Güzel Ankara Kurulu



Sayın Melih Gökçek’e Dilekçe

Sayın Başkan Gökçek:

Dördüncü başkanlık döneminizin bitmesine dört buçuk yıl var. Beşinci bir dönem için aday olacak mısınız, olursanız yeniden göreve gelecek misiniz, bilmiyoruz. Yine de, bir kentin bayındırlığı ve belediye hizmetleri bakımından dört buçuk yıl, az bir süre değildir. Meram edilirse neler neler gerçekleştirilebilir. Elinizde, bu dönemi üstün başarılı hizmetlerle sona erdirmek, Ankara’nın geleceğine büyük eserler bırakmak bakımından bir hayli kaynak ve olanak var. Kaldı ki, bazı yaratıcı katkılar için muazzam yatırımlar ve harcamalar da gerekli değildir. İyi niyet, hayal gücü, azim ve özen yeter.

Benim sunmak istediğim iki dilek, başkentin güzel bir geleceğe yöneltilmesi ile günümüz için, çok daha hayırlı yönetilmesine ilişkindir. İkisi de, mali yönden külfetli olmayacak. Hele ikincisi, sadece sizin ve üst düzey birkaç yardımcınızın haftada yarım ya da bir çalışma gününüzü alacaktır, o kadar.

Şimdiki döneminizi taçlandırarak tamamlamak, “Güzel Ankara”yı yaratmak yolunda, sizden birinci dileğimiz şudur:

Güzel Ankara Kurulu

En başarılı dünya kentlerinin –bu arada Paris, Londra, New York, Barselona, Stokholm, Sidney ve başkalarının– belediyeleri, düzenli ve dinamik bir kent estetiği disiplini uygular. Bu, yasa ve yönetmeliklerle yürürlükte tutulan bir stratejidir. Bizim belediyelerimizde de, elbette, buna benzer çeşitli önlemler vardır. Ama, kentler, estetik uygulamalarında ne derecede başarılı olabilmiştir; bu, çıplak gözle bile saptanacak kadar âşikârdır.

Paris’te ve başka pek çok metropolde, bina sahipleri, belediyenin koyduğu kurallara itaat etmek zorundadır. Kendi keyiflerine göre yapılar dikemezler, canlarının istediği renkleri bina cephelerine boyayamazlar, semtlerin mimari kişiliğiyle uyum içinde olmak zorundadırlar.

Bizim Ankaramızda – özellikle yeni semt ve mahallelerin çoğunda çirkin renklerin curcunası var. Bazı münferit binaların cephelerinde bile çılgın boyaların cümbüşü, gözleri tırmalıyor.

Hangi nedenlerle ise –sözüm ona demokratik özgürlük adına– müteahhitlere, inşaatçılara Belediye “onların kendi başına buyruk olması” için açık kart veriyor. Mimari üsluplarındaki keşmekeşi, bina cephelerindeki renk kargaşasını akıl almıyor. Uygar kentlerde böyle laubali düzensizlik yoktur, çünkü belediyeler laçka değildir.

En sağlam demokrasiler, disiplini ve kontrolleri güçlü olanlardır.

“Güzel Ankara”, Cumhuriyetin ilk çeyrek yüzyılının bir ülküsüydü. Yaygın olarak öğretilen “Ankara, Ankara, güzel Ankara” teranesi, bir düşü ifade ediyordu. Gerçekleşmedi.

Ankara’nın başkent oluşunun 100. yıldönümüne kadar bu çok gecikmiş güzelleşmeyi sağlayabilir miyiz?

Kentin pek çok yeri –eskiden hoşken– öyle çirkinleşti ki – hem de yeni kesimlerinin hemen hepsi öyle sakil ki, tümüyle güzel olması artık düşünülemez. Olmaz olmaz demeyelim. Gayret edilirse belki olur.

Sayın Gökçek iki girişimde bulunursa;

Birincisi (adı farklı olabilir) “Güzel Ankara Kurulu” .

Başında estetik anlayışı mükemmel Ankaralı mimarlardan (kimisi profesör veya Ankara tarihçisi) örneğin, Ragıp Buluç, Özgür Ecevit, Halûk Pamir, Yıldırım Yavuz... bulunmalı. Üyeleri “göz zevki” ve “göz vicdanı” kuvvetli kent plancıları, sanat tarihçileri, estetik uzmanları.

Bu Kurul, belki 10 veya 12 Ankara-sever değerli, gıllıgışsız, hizmet âşıkı insanımızdan oluşmalı. Başkenti güzelleştirmek azmiyle, idealist heyecanla çalışmalı. Önerilerini Büyükşehir Belediyesi ve başka Ankara belediyeleri iyi niyetle ve kararlılıkla uygulamalı.

İkincisi: TEFTİŞ

Özellikle Sayın Gökçek ile öteki başkanların düzenli olarak yürütmesini önerdiğim bir görev. Öyle benzer ki iş yoğunlukları ve toplantılar nedeniyle başkanların çoğu kendi odalarında ya da kapalı mekânlarda oturarak çalışmaktadırlar. Fildişi kulelerdeki odalarından törenler ve resmî ziyaretler ve seçim kampanyaları için çıkıyorlar, o kadar. Oysa, ayakta, yaya teftiş, gözetim ve denetim zamanı gelmiştir.

Eski New York’ta La Guardia’nın, Kudüs’te Ted Kollek’in, Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’in uzun yıllar yaptığı gibi “yaya teftiş”...

Haftanın bir günü (hiç değilse yarım gün) Gökçek de, öteki başkanlar da kendi kendilerine teftişe çıkmalı; estetik düzenleme, güzelleştirme, belediye hizmetlerini düzeltme için gezmeli, gözlemlerde bulunmalı, kusur ve pürüzleri gidermek için neler yapılabileceğini saptamalı. Bu teftişlere “Güzel Ankara Kurulu”nun Başkanı ya da bazı üyeleri muntazaman ya da, hiç değilse bazen katılmalı.

Ombudsman yasası veya yönetmeliği hâlâ çıkmadı. Keşke çıksaydı da, ombudsmanlar da kendi teftişlerini yaparak önerilerini sunabilselerdi.

Ama, her hâlükârda, Büyükşehir Belediye Başkanımız ile öteki başkanlar, “Güzel Ankara Kurulu”nun yaratılmasını, Ankara uğrunda çalışmalarını canla başla yapmasını sağlamalı, desteklemeli, önerileri uygulamaya koymalıdır – ve böyle bir Kurul olsun, olmasın, dinamik bir teftiş düzeni kurup yürütmeli.

Başkentimiz yavan ve çirkin olmaya müstahak değildir, “Güzel Ankara” olmaya lâyıktır.

Sayın Gökçek, 2014’e kadar sürecek olan döneminde bu yolda önemli bir hamleyi gerçekleştirmek üzere “Güzel Ankara Kurulu” yaratırsa ve başkentin göze çarpan estetik sorun ve ihlallerini giderirse alkışlanacak, minnetle anılacak bir hizmet yapmış olur.

“Güzel Ankara” düşlerimizden gerçeklere dönüşecek mi?