Ham Çelik Üretimi "Yerinde Saydı"



Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, Türkiye'nin ham çelik üretiminin yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 düşerek 8 milyon 434 bin ton olarak gerçekleştiğini belirtti. Yayan, "2014'ün ikinci çeyreğinden itibaren hem üretimde hem de diğer göstergelerde iyileşme bekliyoruz" dedi.

Üretim bazında yüzde 3.4'lük gerileme görüldü

TÇÜD Genel Sekreteri Yayan yaptığı açıklamada, 2013'ü tüketimdeki yüzde 10'luk artışa rağmen üretim bazında yüzde 3,4 gerilemeyle kapattıklarını söyledi. Miktar bazında ihracatın geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 6,3 düştüğünü ifade eden Yayan, söz konusu dönemde tüketim talebini yüzde 25,4 artan ithalatla karşıladıklarını kaydetti.

"Kapasitemizi yeterince kullanamıyoruz"

Bu durumun Türkiye'nin üretim kapasitesinin yetersizliğinden kaynaklanmadığını anlatan Yayan, "İthalatı en çok artan yassı ürünlerde yurt içinde üretilenin 2 misli, yaklaşık 16 milyon ton kapasitemiz var. Yani kapasitemizi yeterince kullanamadığımız görülüyor" diye konuştu.

Yayan, dünya çelik sektöründe kapasite kullanım oranlarının yüzde 77 seviyelerinde olduğunu, Türkiye'de ise yüzde 70 seviyelerine ancak ulaşabildiğini ifade ederek, en fazla ithalat yapılan yassı çelik sektöründe de kapasite kullanım oranının yüzde 53 seviyesinde kaldığını belirtti.

"Beklentilerimiz henüz rakamlara yansımadı"

Sektör olarak bu yıla geçen yıla kıyasla daha ümitli başladıklarını söyleyen Yayan, buna karşın beklentilerinin yılın ilk çeyreği itibarıyla henüz rakamlara yansımadığına dikkati çekti. 

Yayan, miktar bazında ihracatın mart sonu itibarıyla geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 9,6 düşerek 4,8 milyon ton düzeyinde gerçekleştiğini belirterek, "Özellikle yarı ürün ihracatımızda yüzde 69 gibi bir azalma var" dedi.

Aynı dönemde ithalatta yaşanan yüzde 10,8 gerilemenin olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebileceğini kaydeden Yayan, buna karşın sektörün performansının yeterli görülemeyeceğini dile getirdi. 

"2. çeyrekten itibaren iyileşme bekliyoruz"

Üretim ve ihracattaki olumsuz gelişmelere karşın 2014 yılına dair ümitlerini koruduklarını belirten Yayan, "Bu yılın 2. çeyreğinden itibaren hem üretimde hem de diğer göstergelerde iyileşme bekliyoruz" ifadesini kullandı. 

Kolombiya ve Fas gibi ülkelerde Türkiye aleyhine açılan anti-damping soruşturmalarının lehte sonuçlanmasının ve benzer şekilde ABD soruşturmasından da ilk sonuçların olumlu yönde açıklanmasının sektörün yılın kalan bölümüne daha umutlu bakmasına neden olduğunu anlatan Yayan, "Irak ve Mısır'daki olumsuz durumların kademeli bir şekilde iyileşmesiyle komşu ülkelere ihracatımız konusunda pozitif gelişmeler yaşanabileceğini düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. 

İhracat artışı konusunda beklentilerini paylaşan Yayan, "Bu yıl yüzde 8 civarında bir artış bekliyoruz. Geçen yılki yüzde 7'lik kaybın telafi edilip bir miktar net ihracat yapmayı öngörüyoruz" dedi. 

Yayan, 2023 için sektörün 55 milyar dolarlık bir hedef koyduğunu belirterek, söz konusu hedefin gerçekleştirilebilmesi için her yıl yüzde 11 ihracat artışı yaşanmasının gerektiğini söyledi. 

Girdi Tedarik Stratejisinin (GİTES) Türkiye'nin mevcut kapasitesini değerlendirecek şekilde uygulanmasını istediklerini belirten Yayan, Demir ve Demir-dışı Metaller Strateji Belgesi'nde öngörülen tedbirlerin hayata geçirilmesini de talep ettiklerini söyledi.

Yayan, bu yılın ilk üç ayı itibarıyla da büyük çelik üreticisi olan 15 ülke içinde Ukrayna'nın dışında üretimi düşen tek ülkenin Türkiye olduğunu ifade ederek, bu durumun ülkenin gerçek konumunu yansıtmadığını kaydetti. 

Gümrük Kontrolü Altında İşleme Rejimine eleştiri

Bu yıl uygulanmaya başlanan Gümrük Kontrolü Altında İşleme Rejimi'nin de sektörü olumsuz etkileyen bir başka unsur olduğunu belirten Yayan, şöyle devam etti: 

"Bu uygulama Türkiye'ye vergisiz olarak ithalatı öngörüyor. Dahilde İşleme Rejimi'nde hiç olmazsa ilgili firmanın ithalatı oranında ihracat yapma taahhüdü var. Burada o da yok. Gümrük Kontrolü Altında İşleme Rejimi konsepti içerisinde normalde vergi ödenerek getirilmesi gereken malzemelerin, Türkiye'de aynı malzemeler üretiliyor olsa ve fazlasıyla kapasite bulunsa bile vergisiz olarak getirilip iç piyasaya satılması gibi bir durumla karşı karşıyayız. İlk önce 5-9 bin ton gibi rakamlarla başlayan ithalatın mart ayında 40 bin tona ulaştığını öğrendik ki bu, bizim için olağanüstü büyük bir rakam."