Hasankeyf ve Utanç

Öyle çıkıp ''Biz Türkler şöyle kahramanız, böyle kahramanız'' diye kasım kasım kasılmayalım. Ya da ''Biz Türkler vatan dedik mi, akan sular durur'' diye kendi kendimizi gaza getirmeyelim. ''Hadi sınır ötesine geçip terör örgütünü yok edelim'' diye boyumuzdan büyük sözler söylemeyelim.

Biz kim, kahramanlık kim?.. Şu güzelim vatan toprağında, tüm görkemiyle bir kültür mirası olarak duran Hasankeyf'i kurtaramamışız, konuşuyoruz. Hasankeyf bugün gidiyorsa, bundan tüm yönetimler, iktidarlar, sağcısıyla solcusuyla tüm Türk halkı sorumludur. Başlayalım mı?

Okullarda bize, boş kahramanlık tarihi yerine, topraklarımızdaki kültür mirasları, onların hayat hikâyeleri okutulsa ve en azından fotoğraflarıyla bir görsel tanıtım yapılsaydı, hiç kuşkunuz olmasın Hasankeyf'te nöbet tutanların sayısı onbinleri bulurdu.

Eğer bu topraklarda yaratıcılık, çalışkanlık hak ettiği değeri bulsaydı, elli yıldır baraj yapıp bir türlü elektrik sorununu çözemeyen bir Türkiye olmazdı.

Elli yıl önce yapılmış projeler, olduğu gibi, dünyada oluşan yeni değerler hiç hesaba alınmadan aynen uygulanıyor. Çünkü tembellik ruhumuza işlemiş. Öte yandan meyve veren ağacı taşlamak genetik kodlarımızda fena halde baskın olduğundan, çalışkan olanlar da, önerisi olanlar da iş yapmamayı seven büyük çoğunluğun gazabından korkup seslerini çıkaramıyorlar.

Kardeşim, bu halkın vergileriyle senin maaşın ödeniyor; ne olur ortaya çık, yeni projeler üret ve anlat. Hayır, salla başını al maaşını... Senin torunların Hasankeyf'te Dicle'ye bakıp çay içemeyeceklermiş, ne gam.. çekersin altına bir araba, torun mutlu sen mutlu...

Bu ülkede turizm, işin alfabesinden başlanıp bir devlet politikası olarak yürütülseydi, hiç kuşkunuz olmasın, bugün Hasankeyf kurtulacak mı, kurtulamayacak mı diye bir sorumuz, bir endişemiz olmazdı.

Dünyanın en azılı diktatörlerinden İspanya'ya yıllarca kan kusturan Franco 'nun yaptığı tek bir hayırlı iş var.

Ülkesinin kültür mirasına acayip sahip çıkmak. Bugün İspanya'nın denize uzak Endülüsya bölgesi kırk milyon turist ağırlıyorsa, bozulmamış, korunmuş miraslar sayesindedir.

İspanya sadece bir deniz, kum ülkesi değil, bir kültür ülkesi. Bizim hiç mi aklımız yok?

Ha.. bir de, önce bir Batı'yı görme merakımız var ki, yeme de yanında yat! Adam belli bir konuma gelmiş, cebinde üç beş kuruşu var, ver elini İtalya, Fransa... Kardeşim sen nerede yaşıyorsun? Önce bir kendi ülkeni tanı bakalım.. şöyle Doğu'ya, Güneydoğu'ya bir uzan. Gör!..

Biliyorsunuz Hasankeyf'i sular altında bırakacak Ilısu projesi ikinci kez hayata geçirilmeye çalışılıyor. İlk deneme başarısız oldu. Beş yıl önce beğenmediğimiz Avrupa ülkelerindeki çevrecilerin yaptıkları lobi sayesinde, yabancı ortaklar parayı çekmiş, Hasankeyf bir beş yıl kazanmıştı. Bence şimdi de aynısı olacak. Gene yabancıların parayı vermeyecekleri umuluyor. İşe bakın, hep onlara mahkûmuz.

Bu baraj sadece Hasankeyf'i değil, 67 yerleşim merkezini götürecek. Yapılırsa 2013'de bitecek ve Türkiye'nin elektrik ihtiyacının sadece yüzde 3'ünü karşılayacak. Yaklaşık on beş yıl sonra da ömrü bitecek...

Şimdi bütün nükleer karşıtlarını kızdıracak bir şey söyleyeceğim. Geçenlerde düşündüm, bütün Avrupa ülkelerinde, komşumuz Bulgaristan'da bile nükleer enerji santralları var. Pek çok Türk firması elektrik daha ucuz diye, komşularda fabrika kurdu, üretimi oraya çekti. Bu nükleer enerjiyi biraz daha öğrenmemiz gerekmiyor mu? Öte yandan madenler için de bugünlerde böyle düşünmeye başladım. Neden kömüre yatırım yapılmıyor, artık teknolojisi boru işlemeye yetecek olan Türkiye hâlâ neden bu işlere soyunmuyor?..

Biliyorum tehlikeli sularda dolaşıyorum. Belki de dersimizi daha iyi çalışmamız gerekiyor. Malumunuz, proje üretemeyen ülkelerin demokrasi ve yoksulluktan kurtulma şansı artık hiç yok. Hamasi sağ ve sol nutuklara artık herkesin karnı tok. Ve ben, neden doğanın binlerce bağışta bulunduğu bu cennet ülkede elektriği, doğalgazı ve iletişimi bu kadar pahalıya almaya mecbur ediliyorum!..