Gökova efsanesi, Türkiye'nin ilk kapsamlı deniz araştırmasıyla yara aldı: Gökova'nın suları, İzmir Körfezi'ne dönmüş, dip yaşamı bitmiş. Cennet koyların dibi balık çiftlikleri, kıyılarıysa siteler tarafından tahrip edilmiş. Üç tarafı denizlerle çevrili 'cennet' Türkiye'de yapılan en detaylı deniz incelemesi, bilim adamlarını şoke etti. En temiz bölgelerden biri sayılan Gökova Körfezi'nde, 50 metre derinden alınan dip çamurundan yayılan koku İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nin 'Yunus' adlı araştırma gemisiyle kıyıları tarayan heyeti şaşkına çevirdi.
Su Ürünleri Fakültesi Dekanı ekip başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, yüzeysel ve dip kirliliğinin inanılmaz boyutlarda olduğunu, bir ay sürecek çalışmaların ardından laboratuvar sonuçlarını bakanlıklara gönderip 'acil önlem' isteyeceklerini söyledi. Prof. Dr. Öztürk başkanlığındaki heyet, 150 istasyonda inceleme yapmak üzere, 10 Ağustos'ta Çanakkale'den yola çıkmıştı. Güllük ve Gökova körfezleri dahil 19 noktada kirliliğin boyutları ve nedenini araştıran ekip, yaklaşık 2 bin 500 mil yol yaptı. Sadece bir haftalık sürede ve 150 istasyondan 19'unda ilk bulgular denizlerin alarm verdiğini, Gökova'nınsa can çekiştiğini gösterdi.
Burası Gökova mı?
İncelemenin Bodrum, Orak Adası, Çökertme, Ören, Karacasöğüt ve Sedir Adası'nı kapsayan 'Gökova' bölümünde dip yapısı incelendi, ağır metal analizi için çamur örnekleri alındı, balık çiftliklerine bağlı dip, konutlara bağlı kıyı tahribatı gözlendi. Gemideki laboratuvarda elde edilen ilk bulgular, deniz dibinin İzmir Körfezi'ni aratmadığını gösterdi.
Ölü sular Yrd. Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, "En temiz yerlerden biri olarak bildiğimiz Gökova Körfezi'nin ortasından, 50 metre derinden aldığımız numune dip materyalinin artık balçığa dönüştüğünü gösterdi. Burada tek bir deniz kabuklusu ve mikroorganizma yaşama şansı bulamamış ve ölmüş. Kızıldeniz'den giren terörist yosun dediğimiz 'Caulerpa Racemosa' Gökova'ya kadar gelmiş ve burada hızla yayılmaya başlamış" dedi.
Elbirliğiyle katliam
Prof. Dr. Öztürk'se ilk bulguları özellikle son 30 yılda Ege ve Akdeniz kıyılarında görülen aşırı yapılaşma ışığında yorumladı:
"Ege ve Akdeniz'de ikinci konut, belde, kent, tatil sitesi ve turistik tesislerin yüzde 90'ının arıtması denize gidiyor. Yaz aylarında Gökova'da dolaşan 5 bine yakın teknenin sintinelerini boşaltabileceği bir veya iki boşaltım noktası var, bunların büyük bir bölümü sintinelerini denize boşaltıyor. Fizibilite çalışmaları yapılmadan kıyıların 10 metre yakınına kurulan balık çiftlikleri ve ağlar zeminde tahribat, kıyılara çok yakın geçen uluslararası nakliye gemileriyse petrol kirliliği yaratıyor. Yerel ve merkezi idareler koruma yerine kollama projeleri geliştirdikçe kirliliğin boyutları inanılmaz seviyeye ulaşıyor."
Ildırı'dan Gümüşlük'e...
150 istasyonu kapsayan deniz kirliliği çalışmasında incelenen 19 nokta şunlar: Gökova, Ildırı, Kuşadası, Darboğaz, Panayır Adası, Didim, Çapraz Ada, Akbük, Ekincik, Güllük Körfezi, Salih Adası, Güvercinlik, Türkbükü Koyu, Yalıkavak, Turgutreis, Gümüşlük, Bodrum Limanı, Kara Ada,
Ören, Karacasöğüt. Çalışmanın bir ay içinde bitirilmesi hedefleniyor.
Bir yat parası bile yok!
Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizin karasularında ilk kez bu kadar detaylı bilimsel araştırma yapıldığını belirten Prof. Dr. Öztürk, ülkemizde denizlerdeki bilimsel araştırmalara, marinalarda bağlı olan bir yatın değeri kadar bütçe ayrılmadığını belirtiyor.
Prof. Dr. Öztürk isyan ediyor: "Türkiye'nin gerçek bir deniz ülkesi olabilmesi için sadece ticari bahriyelerinin, sadece deniz kuvvetlerinin faaliyette olması yetmez. Bilimsel araştırma çalışmalarının çoğaltılması gerekir. 20 yıl önce Gökova Körfezi masmaviydi. Oysa bakıyoruz karasal kökenli kirlenme başta Bodrum Yarımadası olmak üzere sahillerimizin büyük bölümünde etkili olmuş. Sahillerin kanalizasyon sorunu çözülmeden tek bir bina yapılmamalı, balık çiftliklerindeyse yeni bir yapılanmaya gidilmeli."