Hasankeyf'te Sonuna Kadar Mücadele



Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun Hasankeyf’e inşa edilecek Ilısu Barajı’na karşı çıkan çevrecileri ‘hiçbir şey yapmayıp boş laf eden yaygaracılar’ olarak eleştirmesine tepki yağdı. Görevlerinin kamuoyu oluşturmak olduğunu belirten çevreciler, Eroğlu’nu ‘görevini yapmaya ve kamu vicdanının sesine kulak vermeye’ çağırdı. Son olarak yazar Yaşar Kemal’in korunması için imza attığı Hasankeyf konusunda çevrecilerin tepkileri şöyle:

‘Kamu vicdanının sesiyiz’

Doğa Derneği Kampanya Koordinatörü Erkut Ersoy: Anayasa’nın 63. maddesinde ‘Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar’ denilerek devletin kültür tabiat varlıklarının ‘korunmasını sağlamak’la görevli olduğu ifade edilmiştir. Hasankeyf ve Dicle Vadisi bir dünya mirası olarak UNESCO kriterlerinin onda dokuzunu sağlamaktadır. Piramitler üç, Çin Seddi beş kriterle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alırken Hasankeyf’in hâlâ Ilısu Barajı’nın tehdidi altında olması ülkemizin bir ayıbıdır. Tarkan, Orhan Gencebay, Orhan Pamuk ve en son Yaşar Kemal, Doğa Derneği’nin ‘Hasankeyf Yok Olmasın’ kampanyasına haklı bir mücadeleye destek veriyor ve Türkiye kamuoyunu temsil ediyorlar. Bakanın ‘boş laf’ olarak tanımladığı hareket kamu vicdanının sesidir ve kendisini bu sese kulak vererek görevini yapmaya davet ediyoruz. Bakan, sanatçıları eleştirilerinin dışında tutup, yeterince bilgilendiremediğini söylemiş ancak bence biz bakanı Hasankeyf’in önemi konusunda yeterince bilgilendiremedik.

Hasankeyf’i Yaşatama Girişimi’den Diren Özkan: Biz bu açıklamaları bir çevre bakanına yakıştıramadık, bunları bir çevre bakanının söyleyebileceğine inanamıyoruz. Eğer bir çevre bakanı, çevreyle ilgili bilgisi ve çevreyi korumaya yönelik bir çalışması yoksa o koltuğu işgal etmemesi gerekiyor. Ilısu Barajı sadece tarihi dokuyu değil, Dicle Vadisi’nin ekosistemini de bozacaktır. Büyük bir çevre felaketine neden olacaktır. Hasankeyf’i ve Dicle Vadisi’ni korumak, tarihi yapıları restore etmek gönüllülerin işi değil, bizzat Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı’nın görevidir. Biz onlara bu görevlerini hatırlatmakla sorumluyuz. Biz Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi olarak ne şekilde ve kiminle olursa olsun sonuna kadar Ilısu Baraj Projesi’ne karşı mücadelemizi devam ettireceğiz. Ne bakanın tehditleri, ne de konsorsiyum ortağı ülkelerin kredi onayı bizi mücadelemizden vazgeçiremeyecek.

‘Bilimsel konuşuyoruz’

İTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Ahunbay: Hasankeyf’te bir restorasyon çalışması bizim değil, Kültür Bakanlığı’nın görevi. Burası arkeolojik bir SİT alanı, kimse elini kolunu sallayarak bir şey yapamaz. Tarihi Köprüler Müdürlüğü var. Köprüde tamir yapılacaksa bu müdürlük sorumludur. Bizler tarafından restore edilmesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Bakan, fazla bilgi sahibi olmadan görüş ifade etmiş. Sorumlu olan bakanlık vardır. Bilim adamları onlarak bizleri davet eder. Biz de buna göre hareket ederiz. Ayrıca yine de bazı sağlamlaştırma çalışmaları yaptık. Örneğin, Koç Camii’nin duvarı yıkılmak üzereydi, payanda (destek) yaptık. Ilısu Barajı yapılmasın diye yıllardır uğraşıyoruz. Yıllar önce rafa kaldırılmış bir proje, yeniden uygulamaya çalışıyorlar. Çevre, insani değerler ve kültürel varlıklara açısından uygun olmayan, doğanın dengesini altüst edecek bir proje. Bizim yaygara filan yaptığımız yok, gerçekleri söylüyoruz, sözlerimiz bilimseldir.

Hasankeyfli esnaf Ömer Güzel: Hasankeyf’in buradan taşınmasını hiçbir Hasankeyfli istemiyor. Büyük sanatçıların Hasankeyf’e destek olması, bakanın bunları iyi niyetli olarak değerlendirmesi bizim kötü niyetli olduğumuz anlamına mı geliyor? Biz tarihin içerisinde yaşıyoruz. Yeni Hasankeyf’te kuru bir toprağın içerisinde yaşamaya itiyorlar bizi. Gül dalında, Hasankeyf yerinde güzeldir. Turistin gelmediğini de bakan eleştirişyor. Geçen yıl 10 bine yakın turist geldi. Hasankeyf’e dünyanın her yerinden turist geliyor. Devlet buraya gelip oteller yapsın, bakım yapsın, asıl tarihle birlikte turizm merkezi olsun.