Hatay’da 2009'da bir sondaj kazısı sırasında taban mozaiklerini bulunması üzerine kazı başlatılan alan, Roma hamamı, antik bir villa ve bölgede yaşamış birçok uygarlığa ait katmanların keşfedilmesinin ardından müze olarak düzenlenip ziyarete açıldı.
Çeşitli büyüklükteki taban mozaiklerinin yerinde korunarak sergilenmesiyle dünyanın sayılı örnekleri arasında yer alan, kadim şehir Hatay'ın 2 bin 300 yıllık tarihini katman katman yansıtan müzedeki eserler depremde zarar görmedi. Sadece bazı taş duvarların koruma örtüsünde hasar oluştu, sıva dökülmeleri yaşandı.
6'ncı yüzyılda kenti sarsan depremde bazı yerlerinde dalgalanmalar olan, "dünyanın en büyük tek parça mozaiği" kabul edilen 1050 metrekare büyüklüğündeki taban mozaiği de 6 Şubat'taki depremleri hasarsız atlattı.
Müze Müdürü Ayşe Ersoy, il genelinde çok büyük yıkıma yol açan depremlerin ardından ilk saatlerden itibaren Hatay Arkeoloji Müzesi, Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi, Hatay Şehir Müzesi ve St. Pierre Anıt Müzesi'nde yaşanabilecek olumsuzluklara karşı gerekli güvenlik önlemleri aldıklarını söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün afet acil eylem planı doğrultusunda kriz masası oluşturulduğunu belirten Ersoy, "Türkiye'nin tüm müzelerinden buraya tabiri caizse akın akın güvenlik geldi ve biz eserlerimizi korumaya aldık. Daha sonra yine bu plan çerçevesinde gelen restoratörlerce küçük eserler toplandı. Herhangi bir artçı sarsıntıda hasar almaması için yaklaşık 200 eser, Kırşehir Müzesi'ne gönderildi." dedi.
Ziyarete açılmadan önce mozaik ve duvarlar özel bir harçla sağlamlaştırılmış
Ersoy, Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi'nin, en eski ve önemli kentlerden Antioch (Antakya) Antik Kenti'nin yerleşim sahası üzerine kurulduğunu dile getirdi.
Antioch, şimdiki adıyla Hatay'ın tarih boyunca birçok depremi yaşadığını anlatan Ersoy, şöyle devam etti:
"Özellikle 6'ncı yüzyılda yaşanan büyük depremde Antioch'ta nüfusun yarısı hayatını kaybetmiş, şehir yerle bir olmuş, tekrar imar edilmiş. Burada dünyanın en büyük tek parça mozaiği var. Üzerindeki dalgalanmalar 6'ncı yüzyıldaki depremin izleri. Mozaikler o kadar sağlam yapılmış ki hem binlerce yıldan bugünlere kadar gelmiş hem de depremin izlerini bize sunuyor."
Ayşe Ersoy, müzede tüm kalıntılarıyla bir halk hamamının, büyük bir caddenin, forumun, Roma dönemine ait su ve kanalizasyon sistemine sahip bir evin kalıntılarının ve mozaiklerin bulunduğunu aktardı.
Helenistik dönemden İslami döneme kadar tarihin izlerinin bu müzede görülüp öğrenilebildiğini kaydeden Ersoy, alan ziyarete açılmadan önce restoratörler tarafından mozaik ve duvarların özel bir harçla sağlamlaştırılmasının, depremler nedeniyle oluşabilecek büyük hasarları engellediğini belirtti.
Birkaç duvarda küçük yıkıntılar, eserlerde ufak çapta kırıklar olduğunu kaydeden Ersoy, "Çok büyük bir deprem atlattık. Ama hepsi de restore edilebilecek durumda. Diyebiliriz ki şehirde ayakta kalan ender yapılardan biri. Çünkü fore kazıklar üzerine yapılmış, çelik konstrüksiyon bir bina." diye konuştu.
Ersoy, müzede statik kontrollerin ve bazı restorasyonların yapıldığını, Hatay'ın yaralarının sarılmasının ardından müzenin en kısa sürede ziyarete açılacağını sözlerine ekledi.