Geçtiğimiz Ağustos ayında memleketi Rize'nin Güneysu ilçesine giden Başbakan
Recep Tayip Erdoğan, ürettiği çayı satamayan, kaçak çaylarla
mücadele eden, Çernobil'in etkilerinden mağdur olan, sahil yolu nedeni ile
denizle bağlantısı kopan hemşerilerinin gönlünü, Güneysu'nun
eski adı olan "Potomyayılım bununla gurur duyuyorum" minvalinde açıklamaları ile
almıştı.
Ne var ki, Karadeniz'deki dereler üzerinde 170 tane hidroelektrik santral
(HES) yapmayı hedefleyen Başbakan, bu kez hemşerilerinin gönlünü ne potamyalıyım
ne de Güneysuluyum diyerek alabilecek gibi görünmüyor. Çünkü, Çernobil'in
mağdurları Karadeniz'in çocukları gümbür gümbür bir mitinge hazırlanıyor, bu
kez. Karadeniz İsyandadır Platformu'nda (KİP) bir araya gelen,
HES ve Nükleer enerji karşıtları 25 Nisan'da Kadıköy'de yapılacak miting için
günlerdir çalışıyor. İstiklal'de tulum eşliğinde bildiri dağıtan grupla,
Kadıköy'de horon halkası etrafında karşılaşabilirsiniz.
Unutmadan hatırlatalım, aynı ekip, geçtiğimiz hafta oynanan Beşiktaş
Trabzonspor maçında, Uzungöl'de HES ihalesini kazanan Trabzonspor'u
"TS Kalene Gol Atma Trabzon'a HES YAPMA!" pankartı ile protesto
etmiş ve iki arkadaşları gözaltına alınmıştı. KİP'den Hatice
Hacısalihoğlu ve Bahadır Kundakçı ile konuştuk.
Karadeniz İsyandadır Platformu nasıl bir araya geldi?
Karadeniz isyandadır, ilk Çayeli’ndeki Senoz vadisi’nin HES inşaatıyla ağır
tahribatına karşı köylülerin isyan etmesi sonucunda sadece iki kelimeden oluşan
bir slogandı. Zamanla bu iki kelime o kadar değer kazandı ki slogan olmaktan
çıkıp birleştirici bir unsur olarak konuşulmaya başlandı. Senoz’un sesinin
İstanbul’da duyulmasına eşlik eden direnekoloji grubu değerlendirilmesi
sonucunda sadece Senozlular değil tüm Karadeniz’i içine alan bir yapılanmaya
gidilmesi gerektiği ortaya çıktı. 25 Aralık’ta TMMOB yapılan Karadeniz Serbest
Ekoloji Forumu çağrısı ile, Karadeniz’deki tüm sorunlara karşı mücadele
edecek bir platform oluşturulması düşünüldü. Karadeniz Serbest Ekoloji
Forumu toplantısında bu işe yıllarını vermiş insanlarla birbirini hiç
tanımayan gönüllü katılımcılar genel anlamda devletin su politikasını
tartışarak birleşmek gerektiği kararını verdiler. Çeşitli gruplardan ve
derneklerden gelenlerin oluşturduğu topluluk Senoz’da çıkan sloganın büyüsü ile
bu platformun ismini Karadeniz İsyandadır Platformu olarak kullanmayı
katılımcıların ve planlananların ruhu olarak uygun gördü.
Karadeniz neden isyanda?
Karadeniz halkı belki de tarihinde ilk defa bir bütün olarak yağmacılara dur
diyecek bir uyanış başlatmıştır. Çünkü artık tarlasına suyuna ekmeğine göz
dikilmiştir, yaşam alanları yağmalanmaya başlanmıştır. Hiç şüphesiz kimse
şeriatın kesiği parmak acımaz zihniyetinde olan uysal Karadeniz insanının bu
şekilde tepki göstereceğini düşünmemiştir. İsyanımız sahil yolu ile başladı
Karadenizi Kaya deniz yapmayın dedik bu uğurda Avukatımız Cihan Eren öldürüldü
halk korkutuldu ama haklı çıktık, şimdi derelerimize göz diktiler. Su boşa
akıyor dediler, Su başa akıyorsa bu bölgedeki kültür nerden çıktı? Türkiye'deki
biyolojik türlerin yüzde 28'ini oluşturan bu bölgede, bunca çeşitliliğin kaynağı
ne? Dünyada biyolojik çeşitlik bakımından korunması gereken 200 ekolojik alandan
biridir Karadeniz. Şanslıyız çünkü halk bilinçleniyor, suyumuz boşa akıyor
elektriği "ejnebiden mi alalım" masalları ilk etapta insanlara inandırıcı gelse
de yapılan çalışmaları verilecek tahribatı gördüğü zaman toprağına çocuğuna
bırakacağı mirasına sahip çıkıyor Karadenizli. Karadenizli sahil yolunda yaptığı
hatayı yapmayacak, sinmeyecek, vadilerden tek tek çıkan sesler birleşiyor.
Birkaç sene öncesine kadar HES'in anlamını bile bilmeyen köylümüz artık
bölgelerine ölçüm yapmaya gelen mühendisleri köylerine almamaya başlamıştır. Köy
yollarında barikatlar kurulmuş şantiyeler taşlanmış iş makinelerinin
tekerlekleri patlatılmıştır. Bazıları bu yanlış bulabilir ama müzakere ile elde
edilemeyen sizi dinlemeyen istekleriniz sormayan bir zihniyetle nasıl mücadele
edebilirsiniz ki? Düşünün bir kere yargı kararlarına rağmen iş makineleri hala
çalışıyorsa sistem senin kazanımlarını görmezden geliyorsa burada suçlanacak
kişiler köylüler olmasa gerek.
KİP şu ana kadar neler yaptı?
Pek çok girişiminde desteğini alarak 23 Ocak günü Kültür ve Turizm
Bakanlığı'na bağlı Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun
Senoz vadisinin SİT alanı olma özelliğini kaybetmesine yönelik kararını kitlesel
bir basın açıklaması ile Kadıköy'de duyurduk. Kadıköy etkiliği Karadeniz
İsyandadır platformunun kurulduktan sonraki ilk resmi faaliyeti olup, etkinlik
platformun kuruluş duyurusu niteliğindedir. 23 Ocak'ta Karadeniz'in doğasından
beslenen 20'ye yakın Karadenizli ve yıkıma karşı duran farklı bölgelerdeki
sanatçılarla geniş katılımlı bir konser geçekleştirdik. Bu konserle
Karadenizliler sanatçılarıyla, kültür insanlarıyla bir araya gelerek kimselerin
beklemediği büyük bir isyanın arifesinde olduklarını duyurmuştur. Doğaya ve
kültüre zarar veren her türlü enerji yatırımına karşı duyarlılık gösteren diğer
dernek ve platformların yanında olmaya çalışan platformumuz İstanbul ve diğer
illerde yapılan eylemlere katılım gösterdi. Platformumuz sadece duyarlılığı
sadece çevresel etkilere değil aynı zamanda içerisinde bulunduğu "Karadeniz
kültür sanat ve cevre insanları" grubu ile birlikte tekel işçilerinde destek
olmak amacı ile Ankara'ya gitti. Ankara'da bulunduğumuz süre zarfında orada
kurulu bulunan Karadenizli yöre dernekleri ile etkileşim içinde olup fikir
alışverişlerinde bulunduk. 10 Nisan günü İnönü Stadı'nda oynanan Beşiktaş-
Trabzonspor maçında "Trabzonspor kendi kalene gol atma Uzungöl'e HES yapma"
Pankartını açarak doğa harikası Uzungöl'de ve Maçka Galyan Deresi'nde yapılacak
hidroelektrik santrali (HES) ihalelerini alan Trabzonspor'u protesto ettik.
Amacımız gücümüzün yettiği ölçüde ulaşabildiğimiz her noktaya ulaşmak.
25 nisan mitingini anlatır mısınız?
Çernobil' in çocukları seslerini böylesine büyük bir haykırışla ilk
defa duyuracaklar. Doğal yaşam çağrısı Karadeniz sathından çıkmış, Munzur,
Allioni, Loç yöresi ve sayısız coğrafyadan destek almıştır. Söz konusu miting
tüm siyasi-politik oluşumlardan bağımsız, doğal yaşama tam bağımlıdır. Katılım
herkese açık ve ortak amacımız yaşam alanlarımızı savunmaktır. Kadıköy'de
Tepe Natilius önünde başlayarak sayısız rengimiz ile Kadıköy meydanına
yürüyeceğiz. Sloganlarımız hayati önceliklerimiz üzerine olacak, radyasyonsuz
çaylar, özgür akan dereler ve evrenimizi taciz eden tüm enerji arayışlarına dur
diyeceğiz. Köylerden, kasabalardan, Türkiye'nin her noktasından ayak bastığı
evrene sahip çıkan tüm insanları 25 Nisanda o alanda yaşamı yok eden enerjilere
dur demeye davet ediyoruz.
Buradan oraya müdahale etmeye çalışıyorsunuz bunun zorlukları
nelerdir?
Her şeyden önce mücadele fiziki olarak Karadeniz'de veriliyor. Orada yaşlı
teyzeler, amcalar , yöre halkı kendini kepçelerin önüne siper edip sularını
pazar malı yaptırmıyorlar. Biz şehirlerde organize olup ulusal bir bilinç
yaratmak için çabalıyoruz. Büyük kentlerde, özellikle İstanbul ve Ankara' da
sivil toplum ile iletişime geçmek ve medyanın ilgisini çekmek daha kolay. Burada
amaç, hareketin ulusal tabana yayılmasını sağlamak ve gerekli fiziki ve sosyal
desteği büyütmek. Aslında maksadına uygun olarak mücadele ettiğimiz sürece
yörede asıl tepkiyi verecek insanlara en iyi şekilde destek olmuş olacağız.
Şehirlerde artık her türlü muhalifliğe ortaçağdan kalmış bakılıyor. Bedeli neyse
öder alırız mantığı iyice oturmuş durumda. Anlatmaya çalıştıklarımız bu hareket
tarzının değişmesini sağlamak adınadır.
Hareketinizin kapsam alanı sadece Karadeniz mi?
Öncelikli olarak Karadeniz'dir. Bu toprakların tek yağmur ormanları, dünya
mirası tarihinin dönemecindedir. Enerjimizin büyük kısmı dereleri kurtarmak
adınadır. Fakat elimizden alınan dereyi savunmak da, Hasankeyfi yaşatmak da
yaşam hakkını savunmaktır. İlk etapta maksadımıza odaklandık, diğer yandan
biliyoruz ki birlikten kuvvet doğacaktır. Hedefimizden sapmadan öncelikli
enerjimizi Karadeniz' e veriyoruz, varlığımızı güçlendirmeye odaklanıyoruz.
Yeterli seviyeye gelene kadar tüm çevre hareketlerine desteğimizi göstereceğiz,
yeterliliğimizi sağladıktan sonra ise büyük çapta aksiyonlar alacağız.
HES yapmak isteyen şirketlere ve devlete göndermek istediğiniz mesaj
nedir?
Esasında şirketlere söylenecek bir söz yok. Kar maksimizasyonunu
amaçlıyorlar. Doğal yaşamın varlığı, tarihin ve kültürün zenginliği ya da
insanların temiz suya ulaşmasının onların için bir önemi olmamasını anlıyoruz.
Çünkü sermayeler. Fakat yöneticilerimize iki çift lafımız var. Onlar bu
topraklarda doğup bu sınırların içinde yaşayan insanların haklarını üstlerine
alarak hareket ediyorlar. Tarih bunları yazacaktır, yatağından ayrılan her
damla, toprağından sökülen her ağaç günü geldiğinde hesabını kitlelerden
soracaktır. Dönüşü olmayan kırılmalar yaşanmaya başladığında bu işlerden rant
sağlayanlar köşelerinde rahat ederken, bizler doğal olan her şeyi parayla bile
satın alamayacak hale geleceğiz. İşte yöneticilere bu vebalin altına girmeyin
diyoruz!...Tarih sizi affetmeyecektir.
Türkiye'de gelişen çevre hareketlerini nasıl buluyorsunuz?
Ortak aktiviteler ve ortak platform oluşturma hedefiniz var
mı?
Esasında bu topraklarda fazla sayıda çevre hareketi mevcut. İki açıdan
bakılabilir; ilk olarak bu işi meslek edinmiş olan dernek ve oluşumlar.Bunlar
daha çok doğal mücadeleyi geçinme , ticari hayatını sürdürme aracı olarak
benimsemiş, dünyada fazlaca örneği olan popüler oluşumlar. Diğer yandan bu işin
teorisini özümsemiş, belki daha samimi, bir yandan da kaygılı ama insanların
marjinal bulduğu sayısız gruplar var. Bunların bir araya gelmesi mümkün değil.
Yöre halkları muhalif olan hemen her harekete antipatiyle yaklaşabiliyor.
Şehirlilerde post modern hayatlarında bu tarz mücadeleleri fazla modası geçmiş
bulduğundan durum biraz kaygı verici görünüyor. Biz birlikte olmanın
gerekliliğini biliyoruz, tüm çabamız ortak bir bilincin oluşmasına yönelik
olduğundan aktivitelerimizi olabildiğince fazla katılımla gerçekleştirmek
istiyoruz. İlerisi için tüm samimi birlikteliklere ve oluşumlara
açığız.