Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 43’üncü kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’, Demirdöküm’ün katkılarıyla 31 Mayıs Pazartesi günü online olarak gerçekleştirildi. Açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan’ın yaptığı ‘Denizyolu Konteyner Taşımacılığında Neler Oluyor?’ başlıklı toplantı, inşaat malzemesi sanayicileri, iş dünyasından isimler ve sektör profesyonelleri tarafından ilgiyle takip edildi. Toplantının konuşmacısı Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Denizyolu Çalışma Grubu Başkanı Cihan Özkal, dünya denizyolu taşımacılığında yaşanan son gelişmeleri katılımcılarla paylaştı.
Lojistik dünden daha önemli hale geldi
Uluslararası lojistikte hızlı bir değişim yaşandığına dikkat çeken Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu şunları söyledi: “Radikal ve büyük oranda da kalıcı değişikliklerin yaşandığı uluslararası lojistikte sorun ve fırsatları idrak etmeli, çözüm ve geliştirme konularına kararlı, sabırlı ve disiplinli bir şekilde odaklanabilmeliyiz. Böylece ülkemiz ve sektörümüz adına aralanan fırsat kapılarını kalıcı olarak açabiliriz. İnşaat sektörümüzde lojistik son derece yüksek bir öneme sahip. 2020 yılında 60 milyon ton ihracat ile ülkemizin en yüksek ihracat hacmini gerçekleştirirken birim satış fiyatımızın 0,41 dolar/kg seviyesinden 0,35 dolar/kg seviyesine gerilemesi lojistiğin önemi daha da öne çıkarıyor. Ürün çeşidimiz, ülkelerin çeşitliliği, pazarların büyüklüğü ve uzaklığı değişti. Dolayısıyla lojistik dünden daha da önemli hale geldi. Bireysel, kurumsal, ulusal olarak hızla değişen lojistik dünyasındaki dinamikleri anlamak ve güçlü stratejilere odaklanmak zorundayız.”
155 milyon ton ihracatın 60 milyon tonunu inşaat malzemeleri oluşturuyor
Türkiye’nin büyük bir emtia, doğal kaynak ve enerji bölgesinin tam ortasında, köprü bir ülke konumunda olduğunu vurgulayan toplantının moderatörü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan, “Bugün üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin, 8 bin 333 km kıyısı, bütün kıyıları tek bir ülkeye ait olmasıyla dünyada tek örnek olan Marmara Denizi, ekonominin, sanayinin ve ihracatın neredeyse yarısından fazlasını gerçekleştiren Marmara Bölgesi ve toplam 170-180 limanı var. İhracatımızın yüzde 55’i ve ithalatımızın yüzde 60’ını denizyoluyla yapıyoruz. Bir yüzümüz Batı’ya, bir yüzümüz Doğu’ya dönük; emtia ve enerji kaynaklarına sahip Doğu ile yüksek teknolojiye geçmiş Batı arasında köprü olan; Batı’nın standartlarıyla üretim yapıp Doğu’nun fiyatlarıyla rekabet etmeye çalışan bir ülke konumundayız. Türkiye’nin 2020’de gerçekleştirdiği 155 milyon ton ihracatın 60 milyon tonunu inşaat malzemeleri oluşturuyor. Bu ihracatın yüzde 60’ını Avrupa kıtasına, yüzde 20’sini Orta Doğu’ya, geri kalanı da Asya, Amerika ve Afrika’ya yapıyoruz. Diğer taraftan bir üretim üssü olmanın da peşinden giden bir ülkeyiz. 2020’de Türkiye toplam 155 milyon ton ihracatı, ortalama 1,09 dolar/kg birim fiyatı ile gerçekleştirdi. Organize Sanayi Bölgelerimizin yüzde 99’unun demiryolu ile denize bağlantısı yok. Serbest Bölgelerin ise yüzde 70’inin denizle bağlantısı yok. Hayallerimiz bir tarafa, gerçek durumumuz; fiyat, kalite, maliyet üçgeninde üretim yapan, enerji ve sermaye yoğun, düşük ve orta düşük teknolojili sanayinin hakim olduğu bir ülkeyiz. Dolayısıyla yükte ağır pahada hafif üretim ve ihracat yapan bir ülke olarak; lojistik hizmetlerinde maliyeti düşük, hızlı çalışan, hızlı taşıyan ve bir işi bir kerede doğru, eksiksiz, hasarsız yapma mecburiyetimiz var. Özellikle kentleşmenin planlamadan daha hızlı olmasıyla göçebe hayatı yaşayan sanayi ve limanlara sahibiz. Tüm bunları da, başta teknolojik dönüşüm ve dijitalleşme olmak üzere iyileştirmeye ve sürdürülebilir yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Denizyolu taşımacılığının dünya ticaretindeki hacmi yüzde 84 seviyesinde
Konuşmasında, denizyolu taşımacılığının tüm dünyada çok önemli bir konuma geldiğinin altını çizen UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Denizyolu Çalışma Grubu Başkanı Cihan Özkal, “Denizyolu taşımacılığının dünya ticaretindeki hacmi yüzde 84 seviyesinde. Bunun yüzde 75’i konteyner gemileri ile yapılıyor. Bu taşımacılıkta özellikle 1980’lerden sonra inanılmaz bir artış yaşandı. Daha önce kesinlikle dökme gönderilmesi gereken bazı yükler bile zamanla konteyner ile taşınmaya başlandı. Çok hızlı gelişen bir sektör ve dünya ticaretindeki yeri tartışılmaz. Denizyolu konteyner taşımacılığında pandemi öncesi ciddi bir durgunluk vardı. 2019’da denizyolu ticareti sadece yüzde 0,5 büyüdü, 2018’deki yüzde 2,8 büyümenin bile altında kaldı. Pandemiye bu şartlarda giren bir denizyolu taşımacılığı söz konusuydu” dedi.
Devasa konteyner gemileri liman açıklarında bekledi, seferler iptal oldu
Cihan Özkal, pandemi döneminde dünya denizyolu taşımacılığında neler yaşandığını şöyle anlattı: “Pandeminin ülkemizde etkisini göstermesi 2020 yılı mart ayı itibarıyla başladı ve arkasından kapanmalar geldi. Pandeminin başladığı Çin’de ise aynı dönemde inanılmaz bir kapanma dönemi yaşandı. Tüm üretim hatları, lojistik hatları kapandı, limanlar durdu. Özellikle Doğu ve Batı güzergahlarındaki devasa konteyner gemileri, Çin’in durmasıyla birlikte bir anda yük alamamaya başladı. Gemiler liman açıklarında bekledi veya limana uğrayacak gemilerin seferleri iptal edildi. 2020 Mayıs ayında bin 500 sefer iptali yaşandı.”
ABD’ye giden dolu konteynerlerin Çin’e geri dönmesi 63 günü buldu
Çin’in kapanmalar sonucunda koşulları tekrar çalışılabilir hale getirdiğini fakat dünyanın geri kalanında aynı iyileşmenin olmadığını belirten Cihan Özkal, “Bu süreçte Avrupa’da çok ciddi kapanmalar söz konusu oldu. Bizim coğrafyamızda bu kapanmaların getirdiği önemli sorunlar yaşamaya başladık. Çin’de düzelme gerçekleşince armatörler yığılmış siparişleri süratle yükleme yoluna gittiler. Ama ekipmanlar yeterli değildi. Bütün dünya limanlarındaki boş konteynerleri çektiler. Ayrıca ABD’de normalde bir birim ürün tüketen birey, bir anda 2,7 oranında ürün talep etmeye başladı. Artan talep karşısında özellikle Çin’e fazla sipariş bildirimi oldu. Armatörler bunu fırsata çevirip yeteri kadar ekipmanı dünyanın başka bölgelerinden tedarik ettiler ama bu işin diğer ayağı da vardı, destinasyonlar buna hazır mıydı? ABD’nin en büyük ithalat limanlarına devasa gemilerin yığılmasıyla bu yükler tahliye edilemez hale gelindi. ABD’ye giden dolu konteynerin boş olarak tekrar Çin’e geri dönmesi ortalama 63 günü buldu” şeklinde konuştu.
500 dolarlık navlun 4-5 bin dolara çıktı
Türkiye’nin ihracatında da aynı dönemde artış eğiliminin yaşandığını vurgulayan Cihan Özkal, “Ülkemizde de diğer ülkelerde olduğu gibi ekipman, konteyner sıkıntısı yaşamaya, normal ihracatımızı bile yapamamaya başladık. İlave ihracata talep oluştu ama Türkiye’ye servis yapan gemilerin konteyner hacimlerinde yaşanan azalma ve ekipman sıkıntısı her sektörü olumsuz etkiledi. 500 dolarlık bir navlun, 4-5 bin dolara çıktı. Bu navlunu ödemeye razı olan ihracatçı, bu kez ekipman bulamadı” dedi.
Türkiye, stratejik konteyner hattıyla ticaret hacminde sıçrama yaratır
Türkiye’nin stratejik bir konteyner hattı kurup bunu dünyaya ilan etmesi gerektiğini vurgulayan Cihan Özkal, “THY örneğinde olduğu gibi bir amiral konteyner hattına ihtiyacımız var. Bunun çok büyük hissesinin özel sektör ve halka açık olacağı, küçük bir hissesinin de desteğini her zaman gösterebilmesi için devletin olacağı bir yapının kurulabileceğini düşünüyoruz. Eğer 4-5 milyar dolarlık yatırımla böyle bir yapıyı hayata geçirirsek Türkiye’nin dünya ticaretindeki oyun planı tamamen değişir. Türkiye, stratejik konteyner hattıyla ticaret hacminde sıçrama yaratarak farklı bir konuma gelebilir. Üstelik elimizde bunu yapabilecek bilgi ve iş gücü mevcut.”
43. Gündem Buluşmaları toplantısının tamamı linkten izlenebilir.