Kum-deniz-güneş turizminin ve
seracılığın merkezi Antalya, göçün de baş
adresi. Artık göç edenler önceliği İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e değil
Antalya’ya veriyorlar. İş-aş derdinde olanların ve emeklilerin yöneldiği
metropol Antalya’nın 2008’de nüfusu yaklaşık 70 bin artarak 1 milyon 860 bine
yaklaştı. Bu nüfus artışının yüzde 48’ini Antalya’da doğan bebekler oluştururken
yüzde 52’si net göçenlerden oluştu. Aslında Antalya’ya 2008’de göçenler 92 bini
buldu ama 56 bin kişi de Antalya’yı terk etti ve sonuçta net göç 36 binin
üstünde gerçekleşti. Bu durumda Antalya, net göç almada Türkiye birincisi..
Bursa, Ankara, İzmir ve İstanbul’u geride bıraktı. Göç, doğa ve kültürel
varlıkları ile Akdeniz’in gözde merkezlerinden olan Antalya’yı, hızlı
kentleşmenin getirdiği taşlaşma ve yetersiz altyapı ile ciddi biçimde tehdit
ediyor ve alarm zilleri hızla çalıyor.
***
Göçün adresi Antalya’nın yüz yüze kaldığı riskleri anlamak için analizi
derinleştirelim. TÜİK verileri ile yaptığım tasnif, aldığı göç verdiği göçün
üstünde olan (net göç alan) il sayısının 33 olduğunu ve 2008’de bu illerin 276
bin net göç aldığını ortaya koyuyor. Bu net göçten Antalya yüzde 13 pay almış.
Bursa ikinci sırada ve onun da payı yüzde 13’e yakın. Ankara yüzde 11 pay
alırken İzmir ve İstanbul yüzde 10’un altında kalmışlar.
Antalya’nın giderek kozmopolit bir kent olmasını nüfusun doğum yeri
verilerinden de anlayabiliyoruz. Görünen o ki, Antalya’daki her 100 kişiden
ancak 54’ü Antalya nüfusuna kayıtlı. İlçelere göre analiz yapıldığında en çok
Antalyalı olmayan nüfusun merkez ilçelerde yer aldığı görülüyor. Antalyalı oranı
Konyaaltı’nda üçte bire kadar düşerken Kemer’de yüzde 36, Muratpaşa’da yüzde 36
ve Kemer’de yüzde 38 dolayında. Dolayısıyla bu ilçelerin en çok göç alan ilçeler
olduğu söylenebilir.
En büyük ilçelerden Alanya’da da Antalya nüfusuna kayıtlı olanların oranı
yüzde 57. Bu analizde yabancıların olmadığını ayrıca belirtelim. Yine
Manavgat’ın da göç alan ilçelerden olduğu ve nüfusunun yüzde 40’ından fazlasının
Antalya dışından olduğunu gözlemliyoruz. Antalya’nın diğer ilçelerinin nüfus
bileşimi, bu ilçelere henüz Antalya dışından fazla göç olmadığını ortaya
koyuyor.
***
Görünen o ki Antalya, her 1 göç edene karşılık 2 göç alıyor. Turizmin
yarattığı iş alanının yanı sıra emeklilerin yerleştiği Antalya önümüzdeki
yıllarda da göç almayı sürdüreceğe benzer. Bu durum, Antalya’nın yakın gelecekte
kent dokusunun biraz daha bozulması tehlikesini de beraberinde getiriyor.
Antalya’nın hızla apartmanlaşarak taşlaşması, yeşilini kaybetmesi sorunu diğer
kent sorunları ile bütünleşerek tehlikeyi büyütüyor.
Doğal varlıkları ve turistik değerleri korunması gereken Antalya’nın bu nüfus
baskısı altında uzun süre kalması gelecek için endişe verici. Antalya’yı
yönetenlerin bu tehlike karşısında gelecek 10 yılları kapsayan bir vizyonları,
planlamaları, nüfus artışını yavaşlatacak önlemleri var mı? Bu sorun, “küresel
kent olma” klişeleriyle ne doğru anlaşılır ne de çözüm üretmeye yardımcı olur...
Antalya’yı Türkiye kaybederse çok yazık olur.
Vakit varken tehlikenin ayırdına varılmalı ve Antalya’nın geleceği üstüne
esaslı, uzun vadeli planlamalara gidilmeli.