Tarihi Haydarpaşa Gar Binası’ndaki çatı yangını için
yetkililer dişe dokunur bir şey söyleyemezken, Mimarlar
Odası’nın Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı
başvuru olayın aydınlanmasında büyük önem taşıyor. Odanın İstanbul Büyükkent
Şubesi vekili Av. Can Atalay’ın 6 Aralık tarihli suç duyurusu,
“Yangına neden olan, gerekli önlemleri almayan, geç ve eksik müdahale edilmesi
ile hasarın daha da artmasına neden olan tüm ilgiler hakkında suç ihbarı”
niteliği taşıyor. Başvurudaki “suç şüphesi” ve “suç gerekçesi” olarak belirtilen
değerlendirmelerde öncelikle şu saptamalar yer alıyor:
Davalar sürerken…
Mimarlar Odası, tarihi Haydarpaşa Garı’ndaki hukuka ve kamu yararına uygun
olmayan “başka işlemler”in iptali istemi ile de önceki aylarda davalar açmıştı.
Bunlar arasında Koruma Kurulu kararı bulunmadan yapılan “usulsüz ve kaçak
tadilatlar” da vardı... Bu başvurular üzerine yangından çok önce açılan kamu
davası, halen Kadıköy 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/6 Esas sayılı dosyası
ile sürmektedir. 28 Kasım’daki yangının, benzer aymazlıkları sorgulayan davalar
sürerken meydana gelmesi ise hukuka saygısızlığın açık sonucudur.
‘Tatil’de kaçak tamirat
Yangının, “pazar” tatilindeki “kaçak” çalışmalarda meydana gelmesi, aynı
çalışmaların daha önce de “bayram tatili”nde yapılması ve “iş” günlerinde ara
verilmesi, gecekonduları anımsatır şekilde “denetimden kaçınıldı”ğının
göstergesidir. Tanıklar yangının saat 14.00 sularında başladığını, öncelikle
belli belirsiz bir dumanın görüldüğünü, ancak uzun bir süre müdahale edilmemesi
üzerine büyüdüğünü ve kontrol edilemez bir hale geldiğini söylemektedirler. Çok
sayıdaki tanığın bu ortak ifadesi, yangının zor söndürülebilir düzeye gelmesinin
‘sorgulama konusu’ yapılmasını gerektirmektedir.
Yanıt beklediklerimiz
Bu değerlendirmelere bağlı olarak yine suç duyurusunda açıklığa
kavuşturulması istenen temel sorular ise özetle şöyle:
1) Yangının saat 14.30’da çıktığına İstanbul halkı tanıkken başlama saati
niçin 15.30 olarak açıklanmıştır? Bu açıklama yetersiz ve geç müdahalenin bir
mazereti olarak mı kullanılmaktadır?
2) 1999 depreminin üzerinden 11 yıl geçmiş olmasına rağmen her gün on
binlerce kişinin kullandığı ve bu nedenle de her türlü afet ortamında işlevini
devam ettirmek durumunda olan Haydarpaşa Garı’nda, neden bugüne kadar ‘acil
önlem ve müdahale’ tedbirleri alınmamıştır?
O kadar ki olay günü yangın tüplerinin dahi alevler çatıyı sardıktan sonra
liman müdürlüğünden getirilmiştir.
3) Devlet dairelerinde mesai saatleri dışında kimse çalışmazken, Haydarpaşa
Garı’nda özellikle yangından bir gün önce gece 01.30’a kadar binada çalışanlar
kimlerdi ve ne yapıyorlardı?
Tadilatın mesai saatleri dışında sürdürülmesi talimatını kimler vermiştir?
Uygulama sırasında TCDD adına bile yetkili kontrol elemanı olmaması nasıl
açıklanmaktadır?
4) İstanbul 5 Numaralı Koruma Kurulu Kararı, “Haydarpaşa Garı’nda Kadıköy
Belediyesi KUDEP Bürosu denetiminde basit onarım yapılabileceği” şeklindedir.
Buna rağmen yangına neden olan uygulamalar için KUDEP denetiminden ve
belediyenin izninden neden kaçınılmıştır?
5) Tadilatı üstlenen firmanın ‘tarihi bir eser’in onarımı için tanımlanan
yasal yeterlilik koşulları ve benzer işleri başarıyla yaptığına dair
referansları var mıdır? Bünyesinde restorasyon konusunda uzman barındırmakta
mıdır? Varsa, bu uzmanlar yangın sırasında neden çalışma alanında yoklardı?
6) Alevler binayı sardığında, yangının yalıtım uygulamasından çıkmış
olabileceğini açıklayan yetkililer, bu tespitlere o anda fiilen mümkün olmayan
hangi teknik incelemeyi yaparak ulaşmışlardır?
Evet… İstanbul-2010 Avrupa Kültür Başkenti sürecinin sonlarında, aynı sürecin
simgesi de olan tarihi garımızdaki yangına ait bu sorular aydınlanmadan, kültür
başkenti unvanımızın ne kıymeti olabilir ki?..