Birgün Gazetesi'nden Olgu Kundakçı'nın haberine göre, Tüm Restoratörler ve Konservatörler Derneği Başkanı Nazım Can Cihan, restorasyonun bugün adeta bir furya haline geldiğini belirterek “Türkiye şantiyeye döndü” diyor; “Ancak bugün restoratörler vasıfsız işçi pozisyonunda çalışanlardan daha düşük ücretler alıyor. Devlet kurumlarında istihdam edilmiş restoratör sayısı 300’ü geçmiyor. Talebimiz her müzede en az bir restoratör istihdam edilmesi.” Cihan, restoratörlerin sektördeki sorunlarını anlattı:
* Müteahhidin gösterdiği ücreti almıyoruz: “Şantiyede ‘uzman’ olarak çalışan restoratörler vasıfsız işçi pozisyonunda çalışanlardan daha düşük ücretler alıyor. Restorasyon işlerinin tabelalarında milyonlar yazıyor; ama orada çalışan restoratörler günde en fazla 80 lira yevmiye alabiliyor. Şirketler, deneyimsiz, yeni mezun arkadaşları 40-45 lira gibi bir yevmiyeyle çalıştırıyor. Yaptığımız işler müteahhit firmalar tarafından devlete çok daha yüksekten hesaplanarak gösteriliyor. Restoratörlerin ücretleri devlete ‘mütehassıs usta’ birim fiyatı üzerinden hesaplanıyor. Bu, günde 120 lira yevmiye ediyor. Ancak hiçbirimiz gösterildiğimiz ücretleri alamıyoruz. Restorasyon çalışmalarının yüzde 85’inde bu sorunla karşı karşıyayız.”
* Binlerce mezuna karşın istihdam yok: “Türkiye’de her yıl restorasyon bölümlerinden yaklaşık 2 bin restorasyon teknikeri, kültür varlıklarını koruma ve onarım bölümlerinden ise 80-100 restoratör mezun oluyor. Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda istihdam edilmiş restoratör sayısı 300 civarında. Bu oldukça az. Restoratörler, Bakanlıkta istihdam edilirken teknik kadronun en alt seviyesinden düşük ücretlerle istihdam ediliyorlar. İstihdam sorununun çözümü için her müzeye en az bir restoratör talep ediyoruz.”
* Boyacı iskelesiyle restorasyon yapılıyor: “Restoratörler şantiyelerde pek çok zararlı kimyasala, çok ince tozlara maruz kalıyor. Solunum sorunları yaşayabiliyoruz, vücudumuzdaki kimyasal oranı normalin üst değerinde çıkabiliyor. İş güvenliği açısından riskli meslek grubunda yer almamız gerekirken, devlet kurumlarının restoratörlerin yıpranma payını hesaba kattığı bir yaklaşımı yok. Kurumlarda çalışan restoratörler rutin sağlık kontrollerinden geçirilmiyor. Şantiyelerde ise iş güvenliği sağlanmıyor, denetim yalnızca kontrol birimlerine yakın noktalarda yapılıyor. Müteahhit, 5 liralık baretler, uygunsuz kemer kullanımı ile iş kazalarına davetiye çıkarıyor. Topkapı Sarayı gibi kalabalık şantiye alanlarında bile işyeri doktoru yok.”
* Çarpıklık daha ihale aşamasında: “İhalenin şartnamesinde belirtilmesine rağmen firmalar restoratörsüz ihaleyi kazanabiliyor. Restoratörünün hiç şantiyeye uğramadığı restorasyonlar yapılıyor. Devlet buna müsaade ediyor. Ciddi bir kontrol mekanizması yok. Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İl Özel idarelerinden gelen kontrolörler yalnızca yapılan işi denetliyor, şantiyede çalışan personelin niteliğine bakmıyor. İhalede çıkan bedel o işin ne kadara yapılacağını belirliyor. Devlet bir camiyi altı ayda bitir diyor, süre yetişsin diye restorasyona değil, yıkıp yeniden inşa ederek yenileme çalışmalarına yöneliyorlar. Az maliyetle kısa sürede yapılan iş dışarıdan güzel gözükse dahi, geri planında ne olduğunu bilemiyorsunuz. Bir restorasyonda kullanılacak malzemeden personelin niteliğine, yapılacak işin süresine kadar her şey bilimsel olarak belirlenmeli. Kültür Bakanlığı’nın restorasyon laboratuvarları yalnızca uluslararası projelerde değil, tüm restorasyon çalışmalarında devreye girmeli.”