Saray inşaatının, Mescid-i Haram’ı genişletip daha çok hacının kullanımına uygun hale getirmeyi amaçlayan ancak hali hazırda yüzlerce tarihi anıt ve binanın yıkılmasına sebep olan yenileme projesi kapsamına gerçekleştirileceği belirtildi.
Osmanlı sütunları yıkıldı
İngiliz Independent gazetesine konuşan Washington merkezli Körfez Enstitüsü’nden uzmanlar, yenileme ve genişletme projesinin daha şimdiden Mekke’deki binlerce yıllık binaların yüzde 95’inin yıkılıp lüks otellere ve alışveriş merkezlerine dönüştürülmesine neden olduğunu söyledi.
Londra merkezli İslami Miras Araştırma Fonu’ndan Dr Irfan Alawi ise proje kapsamında Hz Muhammed’in Cennet’e yükselmesini temsil eden 500 yıllık Osmanlı sütunlarının geçen hafta yıkıldığını ve Hz Muhammed’in doğum yeri olduğuna inanılan “Mevlid Evi”nin de bu yıl bitmeden yıkılacağına inandıklarını söyledi.
Hacıların ziyaretine kapatılmıştı
Mevlid Evi’nin odalarının şu anda yerin altında bulunduğunu belirten Dr Alawi, 1951 yılında bu odaların korunması için üzerine bir kütüphane inşa edildiğini ancak geçtiğimiz yıllarda hacıların bu kütüphaneye girişine izin verilmemeye başlandığını söyledi.
Dr Alawi “Hz Muhammed’in doğum yeri beton ve mermer altına gömülüp sonsuza dek unutulma riski ile karşı karşıya. Hac bittiği için 24 saat süren inşaat çalışmaları yeniden başladı. Camii’nin bir tarafındaki genişletme projelerini bitirdiler. Şu anki kraliyet sarayının beş katı büyüklüğünde olacak yeni saray ise bir dağın kenarında yer alacak ve camiye yukarıdan bakacak. Aralık ayına kadar kütüphane yıkılacak ve Mevlid Evi’nin yeraltı odalarının üzerinde inşaata başlanacak. Biz diyoruz ki bu evi yer altından çıkartalım ve sağlam kalmış odaları korumaya alalım” dedi.
Independent Gazetesi, Kral Abdullah’ın Mescid-i Haram’a inşa ettirmeyi planladığı sarayın planlarını gördüklerini belirtti ve sarayın şu an Mevlid Evi’nin bulunduğu bölgeyi de kapsayacağını doğruladı.
Konu ile ilgili haberi manşetten veren gazete, Suudi Arabistan’da birçok kişinin Mescid-i Haram bölgesinde yapılan inşaatlara karşı olduğunu ancak rejim tarafından cezalandırılmaktan korktuğu için sesini çıkartamadığını da iddia etti.