Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin yanı sıra bölge halkının ve Bartın Platformu’nun da büyük mücadele verdiği ve onlarca dava açılan termik santral mücadelesinde kazanan kamu yararı oldu. Danıştay 6. Dairesi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açtığı dava sonucunda Hema Termik Santrali yapılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 27.10.2016 tarihinde onaylanan Zonguldak-Bartın-Karabük Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda yapılan değişikliği iptal etti.
Bu ülkenin toprakları sermayeye değil, halka aittir
Kararı değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Bu karar Bartın halkının ve Bartın Platformu’nun haklı mücadelesinin göstergesidir. Halkın iradesine ipotek koyarak yapılmak istenen ve doğal yaşama büyük zararlar verecek olan Hema Termik Santraline ilişkin verilen mücadelede yargı defalarca haklılığımızı ortaya koymuştur. Son olarak da Danıştay, Zonguldak-Bartın-Karabük Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda yapılan değişikliği iptal etmiştir.” dedi.
Candan , “Amasra tarihi ile arkeolojisi ve doğal tüm varlıkları ile halkındır, halkın kalacaktır. Mahkeme Hattat Holding istedi diye Çevre Düzeni planı değiştirilemeyeceğini de gözler önüne sermiştir. Söz konusu plan değişikliğini iptal etmiştir. Bu ülkenin toprakları sermayeye değil, halka aittir.” diye konuştu.
Plan değişikliği hukuka, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı
Candan, “Mahkeme gerekçesinde plan değişikliğinin hukuka, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğunu vurgulanmıştır.” dedi.
Candan, mahkeme gerekçesinde yer alan “Çevre düzeni planı değişikliği ile çevre düzeni planının bir bölgesinde doğal orman alanı kaldırılarak termik santral alanının önerildiği ve burada bu kullanımla ilişkili olarak liman yapılmasının öngörüldüğü, bu yönde bir plan değişikliğinin plan değişikliği öncesinde planlama bölgesinin bütünü için hazırlanmış olan planın açıklama raporunda verilen ve mevzuat gereği de bir çevre düzeni planında olması beklenen ekolojik duyarlılık, çevresel koruma, orman alanlarının bütünlüğünün sağlanması gibi ilkelerle bağdaşmadığı görülmektedir. İnşa edilmesi halinde Hema Santrali - Kalker Ocakları ve Kül Depolama Sahasının da benzer şekilde Bartın Çayı için baskı unsuru ve tehdit oluşturacağı, bu baskı unsurlarının ve tehditlerin de doğal çevre üzerinde etkilerinin olacağı, Bartın Çayı Alt Havzası’nda arazi kullanımının yoğunlukla orman ve yarı doğal alanlar ve tarımsal alanlardan oluştuğu, dolayısıyla önerilen termik santral kullanımının Bartın Çayı Alt Havzası’ndaki arazi kullanımları ile uyumlu olmadığı açıktır. Dava konusu termik santral ve ilgili kullanımların konumları ve su kaynaklarının konumlarına ilişkin dosyada mevcut hava fotoğraflarından da anlaşılacağı üzere su kaynaklarının santral ve depolama alanı gibi ilgili kullanım alanlarına oldukça yakın olduğu görülmektedir. Ayrıca, keşif esnasında davacı tarafından dosyaya sunulan haritada da görüleceği gibi kazı fazlası malzeme depolama sahasının bir bölümünün Kavşak Suyu Koruma alanı sınırları içerisinde yer aldığı, bu durumun su kaynakları açısından da bir tehdit unsuru olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu termik santral kullanım kararı ile kül depolama sahasının birbirinden ayrı düşünülemeyeceği, bir bütün halinde değerlendirilmesi gerektiği, kazı fazlası ve depolama alanının da ekolojik duyarlılık, çevresel koruma, orman alanlarının bütünlüğünün sağlanması gibi ilkelerle bağdaşmayan termik santral kullanım kararının öngörüldüğü bölgede yer almasının kaçınılmaz olduğu, bir diğer ifadeyle, bilirkişiler tarafından tehdit unsuru olarak değerlendirilen hususların dava konusu edilen 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğiyle öngörülen termik santral kullanım kararının doğal bir sonucu olduğu görüldüğünden, bu yöndeki itirazlara itibar edilmemiştir.” ifadelerine de dikkat çekti.