Mehmet Göçmen yaptığı açıklamada, her evin enerjisini üretecek ve verim açısından yönetecek teknoloji dünyada mevcut olmasına rağmen, Türkiye’de bununla ilgili farkındalık ve teşviklerin sınırlı olduğunu belirtti. DHA'nın haberine göre, Göçmen, “Belki bunu konuşmak için çok erken; ancak gelişmeleri fırsat olarak değerlendirip, Türkiye’nin dinamiklerine çok daha uygun iş modelleri kurulacak ileride. Enerji fiyatını değiştirmeden, yaşam konforunuzu etkilemeden sizin enerji faturanızı azaltacak modellerin gelişeceğinden eminim. Çünkü Türkiye gibi genç bir ülkede çok daha dinamik adımlarla, hızla ilerleyeceğini biliyorum” dedi.
“Türkiye’de enerji fiyatları sanayici için çok ucuz; dolayısıyla, verime göre hareket etmiyor" diyen Göçmen şöyle devam etti: "Evler regüle tarife üzerinden olduğu için, onun da alanı çok dar. Bugün aklımıza estiği saatte çamaşır yıkıyor, klimamızı açıyor, elektrikleri kullanıyoruz; çünkü, tarifemiz sabit. Oysa evin enerjisini verim açısından yönetecek teknoloji, dünyada mevcut. Ancak henüz Türkiye piyasaları liberalleşmediği için ve mevzuat sebebiyle adım atılamıyor.”
Göçmen, “Evler kullanamadığını ufak şebekelere satıp yandaki komşularıyla, onlar da mahalleyle paylaşacak. Bireyden yukarıya giden ağlar oluşacak” diye konuştu.
“1.5 milyon yazlık konutun çatısı, 11 ay boş duruyor”
Göçmen, “Biz henüz bu oyunun çok başlangıç dönemindeyiz; hâlâ tel üzerinden elektron taşıyoruz. Bu sırada, malın yüzde 50’sini kaybediyoruz. Bir buçuk milyon yazlık konutta, ortalama bir ay kalınıyor; 11 aya yakın, çatılar bomboş. Bu çatılar yazın enerjisini güneşle kendisi üretecek. Herkesin evinin çatısında güneş panelleri, yanında enerjiyi depoladığı bataryalar olacak; batarya boşsa komşusundan alacak" diye açıkladı.
“Ev ise akıllı ev haline gelecek; cep telefonundan uyarı ve komutlar gelecek” öngörüsünü yapan Göçmen’e göre, bu sistemde, çamaşır makineleri uyarı mesajları verecek, tüketici komut verdiğinde, maliyetin sıfıra düştüğü saatlerde çalışacak. Klima ise tüketiciyi ‘bunu iki kademe düşürürsen, faturan şu kadar daha iyileşir’ gibi uyarılarla yönlendirebilecek.
Göçmen, “Kentsel dönüşüm sürecinde müteahhitler ve bizim gibi enerji şirketleri bunu yapabilir. Aynı zamanda, kendi elektriğini üretmesi için süpermarket zincirlerinin yönetimleri ile, sizlerle, hastanelerle, AVM’lerle, üniversitelerle ortaklıklar kuracağız” dedi.
Göçmen ayrıca, “Tüketicinin ev alırken müteahhide sorması, okula giderken yeşil enerjiyle çalışan okul ve AVM’lere gitmeyi seçmesi lazım. Yoksa kanun yoluyla tepeden inme bunu yapamazsınız” diye de çağrıda bulundu.
"30 sene sonra, kömür, doğalgaz, nükleer bitecek"
Yenilenebilir enerjinin altyapısında “mevzuat açısından bir sıkıntı olmadığına” dikkat çeken Göçmen, “Ancak birincisi, bunun herkese yayılabilmesi için gereken teknik altyapıyı hazırlamak zaman alacak. İkinci olarak, vatandaşın da bunu talep etmesi lazım” ifadesini kullandı ve ekledi:
“Eminim 30 sene sonra herkes kendi enerjisini üretecek. O zaman nükleer, kömür, doğalgaz, hepsi bitecek. Ancak o güne gelene kadar yerli kömür, nükleer gibi güvenilir enerji kaynağına ihtiyacınız var. Evde üretime şebeke yönetim sistemlerimiz şu aşamada uygun değil.”
Sabancı Holding gibi şirketlerin de bu üretim yöntemlerini “ticarileştirdiğini” açıklayan Mehmet Göçmen, Sabancı Üniversitesi kampüslerinin enerji konusunda “kendi kendine yeter hale getirildiğini” ve aynı zamanda belli otellerle görüşmelerin sürdüğünü belirtti.
"Petrol üretimi düşecek, yeni tercihler gerekecek"
Göçmen, “Petrol ve doğalgaz şirketleri ise petrokimyayla entegre çalışacaklar. Petrol ve petrol ürünleri yakılmayacak, benzin, mazot kullanılmayıp elektrikle çalışacak. İster istemez petrol üretimi düşecek ve petrol üreten ülkelerin yeni stratejik tercihler yapması gerekecek. Bugünkü petrol oyunu, petrokimya sanayi haline gelecek” diye konuştu.
Mehmet Göçmen, “Petrolümüz doğalgazımız yok, çok az bir kaya gazımız olduğu söyleniyor ve ortalamanın altında bir su kaynağımız var. İthalat yoluyla bunu çözmeye çalışmak da ciddi bir cari açık oluşturuyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, yenilenebilir enerjiyi olumlu stratejiler ve vizyonla önümüzdeki on yıllara taşırsa yeni iş modellerinde ciddi bir yıldız ülke olabilir. Burada bir baskı unsuru oluşturmak da lazım. Biz dünyanın gündeminin o kadar dışında bir gündemle yaşayınca, esas tartışmamız gerekenleri, iklim değişikliği, yenilenebilir enerji, teknoloji yatırımları, Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulup katma değerli yatırımlara yönlendirilmesi gibi konuları unutuyoruz.”