Kazadan sonra Hasankeyf Kalesi ziyarete kapandı. FOTOĞRAF: SERKAN
OCAK
Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi öncülüğünde kurulan heyete göre, kaya
düşmesi nedeniyle turizme kapatılan tarihi bölgede 'ağır iş makineleriyle kazı
yapılarak risk yaratıldı.' Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Uçar ise 'İş makineleri
hafriyat için. Güvenlikten de idare ve esnaf sorumluydu' diyor
Kaya kopması sonucu bir kişinin öldüğü Hasankeyf’te inceleme yapan
heyet, “Bölgede kaya düşmesi riski hâlâ sürüyor. Ama bu sebeple ören yerinin
tamamen insansızlaştırılıp kaderine terk edilmesi yanlış” dedi. Hasankeyf’teki
kazılarda ağır iş makinelerinin de kullanıldığını savunan heyet, 1. derece sit
alanı bir bölgede iş makinesi kullanılmasının her türlü tahlikeye davetiye
çakırdığını ve suç olduğunu savundu.
Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr.
Abdülselam Uluçam ise iş makinelerinin kazı değil, kazı
yerinden çıkan hafriyatın kaldırılması gibi işlerde kullanıldığını savunarak
heyetin raporunun ‘asılsız’ ifadeler içerdiğini söyledi.
13 Temmuz gecesi
Batman’a bağlı tarihi Hasankeyf ilçesinde, kaleden kopan kaya parçaları bir
kişinin ölmesine neden oldu. Bunun üzerine kaleye çıkan eski çarşı yolu ve Dicle
kıyısında çardakların bulunduğu alan araç ve yaya trafiğine kapatıldı.
Olayın ardından Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nin
öncülüğünde, Türkiye Mimar Mühendis Odalar Birliği’ne bağlı İnşaat Mühendisi ve
İnşaat Mühendisleri Odası Batman Temsilcisi Murat Ekinci,
Jeoloji Mühendisi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Batman temsilcisi Nevaf
Taş, mimar mühendis Abdulkahhar Onur, arkeolog
Ercan Alpay, Hasankeyfliler Birliği’nden Murat
Tekin’den oluşan teknik heyet kaya parçasının düştüğü bölgede
incelemelerde bulundu. Uzmanlar, inceleme sonucunda tek tek tutanak hazırladı.
Arkeolog Ercan Alpay’ın incelemelerine göre, ana kayada
meydana gelen kopma sonucu Hasankeyf mağaraları diye tabir edilen, İ.Ö 800’lü
yıllardan başlayıp yakın döneme kadar konut olarak kullanılan mağara evlerden
bir kısmı tamamen tahrip oldu:
“Tarihi öneme sahip bir yerde iş
makineleriyle kazı yapılması bilimsel bir çalışmayla hiçbir ilgisi olmadığı gibi
bu tarz bir çalışma tarihi eserler üzerinde büyük tahribata neden olmakta.
Hasankeyf gibi kaya yapısı çok hassas olan yerlerde söz konusu felaketlere
meydana gelebilir. Hukuki açıdan değerlendirilecek olursa, 1. derece sit alanı
olan bir yerde kazıların ağır iş makineleriyle yapılması suç teşkil etmektedir.
Kopan kayada önceden bir çatlak oluğu halde alınması gereken tedbirlerin hiç
biri alınmamış ve ören yeri içinde kazı son güne kadar devam etmiştir.”
Ne yapmalı?
İnşaat mühendisi Murak
Ekinci’nin tespitlerine göre de, kaya parçaları ana kayalarda oluşan
çatlaklar sebebiyle düşmeye devam edecek. Ekinci bu tehlike karşısında yapılması
gerekenleri şöyle sıralıyor:
“Hasankeyf’e ivedilikle donanımlı bir
teknik heyet gönderilmeli ve çalışmaları izlenmeli. Düşme riski bulunan kaya
parçaları gerekli teknik müdahalelerle düşürülmeli. Düşme riski bulunan, ancak
tarihi dokuya zarar verebilecek bölgelerde teknik müdahalelerle iyileştirme
çalışmaları yapılmalı, risk minimize edilmeli. Müdahalenin teknik açıdan zor ve
çok maliyetli olduğu bölgeler belirlenmeli ve bu bölgelere alternatif geçişler
verilmeli. İyileştirme yapılmış olsa bile kaya parçalarının düşme riskinin
olduğu bölgelerde dinlenme yerleri oluşturulmasına izin
verilmemeli.”
Raporda, kaya düşme riskinin halen sürdüğü ancak bu riskin
alınacak önlemlerle ortadan kaldırılabileceği vurgulanıyor. Raporda “Güvenlik
kaygıları nedeniyle, ören yerinin tamamen insansızlaştırılarak hiçbir tedbir
alınmadan kaderine terk edilmesi 21. yüzyıl Türkiye’sinde ve mühendislik
biliminin çözemeyeceği ve çaresiz kalınacağı bir durum değildir” denildi.
Kaya kazası turizmi baltaladı
50 yıldır baraj
tehdidi altındaki Hasankeyf’te 2008’de turizm patlaması yaşandı. Hasankeyf’i
Yaşatma Girişimi’ne göre 2008’de tarihi ilçeye 3 milyon turist geldi. 2009’da
küresel ekonomik krizle bu rakam 2 milyon 200 bine geriledi. 2010’da Hasankeyf’i
3 milyon kişinin ziyaret etmesi bekleniyordu. 2010 Haziran’ına kadar ziyaretçi
sayısı 1 milyonu aşmıştı. Ancak temmuzdaki kaya kazası sonrası tarihi kale
turizme kapatılınca, tur iptalleri başladı. Bu nedenle 2010’da ziyaretçi
sayısının 2 milyon civarında kalacağı tahmin ediliyor.
Turizm
Bakanlığı araştıracak
Hasankeyf Kazı Başkanı Prof. Dr.
Abdüsselam Uluçam, Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nin öncülüğünde
hazırlanan raporun ardından yazılı bir açıklama yaparak heyetin getirdiği
eleştirilere itiraz etti.
‘Heyetin raporunda maksadını aşan bazı asılsız
ve yanıltıcı ifadeler olduğunu’ savunan Uluçam, eleştirilen ağır iş
makinelerinin doğrudan kazı amacıyla kullanılmadığını söyledi:
“Kazı
ekibi ağır iş makineleri ile kazı yapılmayacağının bilincindedir. Ancak mimari
içerikli tüm kent kazılarında, kazı ile ortaya çıkarılan veya ortada duran,
insan gücünün yetmeyeceği hacim veya ağırlıktaki malzemenin yerinden
kaldırılması, dikilmesi veya taşınması sırasında her türlü araç gereç, iş
makinesi kullanılmaktadır.”
Kazı Heyeti Başkanı ve Batman Ühiversitesi
Rektörü Uluçam yazılı açıklamasında ‘can güvenliği’ konusuna da değindi:
“Hasankeyf ’teki kayaların düşmesi veya çevresindeki can ve mal güvenliğinin
sağlanması, kazı başkanlığının değil daha önceleri defalarca uyarılan sözde
işletme sahipleri ile mülki ve mahalli yetkililerin görev ve sorumluluğundadır.”
Hasankeyf’te tehlike arz eden kayaç ve yapılarla ilgili olarak Kültür ve
Turizm Bakanlığı’nın da bir bilim komisyonu oluşturacağını belirten Prof. Dr.
Uluçam “Tüm bu gerçekler ortada iken, konunun başka yönlere çekilmek istendiği
gibi bir çabanın varlığı, aynı zamanda Hasankeyf kazı başkanını yıpratmaya
yönelik girişimler olarak algılanmaktadır” dedi.