşta kullanılacak ek cihazlar (tepegöz, slayt, datashow, projeksiyon, dizüstü
bilgisayar, vb.) belirtilmesi bekleniyor.