Kamuoyunda “Rezerv Alan Yasası” olarak bilinen 6306 sayılı kanunun deprem bölgesinde yarattığı tedirginlik artıyor. İlk olarak ağır hasarlı binaları kapsayacağı söylenen yasada hasarsız ya da az hasarlı binalar da rezerv alan içine alındı.
Cumhuriyet’ten Çağdaş Bayraktar’ın haberine göre; Antakya’nın Odabaşı Mahallesi’ndeki rezerv alan mağdurlarından Lemye Kutlu, yaşadıkları evin ağır hasar alması üzerine kendilerine ait arsada yeni bir ev yaptıklarını belirterek, “Pencere gibi eşyaları bile eski evimizden getirdiğimiz halde yaklaşık 2 milyon TL masraf yaptık.” dedi. Evin yapımı sırasında rezerv alan ilanı olmadığına dikkat çeken Kutlu, “Şimdi evimiz rezerv alan içinde kaldı. Muhatap bulamıyoruz. Gidecek başka bir yerimiz yok.” ifadelerini kullandı.
Yan binada yaşayan Selma Koçak ise sekiz yıllık binalarında depremde çatlak bile olmadığını belirtti. “Eşim bu evi yapabilmek için 38 yıl yurtdışında yaşadı” diyen Koçak, “Bu ev bizim her şeyimiz. Depremin yıkamadığını devletimiz yıkmasın.” diyerek yetkililere çağrıda bulundu.
Yönetmelik incelendiğinde rezerv alan uygulamasının kent demografisini hedef aldığını ve yurttaşlar açısından mülksüzleşme projesi işlevinde olduğunun altını çizen önceki dönem Hatay Barosu Başkanı Av. H. Cihat Açıkalın ise şunları söyledi: “Anlatılanın aksine rezerv alan ilan edilen bölgelerde yurttaşlara aynı bölge içerisinde konut verileceğine dair yasada bir düzenleme bulunmamaktadır. Bina maliyetinin anlatıldığı şekliyle hesaplanmayacağı, tüm altyapı maliyetlerinin zemin iyileştirme ve enkaz kaldırma çalışmaları dahil olmak üzere arsa payı oranında hak sahibine paylaştırılacağı yönetmelikte açıkça düzenlenmiştir. Bu da bize yurttaşların ödeyemeyeceği bir maliyet altına sokulduğunu göstermektedir.”
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.