Gül'den 'Çevreci Tipler'e Eylem Çağrısı



Türkiye çelişkiler ülkesi. Başbakan elektrik santrallarının yapımına karşı çıkanları, ‘çevreci tipler' diyerek küçümserken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ‘boğazlar'ı olası bir felaketten kurtarmak için ‘çevreci tipler'den medet umuyor. Hatta daha da ileri gidip, devleti temsil etmesine karşın, bu ‘çevreci tiplere' sivil itaatsizlik çağrısında bulundu.

Gül, iki hafta önce ‘Cumhurbaşkanlığı Yelken Yarışları'nın açılışında yaptığı konuşmada, sivil toplum örgütlerini ve basını boğazlardan tehlikeli yük taşıyan tankerler konusunda daha duyarlı olmaya çağırdı: "Tabii ki hukuki konular söz konusu olunca bazı şeyleri engellemek mümkün değil. Uluslararası hukuk ama hukukun ötesinde çevre bilinci insanların kaygısı ve sorumluluk duyguları bazı hukukun da üzerine çıkabiliyor ve hukukun engelleyemediği yanlışları engelleyebiliyor."
 
Çok uğraş verildi

Gül bence şunu demeye getirdi: "Devlet olarak Montreux Sözleşmesi elimizi kolumuzu bağlıyor ama sivil toplum kuruluşları, organize olup, eylem koyup, tanker geçişlerini engellemeye çalışsalar, o zaman tanker sahipleri iki kez düşünmek zorunda kalır."

Yelken yarışları için boğazlar gemi trafiğine kapatıldı. Bugün bize çok normal gelen bu uygulama, yani sportif yarışlar için boğazların trafiğe kapanabileceği kuralını ‘Boğazlar Tüzüğü'ne koydurmak için ne uğraşlar verildi. Bugün siyasetçi kimliği ile tanıdığımız Deniz Bölükbaşı, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nde 1990'larda yapılan müzakerelerde çok ter döktü. Montreux Sözleşmesi'nden kaynaklanan serbest geçiş ilkesine dokunulmaması için boğazlar trafiğini düzene sokacak tüzüğe başta Rusya olmak üzere, pek çok ülke şiddetle karşı çıktı. Tabii Rusya, Türkiye'nin çevreci saiklerle değil, Hazar havzası petrollerini, kendi üzerinden geçecek boru hatlarına çekmek için boğazlardan geçişleri sınırlamaya çalıştığından şüpheleniyordu.

İşin bu boyutu da vardı tabii ama çevre boyutu o kadar güçlüydü ki, kimse çıkıp -hele de bugün- ‘Boğazlar Tüzüğü'nün uygulamalarına itiraz edemez. Ancak trafik düzene girmiş, tankerlerin daha güvenli geçişi sağlanmış olsa da boğazlar, 15 milyonluk tarihi bir şehrin ortasından geçen en riskli ‘tehlikeli madde boru hattı' olmayı sürdürüyor.

Hükümet geçen günlerde, enerji sektörünün temsilcilerini İstanbul'da bir araya getirip, "Bir gönüllüler koalisyonu oluşturup, boğazlardan geçirdiğiniz petrolün bir bölümünü boru hatlarından akıtsanız da haksız rekabete de uğramadan boğazları emniyete alsanız" diye çağrıda bulundu.

Sektör temsilcileri, "Boğazlar konusundaki endişelerinizi anlıyoruz ve bu nedenle de en fazla tedbiri biz alıyoruz" demişler. "Sorunu büyük miktarda tehlikeli madde taşıyan büyük tankerler değil, küçük miktarda tehlikeli madde taşıyan küçük gemiler oluşturuyor" diye de eklemişler. Zira toplantıya gelen şirketler, çift cidarlı tanker kullanma, kılavuz kaptan talebinde bulunma gibi önlemleri çoktan devreye sokmuş durumdalar. Toplantıya katılan enerji analisti Laurent Ruseckas, "Tabii asıl sıkıntı bu küçük gemilerin pek çoğunun Türk firmalara ait olması" dedi.
 
Çuvaldız kendimize

Yani çuvaldızı öncelikle kendimize batırmamız gerekiyor. Boğazlar trafiği konusunda çok titiz olduğumuzu da ispatlamamız gerekiyor. Keyfi uygulamalarla tenker trafiği sınırlanamaz ama güvenli geçiş için kılı kırk yaran bir anlayışın hüküm süreceğini herkese göstermek gerek.

Peki hükümetin istediği gibi, şirketler boğazları by-pass edecek boru hatlarına yönelir mi? Aslında daha ortada boru hattı da yok da hükümetin şirketleri Samsun–Ceyhan Boru Hattı'na çekmeye çalıştığı sır değil. "Sorun gönüllülük ilkesinde yatıyor. Bir tanesi bile, ben boğazlardan geçirmeye devam edeceğim derse, o zaman haksız rekabet doğar ve tabii gönüllüler koalisyonu oluşmaz" dedi Laurent Ruseckas. "Tabii bu, şirketlerin boğazlarla ilgili güvenlik sorununu hiçe saydığı, bu konuda Türk hükümetiyle çalışmayacakları anlamına gelmiyor" diye de devam etti. Ruseckas'a göre hükümet, şirketlerle bu konuda bir diyalog başlatarak olumlu bir adım atmış oldu. Tabii arkası gelir de istenen sonuç alınır mı, o şimdilik uzak bir ihtimal.