Haydarpaşa Dayanışması: Haydarpaşa'yı Yağmalama Girişimleri Derhal Durdurulmalı


Toplum Kent ve Çevre için Haydarpaşa Dayanışması, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısı ile AKP hükümetine, TCDD ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimlerine, hukuka ve bilime saygılı olma, ülke kaynaklarını ve kentsel varlıkları yağmalama çabalarından vazgeçme çağrısında bulundu. Haydarpaşa Dayanışması adına Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhçu ve İstanbul 1 Nolu Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Başkanı Hasan Bektaş'ın yaptığı basın açıklamasında Haydarpaşa'da dört yılı aşkın süredir yaşanan gelişmeler hatırlatılıyor ve İstanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'nun aldığı 'Kentsel ve Tarihi Sit' kararının iptali için yapılan girişimler kınanıyor.

Açıklama şöyle:

"Dünya Kültür mirası İstanbul’un demiryolu ve deniz ulaşımı bağlantısını sağlayan; tarih, kültür ve endüstriyel mirasımız Haydarpaşa Garı, Limanı, Kıyı Alanı ile çevresini; her türlü yasayı, yönetmeliği, bilimsel ve etik kuralları hiçe sayarak, önce “Manhattan”, sonra da “Venedik” yapacağız diyerek yüksek yoğunluklu yapılaşmaya açıp, uluslararası haramilere peşkeş çekme gayreti içindeki AKP hükümeti; emrindeki TCDD bürokratları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi ile birlikte, bu emelinin gerçekleştirilmesi doğrultusundaki çabalarını yoğun bir şekilde sürdürmeye devam ediyor.

Bu çabaların son örneği; Haydarpaşa Garı ve Liman alanını koruma altına almış bulunan ve bu alan için yapılacak tüm inşai ve fiziki işlemleri Koruma İmar Planları kapsamında ve ilgili kurul kararlarına göre yapılmasını isteyen İstanbul 5 numaralı kültür ve tabiat varlıkları koruma bölge kurulu kararlarına gösterilen tahammülsüzlük ve kurul kararının iptali için dava açma yoluna gidilmesidir.

Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 63. maddesinde “Devlet tarih ve kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır” denerek; bu madde ile tarih, kültür ve doğal varlıklarımızın korunması ve bu konuda gereken tedbirlerin alınması Devlete bir görev olarak verilmiştir. Tarih, kültür ve tabiat varlıklarını sit alanı olarak tespit edip orijinal değerlerini bozmadan bilim ve sanat kaidelerine uygun bir planlama ile korunmalarını sağlamak bunları gelecek nesillere ulaştırmak devletin asli görevleri arasındadır. Devletin bu görevini yerine getirmek için oluşturmuş olduğu kurumların başında ise TC Kültür Bakanlığına bağlı “Kültür Ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulları” gelmektedir.

Kültür Ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulları bu çok önemli görevlerini bilimin rehberliğinde, meslek onur ve ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmeye çalışırken; tarih ve kültür düşmanı rant projelerin uygulanabilmesi için yapılan siyasal baskılara, sürgünlere, atamalara da direnmek veya katlanmak zorunda bırakılmaktadır.

Devletin bir başka kurumunun sorumluluğunu yürüten ve demiryollarımıza ait değerleri koruma altına alan kararları ayakta alkışlaması gereken TCDD yönetimi ise, bunu yapmadığı gibi; kamusal asli görevini unutarak; kamuoyu bilgisi dışında yapılan gizli kapaklı iş dağıtımları ile “dünyanın en özel ve güzel siluetine” tam yedi adet gökdelen tasarlama cüretini dahi göstermiştir.

Bu gayreti, koruma kurulunun aldığı “Kentsel ve Tarihi Sit” kararı ile boşa çıkan TCDD yönetimi, toplumsal, kültürel ve ekonomik değerlerimiz açısından son derece stratejik bir noktada bulunan 1.000.000 m2’lik kamu alanını betonlaştırmak ve pazarlayabilmek için kıyı kanunu değişikliği, 5234 ve 5335 gibi mevcut imar hukukumuzu alt üst eden, evrensel ve ulusal hukuk değerlerine aykırı yasalara sığınmak dahil her yolu denemektedir.

Bir yandan, aylarca kurul kararının ilgili idarelere dağıtımı yapılmamış ve geri aldırılması için yoğun baskılar sürdürülmüş; bir yandan da her olasılığa karşı kurul kararları doğrultusunda İBB Şehir Belediyesi ile koruma imar planı yapımının İMP tarafından yürütülmesi konusunda protokoller imzalanırken “1 milyon m2 arazi bizimdir” koruma imar planı yapım sürecine istediğimiz gibi müdahil olamazsak bu konuda kendimiz hizmet alırız tehdidinde bulunulması da ihmal edilmemiştir.

Bütün bu süreç içinde; hayallerindeki talan projelerinin kamuoyunu ve ilgili kurumları yanıltarak meşrulaştırılması konusunda milyarlarca lira ödeyerek danışmanlık aldıkları Alman Dress_Sommer firmasının önerileri doğrultusunda kamuoyunu yanıltıcı basın toplantıları yapılmış, uluslararası yarışma açma yolu ile meslek odalarını suç ortağı kılma yolu dahi denenmiştir.

Ancak, bütün bu girişimler sonuçsuz kalmış; İstanbul 5 Numaralı Kültür Ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulu, Haydarpaşa Garı ve çevresini “kentsel ve tarihi sit alanı” ilan eden 26 Nisan 2006 tarihli ve 85 sayılı kararının kaldırılması için; yapılan yoğun baskı ve itirazlara karşın iki kez ret kararı vererek aldığı “tarihsel” kararına sahip çıkmıştır.

Yaptıkları ve hedefleriyle demiryollarını geliştirmeyi değil, satmayı ve tasfiye etme misyonunu üstlenmiş gözüken TCDD yönetimi, son olarak 25 Haziran 2007 tarihinde İstanbul 1 No’lu İdare Mahkemesine başvurularak sit kararının iptal edilmesi için girişimde bulunmuştur.

Ayrıca; “Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması” adı altında, Dünya Bankası finansmanlı CANAC raporunda yer alan “istasyonları, garları satın, satamıyorsanız da bir daha açılmaması için yıkın” emrini harfiyen uygulamaya çalışan AKP hükümeti ve TCDD yönetiminin, elde ne var ne yok satan ve ülke çapına yayılmış demiryolu ağını ve kamusal alanlarımızı gün be gün daraltan ve yok eden girişimleri sadece Haydarpaşa garı liman ve çevresi ile de sınırlı kalmamaktadır.

İBB yönetimi ile yapılan bir protokolle, Haydarpaşa ve çevresi ile birlikte Söğütlüçeşme, Erenköy, Bostancı, Maltepe, Yunus, Sirkeci, Yedikule, Zeytinburnu, Bakırköy ve Halkalı istasyon ve garları ile birçok kamu alanının daha rant alanına dönüştürülmesi hedeflenmektedir.

Ve böylece TCDD kullanımına emanet edilmiş olan 2 milyon metrekarelik kamu alanı; malûm kentsel dönüşüm projeleri kapsamında değerlendirilmek üzere; İBB şirketi BİMTAŞ’a bağlı İstanbul Metropolitan Plan Bürosunun “mahir” ellerine teslim edilmiştir.

Bizler Toplum Kent Ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması ve duyarlı yurttaşlar olarak, Koruma Kurulunun doğal tarihi ve kültürel değerlerimizin korunması konusundaki anayasal sorumluluğu gereğince aldığı, tarihsel nitelikteki, 26 Nisan 2006 tarihli ve 85 sayılı “Kentsel ve Tarihi Sit Alanı” kararını savunmak için; açılan bu davada kurulun yanında müdahil olarak yerimizi alacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz".