Büyükşehirlerde içme suyunun kaliteli, sağlıklı ve
uluslararası standartlara uygun halde vatandaşlara ulaştırıldığı bildirildi.
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresinden alınan bilgiye göre,
İstanbul'un içme suları son teknolojiyle donatılmış tesislerde arıtıldıktan
sonra dağıtım ağıyla vatandaşlara sunuluyor. Musluklardan akan suyun
Sağlık Bakanlığınca yayınlanan İnsani Tüketim Amaçlı
Sular Hakkındaki Yönetmelik kriterlerine uygun olduğunu belirten
yetkililer, şunları kaydetti:
''Akredite olmuş İSKİ laboratuvarları ve
diğer kamu kuruluşlarınca yapılan analiz sonuçları, musluklardan akan suyun
Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği ve ABD Çevre Koruma Ajansı kriterlerine
uygun olduğunu gösteriyor. Kurumumuzca her gün şehrin 350-400 farklı noktasından
alınan numunelerin analiz neticesi 'www.iski.gov.tr' adresinde de yayımlanarak
kamuoyuna duyuruluyor.''
Ankara'nın
bulanıklık değeri 0.74
Uluslararası standartlara göre, kaynak
sularında 5'in üzerinde çıkmaması gereken bulanıklık (NTU) değeri Ankara'da 0.74
düzeyinde bulunuyor. Ankara suyunun sertliği 97.8, sudaki organik madde değeri
litre başına 2.9 miligramken, ''klorun yüzeysel su kaynaklarında bulunan organik
maddelerle reaksiyona girmesiyle oluşan kanser yapıcı bileşikler'' olarak
tanımlanan ''trihalometanlar'' yönünden de Ankara'nın içme suyu değeri 52.79
olarak belirtiliyor.
"İzmir'e dünya
kalite standartlarına uygun su veriliyor"
İzmir Büyükşehir
Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi yetkililerinden alınan bilgiye göre,
kentte çok geniş alanda bulunan içme suyu üretim kaynakları Merkezi Kontrol ve
Veri Toplama Sistemi (SCADA) ile tek merkezden 7 gün 24 saat kumanda ediliyor.
SCADA ile 2 baraj, 102 derin kuyu, 71 pompa istasyonu, 344 motopomp, 48 depo,
havuz, gözlem kuyusu ve 17 hat vanasının kontrolü yapılıyor. Sistemle tüm su
dağıtım ağı bir kumanda merkezinden bilgisayar ve telsiz sistemiyle
izlenebiliyor, su dağıtımı uzaktan kumandalı motorlu vanalarla kontrol ediliyor,
hat basınç ve debileri, depo seviyeleri, sensörlerin de aracılığıyla sürekli
denetlenebiliyor.
Yetkililer, küresel iklim değişimine bağlı kuraklığın
sonucu olarak İzmir'e içme suyu sağlayan yeraltı suyu kaynaklarında farklı
düzeylerde olmak üzere arsenik konsantrasyonlarında artış belirlenince gerekli
çalışmalar yapılarak sorunun çözüldüğünü belirtti. Üniversitelerle yapılan iş
birliği sonucunda sorunun acil çözümü için 2008'in yaz aylarında biri dünyanın
en büyük tesisi olan 3 ayrı arsenik arıtma tesisinin inşaatına başlandığını
belirten yetkililer, rekor hızla tamamlanan tesislerin tümünün 4 Mart 2009'da
tam kapasiteyle devreye girdiğini söyledi. Bu arıtma tesisleriyle İzmir'e dünya
kalite standartlarına uygun içme suyu verildiğini vurgulayan yetkililer, şunları
kaydetti:
''Halen Göksu ve Sarıkız kuyularından gelen yer altı suları
Göksu, Menemen ve Çavuşköy kuyularından gelen yeraltı suları Menemen, Halkapınar
kuyularından gelen yer altı suları da Halkapınar içme suyu arıtma tesislerinde
arsenikten arındırılarak kente veriliyor.''
İçme suyu kalitesi ve arsenik
değerlerinin sürekli izlendiğini belirten yetkililer, şehir içi su dağıtım
şebekesinde 40 ayrı noktadan periyodik alınan su örneklerinin, içme suyunun
kalitesini belirlemekte kullanılan 16 ayrı parametre analiz edildiğini, yapılan
tüm analizlerde parametre değerlerinin verilen sınır değerlerin altında
kaldığının görüldüğünü bildirdi. İZSU yetkilileri, İzmir'de geçen yıl ortalama
su tüketiminin günde 505 bin 427 metreküp olarak gerçekleştiğini, içme suyunun
yüzde 63'ünün yeraltı suyu kuyularından, yüzde 37'sinin yüzeysel su
kaynaklarından sağlandığını kaydetti.
En berrak su Adana'da
akıyor
Adana Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi
(ASKİ) Genel Müdürü Seyfettin Yılmaz, kentin suyunun yüzde
95'inin Toroslar'da eriyen karlardan geldiği için arıtmada kimyasala çok fazla
ihtiyaç duyulmadığını söyledi. Çatalan içme ve kullanma suyunun, Dünya Sağlık
Örgütü (DSÖ), Avrupa Birliği (AB), Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile İnsani
Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik kalite standartlarına uygun olduğunu
ifade eden Yılmaz, ''Bu nedenle Adanalı, içtiği suyun kıymetini bilmeli'' dedi.
NTU değerinin Adana suyunda 0.1, İzmir'de 0.4, Ankara'da ise 0.74 olduğu ifade
eden Yılmaz, bu verilerin en berrak suyun Adana'da içildiğinin göstergesi
olduğunu belirtti. Adana suyunun bulanıklık, organik madde ve sertlik yönünden
en ideal oranlara sahip olduğunu anlatan Yılmaz, şunları
kaydetti:
''Adana suyunun sertliği, tüm dünyaca kabul edilen standart
değer olan Fransız sertliği ile aynı. Suyun sertlik oranının yüksekliği,
içindeki magnezyum ve kalsiyum gibi mineral miktarını gösterir. Bu da insan
sağlığı için faydalıdır. Yani suyun normal sertlikte olması, hiç olmamasından
çok daha iyidir. Uluslararası standartlara göre içme ve kullanma suları için en
ideal sertlik 10 ile 20 arasındadır.''
Öte yandan, Yılmaz'ın ASKİ'nin
yaptığı araştırmaya dayanarak yaptığı açıklamaya göre, Adana suyundaki organik
madde değeri litre başına 0.4 miligramla yüksek kalitede bulunuyor.
Trihalometanlar yönünden de Adana suyu iyi bir karneye sahip. Toplam
trihalometanlar, Adana'da litrede 0.1 mikrogramdan küçük olmasına rağmen
Ankara'da bu değer 52.79, İstanbul'da 5.2-25.2, İzmir'de 0.7-26.6 arasında
değişiyor. Türkiye'nin en sıcak kentlerinden Adana'da, son birkaç yıldan beri
arıtma tesislerinde kullanılan aparatlar sayesinde suyun soğutulması kaliteye
olumlu katkı sağlıyor. Kentte yaz boyunca suyun sıcaklığı 10 ile 15 derece
arasında tutularak, sıcakta mikrobiyolojik kirliliğin oluşması
önleniyor.
Bu arada, yine ASKİ'nin yaptığı araştırmaya göre, 4 kişilik
aile içme suyunu, damacana su yerine çeşmelerden temin ettiğinde ayda en az 36
lira tasarruf sağlıyor.
Erzurum'daki
su, ambalajlı satılan sularla eşdeğerde
Erzurum Su ve
Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Remzi Ertek, geçen yıl
faaliyete giren Palandöken Baraj Gölü'nden temin edilen içme suyunda ilk başta
kalite sorunu yaşandığını, özellikle suyun tadı ve kokusunun arzu edilen durumda
olmadığını ifade etti. Suyun kalitesinin artırılmasına yönelik önemli çalışmalar
yaptıklarını bildiren Ertek, bir süre önce suyun daha iyi arıtılması için
ozonlama sistemini devreye soktuklarını söyledi. Böylece suyun kalitesinin
arttığını belirten Ertek, şunları kaydetti:
''2040'a kadar kentin içme
suyu ihtiyacını karşılayacağını ön gördüğümüz Palandöken Baraj Gölü'nden
arıtılan suyun kalitesi, yaptırdığımız birçok analizle belirlenmiş durumda. En
son Eskişehir'de yaptırdığımız analiz sonucu, içme suyumuzun kimyasal
bileşimlerinin, ambalajlanarak satılan hazır sudaki kimyasal bileşimlerle
eşdeğerde olduğu ortaya çıktı. Erzurum halkına dünya standartlarında kaliteli
içme suyu veriyoruz.'' Ertek, kentte şebekeden kaynaklanan lokal sorunlar
yaşandığını, bunları gidermek için şebeke yenileme çalışması yaptıklarını
bildirdi.
Gaziantep'te son
teknolojiyle arıtma
Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel
Müdürü Fahrettin Uslusoy, kentin içme suyunun Kartalkaya Barajı
ile Mizmilli bölgesindeki yer altı kaynaklarından karşılandığını söyledi. Bu
suları son teknolojiyle donatılmış tesislerde arıttıklarını bildiren Uslusoy,
''Suyu, arıtma tesislerimizde Türkiye'de sadece birkaç ilde bulunan 'ozonlama'
sistemiyle arıtıyoruz. Arıtmada kullandığımız gaz klor sayesinde en uzaktaki
abonelerimize sıfır bakteriyle içme suyu sağlıyoruz'' diye
konuştu.
Gaziantep'e verilen içme suyunun çok kaliteli olduğunu belirten
Uslusoy, her gün şehir şebekesinin 60 ayrı noktasından aldıkları numuneleri özel
laboratuvarlarında analiz ettiklerini bildirdi. Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü
ekiplerinin de şehir şebekesinin çeşitli noktalarından her gün numune alıp
analiz yaptırdığını ifade eden Uslusoy, şunları
kaydetti:
''Analizlerimizi daha sağlıklı yapmak için laboratuvarımızdaki
tüm cihaz, araç ve gereçleri son teknolojiyle yeniledik. Laboratuvarımızı çok
yakın zamanda, merkezi Ankara'da bulunan Türk Akreditasyon Kurumu ile
yapacağımız akreditasyon anlaşmasıyla daha sağlıklı hale getirmiş olacağız.
Böylece bölgenin tek akredite edilen laboratuvarı konumuna kavuşmuş
olacağız.''
Mersin'de rehabilitasyon
çalışması sürüyor
Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ)
Genel Müdürü Kamil Ülgen, Mersin halkının bugün ve gelecekteki
içme suyu ihtiyacını en iyi şekilde karşılayabilmek için çalışmalarına yoğun
şekilde devam ettiklerini söyledi. Büyükşehir Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi
hizmet alanının büyüdüğünü, buna bağlı olarak içme suyu ve kanalizasyon altyapı
tesislerine yatırımın arttığını belirten Ülgen, şöyle konuştu:
''İçme ve
kullanma suyunun kesintisiz temini için şebekede bakım ve onarım çalışmalarını
düzenli yapıyoruz. Mersin'in 2040 yılındaki nüfusuna, kaliteli suyun kesintisiz
ulaştırılmasını sağlamak için 2005'de başlattığımız rehabilitasyon çalışmasını
sürdürüyoruz.''
İçme suyu kalitesinin artırılması, izlenmesi ve
denetimiyle ilgili düzenli çalışma yapıldığını ifade eden Ülgen, Berdan Baraj
Gölü Havzası'nın korunmasıyla ilgili MESKİ-TASKİ Havza Kirlilik Komisyonunca
periyodik olarak numune alındığını ve denetim yapıldığını bildirdi. Ülgen, şöyle
devam etti:
''Berdan Baraj Gölü'nün su kalitesiyle ilgili fiziksel,
kimyasal ve biyolojik analizler düzenli yapılırken, muhtemel kirletici
kaynakların önlenmesi için arazi denetimi ve çalışmalar gerçekleştiriliyor.
Fiziksel ve kimyasal arıtımın yapıldığı tesiste ünitelerin temizliği ve
periyodik düzenli bakımı yapılıyor. Ayrıca isale hattının güvenliği sağlanarak
suyun kalitesini etkileyecek dış etkiler önleniyor.''
Ülgen, içme suyu
şebeke sisteminde alınan numunelerde analizlerin rutin yapıldığını
kaydetti.
Konya'da şebeke
suyu güvenle içilebiliyor
Konya'da da şebeke suyu güvenle
içilebiliyor. Kentte içme, kullanma ve endüstri suyu halen 3 farklı su
kaynağından sağlanıyor. Bu kaynaklar arasındaki ağırlığı, şebeke kullanım
suyunun yüzde 80'inin karşılandığı yeraltı suları oluşturuyor. Şehrin muhtelif
yerlerine açılmış 235 derin sondaj kuyusundan da su sağlanıyor.
Kuyulardan elde edilen sular, şehrin değişik yerlerindeki 50 dağıtım
deposu, 23 terfi istasyonu ve 4 bin 200 kilometrelik şebekeyle şehre
dağıtılıyor. Depolar toplam 212 bin metreküp kapasiteye sahip bulunuyor. Şehrin
batısındaki 32 milyon metreküp kapasiteli Altınapa Barajı ise Konya'nın ihtiyaç
duyduğu kentsel suyun yaklaşık yüzde 20'sini karşılıyor. Geçmişte şehrin su
ihtiyacını karşılayan Mukbil, Beypınarı, Dutlu Kırı, Kırankaya ve
Çayırbağı'ndaki kuyulardan çıkan memba suları ise 420 kilometrelik ayrı bir
şebeke hattıyla mahallelere ulaştırılıyor. Vatandaşlar, kent merkezindeki 811
tatlı su çeşmesinden klorlanarak servis edilen suyu ücretsiz kullanıyor.
Konya'nın şehir şebeke ve tatlı su hatlarından verilen suyun sertlik
derecesi 6 ile 12 değerleri arasında değişiyor. Şebeke su da bağımsız hattan
mahalle çeşmelerine verilen memba suyu gibi tüm teknik değerleriyle, arıtma
işlemi yapılmaya ihtiyaç duyulmaksızın
içilebiliyor.
Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel
Müdürü İsmail Hakkı Çetinavcı, Büyükşehir Belediyesi
sınırlarındaki yerleşim birimlerine Nilüfer ve Doğancı barajlarından su
sağlandığını söyledi. Çetinavcı, yaptığı açıklamada, Bursa'nın, çeşmeden akan
suyun rahatlıkla içilebildiği şanslı kentlerden olduğunu belirterek, şöyle
konuştu:
''Bursa'da arıtma tesisinin yanı sıra kentin muhtelif
yerlerinden, sokak çeşmelerinden, bazı ev ve iş yerlerinden günde 60 numune
alıyoruz. Bunları her gün son derece gelişmiş laboratuvarlarımızda gerek
mikrobiyolojik gerekse kimyasal yönden tahlil ediyoruz. Sularımız saatlik,
günlük, haftalık ve aylık parametrelerde de inceleniyor.''
Bursa'ya
verilen suyun ağır metal yönünden de incelendiğini bildiren Çetinavcı, ''Şehrin
suyu Hıfzıssıhha tarafından da inceleniyor. Olumsuz durum olduğunda uyarı
yapılır. Ancak BUSKİ şimdiye kadar böyle bir durumla karşılaşmadı'' dedi. Baraja
gelen suyun isale hatlarıyla yönlendirildiği arıtma tesisinde öncelikle süs
balıklarının bulunduğu bir akvaryuma verildiğini belirten Çetinavcı, şunları
söyledi:
''Bu işlem ham suyun temizliğiyle alakalıdır. Barajdan isale
hattıyla gelen arıtılmamış suyu buraya veriyoruz. Balıkları sürekli izliyoruz.
Suda herhangi anormallik olduğunda balıklardan anlaşılacaktır. Bu balıklar adeta
bizim emniyet sibobumuz. Kötü bir durumla şimdiye kadar karşılaşmadık.
Barajlarımız ve havzaları çok temizdir. Arsenik oranları mikrogram/litre
cinsinden ölçülür. 10 ve 10'un altındaki değerler Dünya Sağlık Örgütünce
sağlıklı, normal kabul edilir. Bursa'nın suyundaki bu oran 1'in altındadır.
Havzamız bu anlamda da oldukça temizdir.''
Bursa'nın yaz aylarındaki su
sarfiyatının günlük 270-280 bin metreküp, kış aylarında 220-230 bin metreküp
civarında olduğunu belirten Çetinavcı, ''Uludağ, Bursa için bir su deposu, bir
nimettir. Uludağ'daki kaynak suları çok sayıda firma tarafından Türkiye'nin dört
bir yanına satılıyor. Bizim barajlarımız da Uludağ'dan kaynaklanan Nilüfer
Deresi ve kar sularıyla besleniyor. Nilüfer Deresi yıllık 210 milyon metreküp su
taşır. Bunun 95-100 milyon metreküpünü Bursa'ya veriyoruz'' diye konuştu.
Çetinavcı, Bursa'nın suyu içme suyu standartlarına göre en ideal su olduğunu
belirterek, ''Bursa bu anlamda şanslı kentlerden biri''
dedi.
Sakarya'nın suyu, birinci
sınıf
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi
Genel Müdürü Rüstem Keleş, kentin içme suyunun Sapanca
Gölü'nden temin edildiğini belirtti. Sağlık Bakanlığının dünya standartlarına
göre belirlediği çeşitli parametrelerle gölün suyunun A1 kalitesinde olduğunun
tescillendiğini bildiren Keleş, kentte kullanılan içme suyunda insan sağlığını
tehdit edecek hiçbir parametre belirlenmediğini söyledi. Gölde ağır metal
olmadığını ifade eden Keleş, şöyle konuştu:
''AB'nin içme suyunda
belirlediği 46 parametre var. Şehre kullandırdığımız su, bu parametrelerin
tamamından olumlu not almıştır. Sakarya'nın içme suyunun temin edildiği Sapanca
Gölü, OECD ve Sağlık Bakanlığı verilerine göre birinci sınıf su kalitesinde.
Vatandaşa verdiğimiz sudan yüzde 100 eminiz. Her gün hem kaynakta hem de
vatandaşa verdiğimiz suda kontrol yapıyoruz. Her yıl bağımsız olarak hıfzıssıhha
enstitülerine analiz yaptırıyoruz. Vatandaşlarımız güvenle su
içebilir.''
Sapanca Gölü'nün korunmasına yönelik çeşitli projeleri hayata
geçirdiklerine dikkati çeken Keleş, şunları söyledi:
''Gölün korunmasıyla
ilgili en önemli çalışma, göl çevresinin güneyden ve kuzeyden kuşaklama
kolektörleriyle çevrilmiş olması. Göl, evsel atıklardan kesinlikle korunuyor.
Gölün çevresel etkilerden korunması ve imar kirliliği konusunda hiçbir şekilde
taviz vermiyoruz. Bir ay içinde göl çevresindeki 3 binayı yıktık, yıkmaya devam
ediyoruz. Gölün korunması yolunda kurumsal anlamdaki tüm sorumluluklarımızı
yerine getiriyoruz.''
"Erciyes'ten gelen
su, bazalttan geçtiği için kıymetli"
Kayseri Büyükşehir
Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Ender
Batukan, içme suyu şebekelerine verilen suların 4'te 3'ünün kuyulardan,
4'te birinin kaynaklardan temin edildiğini bildirdi. Kaynaktan alınan veya
kuyudan çıkarılan suların tamamının el değmeden vatandaşa ulaştırıldığını ve
suyun kirlenmesinin önlendiğini ifade eden Batukan, şöyle
konuştu:
''Kuyudan çıkarılan veya kaynaktan alınan suya hiçbir noktada el
dahi değmiyor. Ayrıca daha önceki yıllarda şehir şebekesinde kullanılan demir
boruları da duktil, PVC ve plastik borularla yeniledik. Böylece demir veya sac
borularda oluşan korozyonu, mantar üremesini ve paslanmayı
önledik.''
Kayseri'nin içme suyu ihtiyacının Erciyes Havzası'ndan tamamen
doğal ortamdan karşılandığını belirten Batukan, şunları
kaydetti:
''Erciyes Dağı'nda eriyen karlar sonucu elde edilen gerek
kaynak gerekse kuyu sularının klor dengesi ve yumuşaklığı ideal değerlerde.
Çünkü Erciyes Dağı yapısı gereği volkanik kökenli bazalttan oluşuyor. Sular da
bu bazaltın içinden süzülerek geldiği için çok kıymetli ve sağlıklı oluyor. Yeni
su kaynakları da bulduk ve bunlar da gelişen, büyüyen Kayseri'nin ihtiyacı
doğrultusunda devreye alınacak. Yapılan planlara göre, Kayseri'nin 2050'ye kadar
içme suyu sıkıntısı yaşamayacağını öngörüyoruz.''
Kentte tek sorunun
binalardaki depolardan kaynaklandığını ifade eden Batukan, bina yöneticilerinin,
su depolarının bakımına özen göstermemesi nedeniyle sıkıntı yaşandığını, bu
depoların en azından yılda bir kez temizletilmesi gerektiğini bildirdi. Batukan,
''Sac depoları korozyona uğrayıp mikrop yuvası haline geldiğinden, bunların
değiştirilmesi ve yerine daha sağlıklı kaplamalarla depoların kurulması
gerekiyor'' diye konuştu.
Kayseri'nin su açısından şanslı bir şehir
olduğunu belirten Batukan, ''Çünkü Kayseri düz alana sahip. Böylece su
şebekelerinin dağıtımı pompalarla yapılmıyor, daha çok kendi halinde dağılım söz
konusu. Bu sistem de şebekedeki arızaları asgariye indirip vatandaşa kaliteli ve
sağlıklı içme suyu vermemizi sağlıyor'' dedi.
Eskişehirli ''Kalabak
suyunu'' tercih ediyor
Eskişehir Su ve Kanalizasyon İdaresi
(ESKİ) Genel Müdürü Garip Yıldırım, kentin içme ve kullanma
suyu ihtiyacının yüzde 100 oranında Porsuk Barajı'ndan karşıladığını bildirdi.
Vatandaşın içme suyu olarak Türkmen Dağı'nın kuzey yamacında Kalabak köyü
yakınlarındaki kaynaklardan elde edilen Kalabak suyunu tercih ettiğini belirten
Yıldırım, şunları kaydetti:
''Kalabak suyu özel bir su. Doğal kaynak
olan Kalabak suyu, hiçbir katkı ve işlem yapılmadan vatandaşa sunuluyor.
Eskişehir'deki insanların damak tadı Kalabak suyunun tercih edilmesine neden
oluyor. Her gün yaklaşık 65 bin damacana su satılıyor. Son derece güvenli ve
sağlıklı olan şebeke suyu ise kullanma suyu olarak tüketiliyor.''
Suyun
miktarı ve güvenliğinde sorun olmadığını ancak gelecekte yaşanabilecek
sıkıntıları göz önüne alarak Sarısungur Göleti'ni inşa ettiklerini ifade eden
Yıldırım, ''Büyükşehir Belediyesi 5 yeni su havzası ilan etti ve tescil aldı.
Sarısungur Göleti'nin yanında yaptırılacak arıtma tesisiyle civardaki
mahallelere içme suyu sağlayacağız. Gölet, Eskişehir'in su garantisi oldu'' diye
konuştu. Yıldırım, şebeke suyunun ESKİ'nin laboratuvarlarında saat başı analiz
edildiğini, sadece kendilerinin değil İl Sağlık Müdürlüğünün de kentin çeşitli
yerlerinden belirli saatlerde aldığı numunelerle kontrol yaptığını bildirdi.
Araştırmaların sonuçlarıyla ilgili bilgi veren Yıldırım, şöyle devam
etti:
''Örneğin ham suda PH'ı 7.58 iken, arıtılmış suda 6.86'ya düşüyor.
Bulanıklık ham suda 8.99, arıtılmış suda 0.18 gibi oldukça düşük bir rakam.
Ortalama bunalıklık 0.3 diyebiliriz. Klor miktarında da olması gereken 1.3-1.4
sevisini yakalıyoruz. İletkenlik ham suda 498, arıtılmış suda 500'dür. Sertlik
27.6 çıktı. Alüminyum, nitrat, nitrit, sülfat, kalsiyum, magnezyum ve klor gibi
değerler her zaman kontrol ediliyor. Halkımız şebeke suyunu güvenle içebilir,
kullanabilir. Suyumuz her türlü standarda uygun.''
ASAT laboratuvarı
uluslararası akredite olacak
Antalya Su ve Atıksu (ASAT) Genel
Müdürü Fethi Yalçın, kentte içme suyunun çok kaliteli olduğunu
söyledi. Suyun kalitesini sürekli kılmak için her gün 88 noktadan numune
aldıklarını ve kimyasal, biyolojik, bakteriyel ile ağır metaller bakımından
kontrol ettiklerini bildiren Yalçın, şöyle konuştu:
''Klorun tam yayılıp
yayılmadığını kontrol için de 75 noktadaki çeşmeden numune alıyoruz. Dünya
standartlarındaki çağdaş ve modern laboratuvarlarımızda suyun kalitesini sürekli
kontrol ediyoruz. Suyumuza ve kalite çalışmalarına güvendiğimiz için isteğimizle
suyumuzu Hıfzıssıhha laboratuvarına kontrol için gönderiyoruz. Antalya suyu
içilebilir ve kaliteli bir sudur.''İçme suyu kalitesini artırmak amacıyla 250
kilometrelik içme suyu şebekesi yaptıklarını bildiren Yalçın, ''Bu yıl Dünya
Bankası kaynakları ve kendi kaynaklarımızdan sağlayacağımız yaklaşık 15 milyon
TL krediyle 200 kilometre içme suyu şebekesi daha yapacağız'' dedi.
Yalçın, ASAT Genel Müdürlüğüne ait kontrol laboratuvarının uluslararası
akredite olması için girişim başlattıklarını söyledi.
Samsun'daki içme suyu
TS-266 ve DSÖ kriterlerine uygun
Samsun Büyükşehir Belediyesi
sınırları içindeki Tekkeköy, İlkadım, Canik ve Atakum ilçelerinin içme suyu
ihtiyacı kent merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaktaki Çakmak Barajı'ndan
sağlanıyor. Barajdan temin edilen su, Aşağıçinik mevkisinde yaklaşık 300 dönüm
alana kurulu içme suyu arıtma tesislerindeki işlemlerin ardından şehir
şebekesine veriliyor. Çakmak Barajı'ndan cazibeyle gelen su, tesislerde
havalandırma, dinlendirme, filtreleme ve klorlama işlemlerinin ardından
kullanılacak hale getiriliyor.
Günlük kapasitesi 200 bin metreküp olan
tesislerden şebekeye verilen içme suyu, Türkiye için kabul edilen içme suyu
standardı olan TS-266 ve DSÖ kriterlerine uygun bulunuyor. Şebekeye günlük
ortalama 150 bin metreküp dolayında su bırakılıyor. Yetkililer, şehir
şebekesinden içme suyu sağlayan çeşitli bölgelerden numune alınarak düzenli
analiz yapıldığını söyledi.
Tesisteki laboratuvarda suyun bulanıklılık,
PH, sıcaklık, organik madde gibi rutin analizlerinin günlük yapıldığını bildiren
yetkililer, düzenli olarak kimyasal ve bakteriyolojik tahlil yapıldığını
kaydetti. Öte yandan, rutin olarak şehir içi depolarında, uç noktalarda ve
evlerde klor kontrolüyle birlikte bakteriyolojik analizler yapıldığı
bildirildi.
Kocaeli'nde
SCADA kullanılıyor
İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel
Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Kocaeli'nin içme suyu ihtiyacı
Yuvacık Barajı'ndan karşılanıyor. Barajdan sağlanan suyun, depo çıkış yerleri,
belirlenmiş şebeke noktaları, okul, hastane ve camilerden alınan yaklaşık 450
numunenin analiziyle içilebilir nitelik ve kalitede olup olmadığı kontrol
ediliyor.
SCADA (Veri Tabanlı Kontrol ve Gözetleme Sistemi) sayesinde,
temel olarak içme suyu sisteminin tek merkezden kontrolü sağlanıyor. Su kaybının
en aza indirilmesinin yanı sıra üretim, dağıtım tesisleri ve içme suyu şebekesi
etkin olarak kumanda ediliyor. SCADA sisteminde su depolarına monte edilen
kimyasal analiz sensörleriyle PH, klor, bulanıklık ölçümleri anlık takip
ediliyor. Depolardaki suya zehirli madde karıştığında alarm veren sistem,
otomatik olarak yetkililerin cep telefonlarına kısa mesaj gönderip su deposunun
giriş ve çıkış vanalarını kapatıyor. Öte yandan, kentin suyunun NTU (filtre
sonrası bulanıklık) değerinin 1 olduğu belirtildi.
"Diyarbakır, suyun
musluktan içildiği ender şehirlerden"
Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi Su Tesisleri Daire Başkanı İdris Saçaklıdır, kentte
Dicle Barajı'ndan beslenen bir arıtma tesisi bulunduğunu, tesiste birçok
işlemden geçen suyun kentte verildiğini bildirdi. Suyun Dicle Barajı'nın orta
kesimlerinden alındığını, bu sayede suyun yüzeydeki ve dipteki kirlilikten
korunduğunu ifade eden Saçaklıdır, 3 pompayla 190 metrelik bölümden arıtma
tesisine su aktarıldığını belirtti. Kentteki tesisin Türkiye'nin en iyi arıtma
tesislerinden olduğunu ifade eden Saçaklıdır, şunları kaydetti:
''Burada
yapılan işlemlerin ardından su 10 bin metreküplük arıtma tesisi deposuna
aktarılıyor ve çıkış vanasıyla şehre ulaştırılıyor. Diyarbakır'da musluktan akan
su, Türkiye'nin içilebilir ve kullanılabilir ender sularından biridir.
Diyarbakırlılara Avrupa standartlarında su sunuyoruz. Suyun kalitesi çok
çok iyi, vatandaşlar güvenli şekilde tüketebilir.'' DİSKİ Su Arıtma Tesisi
Laboratuvar Şefi Dilek Erdoğan da Diyarbakır'daki içme suyu kalitesinin DSÖ, AB
ve TS-266 içme suyu standartlarını barındırdığını söyledi. Orta sertlikteki
suyun asit ve baz oranı ile minareler bakımından çok uygun olduğunu ifade eden
Erdoğan, mikrobiyolojik olarak günde 20 numune alındığını, analizlerde şimdiye
kadar bakteri üremesine rastlamadığını bildirdi. Arıtma tesisi çıkışı su
numunelerinin her ay Ankara veya İzmir'e gönderildiğini belirten Erdoğan,
''Dönen sonuçlarda standart değerleri çok uygun. Musluğu açıp suyu içen il
sayısı azdır. Diyarbakır bu iller arasında yer alıyor'' dedi.