Arter’in 2024 sergi programı, Şakir Gökçebağ’ın Göründüğü Gibibaşlıklı kişisel sergisiyle devam ediyor. Küratörlüğünü Emre Baykal'ın üstlendiği sergi, sanatçının daha önce farklı bağlamlarda sergiledikten sonra Arter’deki galeri mekânı için yeniden boyutlandırıp yorumladığı eserlerini geniş bir malzeme çeşitliliği içinde bir arada sunuyor.
Gündelik yaşam içinde sıkça karşılaştığımız nesnelerin zihninde yarattığı çağrışımlardan ya da uyandırdıkları biçimsel benzerlikler ve zıtlıklardan yola çıkan Şakir Gökçebağ, onları yapıbozumcu bir tavırla parçalarına ayırarak, yineleyip çoğaltarak, birbirlerine iliştirerek yeniden düzenler. Ortaya çıkan yapıt, bir bütünün müdahale edilmiş veya ayrıştırılmış parçaları olmanın ötesine geçerek nesneleri bildik bağlamlarından uzaklaştırır, dünyayı ve şeyleri algılamamıza yönelik yeni ve şaşırtıcı imkânlar sunar. İzleyiciye tuhaf bir şekilde daha ilk bakışta tanıdık gelen ve orijinal formlarına hâlen soyut bir göbek bağıyla bağlı olan öğelerle kurguladığı yerleştirmelerinde gösterişsiz ve alelâde olanı yaratıcı ve oyunbaz kompozisyonlar aracılığıyla tekrar yorumlayan Gökçebağ, şeylerin birincil niteliklerinden ve işlevselliklerinden özgürleştiği şiirsel bir dünya kurar.
Şakir Gökçebağ: Göründüğü Gibi, Sergiden görünüm, Arter, 2024
Hortum Etütleri, 2010–devam ediyor, Bahçe hortumları, Değişken boyutlar
Her nesnenin içinde yaratıcılığımızı kışkırtan bir potansiyel olduğunu ve en güçlü söylemlerin en basit şeylerle dile getirilebileceğini düşünen Şakir Gökçebağ, pratiğini yalınlık, evrensellik ve ulaşılabilirlik gibi ilkeler üzerinde temellendirir. Sanatçının yapıtlarında sıklıkla yer verdiği şemsiye, bahçe hortumu, giysi askısı, kemer, mandal, gömlek, su terazisi, katlanır metre, halı, hatta tuvalet kâğıdı ruloları ve mercimek taneleri gibi unsurlar, üçboyutlu bulmacalara ve şaşırtıcı bir mekânsal etkiye sahip geometrik formlara dönüşürler. Nesneyi sanatsal temsilin dayatmacı birer referans noktası olmaktan çıkaran bu yaklaşım, formu özerkleştirerek kendine özgü bir ikna gücüne sahip, zarif ve eğlenceli bir evren yaratır. Eksiltme-çoğaltma, boşaltma-doldurma, kesme-birleştirme, uzatma-kısaltma gibi karşıtlık içeren müdahaleler ve oyuncul jestler yoluyla başkalaşan nesneler, kendilerini izleyicinin yeni yorumlarına olanak tanıyacak bir şekilde, beklenmedik biçimlerde gösterirler.
Fotoğraflar: flufoto (Barış Aras & Elif Çakırlar)
*
Şakir Gökçebağ Hakkında
Şakir Gökçebağ (1965, Denizli) 1987 yılında Marmara Üniversitesi Grafik Sanatlar Bölümü’nden mezun oldu. 1990 yılında yüksek lisans ve 1994 yılında sanatta yeterlilik derecelerini tamamlayarak 2001 yılına kadar aynı üniversitede öğretim üyesi olarak çalıştı. George Maciunas, Markus Lüpertz ve Leo Breuer ödüllerinin sahibi olan sanatçı, aynı zamanda DAAD ve Stiftung Kunstfonds burslarını da almaya hak kazandı. Sanatçının yapıtları, Museum Ritter (Waldenbuch, 2022), Arp Museum (Remagen, 2014), Kunsthaus Biel (2009) ve Martin-Gropius-Bau'nun (Berlin, 2009) da aralarında yer aldığı birçok sanat kurumunda sergilendi. Gökçebağ, yaşamını ve çalışmalarını Hamburg’da sürdürüyor.
Emre Baykal Hakkında
Emre Baykal (1965, İstanbul) Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Bienali'nde Direktör Yardımcısı (1995–2000) ve Direktör (2000–2005) olarak çalıştı. 2005–2008 yılları arasında santralistanbul’un Sergiler Direktörlüğünü üstlendi. 2013’te 55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü gerçekleştirdi. 2008 yılında Sergiler Direktörü ve Küratör olarak çalışmaya başladığı Arter’de 2016-2023 yılları arasında Başküratör olarak görev yapan Emre Baykal, Ocak 2024’te Arter Direktörlüğü görevini üstlendi. Arter’deki program dahilinde Sarkis (SONSUZ, 2023–2024), Elina Brotherus (Large de Vue, 2023), Kendi Gölgesinde (Gizem Uslu Tümer’le beraber, 2023–2024), OyunBu (2022-2023), Füsun Onur: Opus II – Fantasia (2021-2022), Tedbir (2021-2022), Ayşe Erkmen (Beyazımtırak, 2019–2020), Saat Kaç? (Eda Berkmen’le beraber; 2019–2020), Ali Kazma (zamancı, 2015), Füsun Onur (Aynadan İçeri, 2014), Volkan Aslan (Hatırlamayı Unutma, 2013), Haset Husumet Rezalet (2013), Mona Hatoum (Hâlâ Buradasın, 2012), Deniz Gül (5 Kişilik Bufet, 2011), İkinci Sergi (2010–2011), Görünmezlik Taktikleri (Daniela Zyman'la beraber; 2010–2011) sergilerinin küratörlüğünü yaptı ve pek çok yayına yazılarıyla katkıda bulundu.