Günay’dan Hükümete: Sana Ne Kardeşim?!



Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) ilk başkanı (2001-2007) Yusuf Günay, “kamu düzenini sağlayan yasalara ilişkin tüm teknik çalışmaları yürüten” Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü yapmış, deneyimli bir bürokrattı. 1990-1991 döneminde İngiltere Kraliyet Kamu Yönetimi Enstitüsü’nde Modern Kamu Yönetimi Teknikleri ve Avrupa Birliği Hukuku alanında eğitim de gören, Ankara Siyasal Bilgiler kökenli Günay, önümüzdeki 3 yılda enerji sektörüne 2 milyar euro’nun üzerinde yatırım yapacağını açıklayan Ağaoğlu Enerji’nin başında. Gürcistan’a “Enerji Danışmanlığı” da yapan Günay, bu ülkedeki gözlemlerini anlatırken, hepimizin çok ilgisini çekecek bir sonuca işaret ediyor: Rüşveti ortadan kaldırdılar!

Saran’dan enerji açılımı

Günay, Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran’ın bu ay ikincisini düzenlediği “Akıllı Sohbetler” toplantısının konuk konuşmacısıydı.

Savunma sanayiinin yanı sıra, medya ve sağlık sektöründe yatırımları bulunan Saran, Bursa, Erzurum, Mersin ve Tunceli’de kurduğu 85 MW’lık hidroelektrik santrallarına yenilerine eklemeyi hedefliyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da enerji yatırım projelerine odaklanan Saran, bir yandan Günay’ı dikkatle izliyor, öte yandan da geçtiğimiz cumartesi günü Amerika’nın önde gelen üniversitelerinden Harvard’da yapacağı sunuma hazırlanıyordu. Savunma sanayiindeki faaliyetleri nedeniyle, militer organizmaların da uzağında olmayan Saran’ın “terörü” dışarıda bırakacak projelere yönelmesi, hükümetin “demokratik açılım” projesine katkı amaçlıyor olabilir mi? Olabilir!

Şurası da ortada ki Saran, Güneydoğu’yu enerji yatırımlarının yanı sıra, sosyal sorumluluk projelerinin de merkezine koyuyor. Saran’a bu yazıyı yazmadan evvel Harvard’daki sunumunu sordum, “Öğrenciler Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeline ilgi duydular“ diyor.

Rüzgârın önü kesildi

Türkiye’de kişi başına elektrik tüketiminin Amerika’nın 7’de 1’i, Avrupa Birliği’nin 4’te 1’i, Yunanistan’ın ise 4’te 2’si kadar olduğuna vurgu yapan Günay, “Enerji tüketimimiz, endüstriyel alandan değil, kentleşmeden geliyor“ diyor. Kişi başına elektrik tüketimini 2700 kwh’den 5000 kwh’ye çıkması için ilave 130 milyar dolarlık yatırım gerektiğini söyleyen Günay, şu noktalara da dikkati çekiyor:

Enerjide bağımsızlık: Enerji normal bir sanayi ürününden farklı olarak, ülkelerin bağımsızlığıyla yakından ilişkili. Rusya’ya ihalesiz olarak verilecek nükleer santral, enerji bağımlılığını artırıyor ve nükleer teknoloji transferine olanak sağlamıyor.

Güneş, Avrupa’nın 2 katı: Önce bizde ne varsa, o kaynakların kullanılması hedeflenmeli. Türkiye’nin güneş enerjisi kapasitesi Avrupa’nın 2 katı. Piyasa fiyatının altında teşvik yalnızca Türkiye’de olur; o nedenle güneş enerjisi yatırımları yapılamıyor. Her yıl Rusya’ya 10 milyar dolar doğalgaz parası ödeniyor, güneş paneli yatırımı yapılamıyor. Rüzgârda ise 15 bin megavatlık başvurunun sadece 3000’i tamamlanabildi. Tüm yetkiler TEİAŞ’ta toplandı, işler tıkandı.

Pahalı yatırım desteklendi: Türkiye’de enerji yatırımları planlı olarak yapılmadı. Enerji darboğazına girilirken “Eyvah elektriksiz kalacağız” diyen hükümetler, pahalı yatırımlara imza attılar; Bursa, Trakya doğalgaz çevrim santralları buna örnektir. Yüksek fiyatla ve 20 yıl gibi uzun vadeli alım anlaşmaları yapıldı.

Hükümet neden devrede?: Hükümet, Rusya’dan Samsun-Ceyhan petrol boru hattına kaynak sağlanmasını talep ediyor; kimin adına? Bir özel şirket (Çalık Enerji) namına. Sana ne kardeşim?!.. Nükleer santral yapımının ihalesiz olarak Rusya’ya verilmesi, Türkiye’nin bu ülkeye olan enerji bağımlılığını artırıyor. Ayrıca nükleer teknoloji de gelmiyor.