Koronavirüs salgını ve salgının yayılımını önlemek için alınan tedbirlerin yapı sektörüne etkilerini sektör temsilcilerine sorduk. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan GF Hakan Plastik Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkanı Batuhan Besler, “COVID-19 salgını ile mücadele kapsamında önceliğimiz çalışanlarımızın, ailelerimizin, müşteri ve paydaşlarımızın sağlığını ve güvenliğini en üst seviyede tutmak ve işlerimizi güvenli bir şekilde sürdürmek oldu.” şeklinde konuştu.
Koronavirüs salgını ve salgın önlemleri şirketinizi nasıl etkiledi?
Pandemi döneminde iş yapış şeklimiz tamamen değişti. Fiziki temastan uzak, çalışanlarımızın ve iş ortaklarımızın sağlığını ön planda tutarak ama aynı zamanda devam eden iş hayatına da arkamızı dönmeden ve talepleri olabildiğince hızlı karşılayabilmek gayesiyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu süreçte, dijital ortamları ve sistemleri bünyemize olabildiğince entegre etmeye çalışarak en güvenli şekilde süreci devam ettirmeye gayret ediyoruz.
Ticari faaliyetler ve üretim faaliyetleriniz ne durumda?
Tabii bu süreçte pazar hareketlerinin azalması, sınırların kapanması, pandeminin özellikle insan sağlığını direk tehdit etmesi kapasite kullanımını olumsuz etkiledi. Azalan müşteri talebi ve çalışanların bazı sınırlamalara takılıp işyerine gelememesi nedeniyle bazı üretim noktalarında vardiya sayıları düşürüldü, bazı noktalarda durduruldu.
Çalışan sağlığı ile ilgili ne gibi tedbirler alıyorsunuz? Sizin alınmasını önerdiğiniz tedbirler neler?
GF Hakan Plastik olarak, devam eden COVID-19 salgını ile mücadele kapsamında önceliğimiz çalışanlarımızın, ailelerimizin, müşteri ve paydaşlarımızın sağlığını ve güvenliğini en üst seviyede tutmak ve işlerimizi güvenli bir şekilde sürdürmek oldu. Öncelikli olarak iletişim seviyesi ve frekansını artırarak çalışanlarımızı bilgilendirdik. Düzenli bilgi paylaşımı ile çalışanlara şirket içinde pandemi ile ilgili neler yapıldığını aktardık. Resmi makamlar tarafından alınan bağlayıcı kararları hiç zaman kaybetmeden ve istenen içerikte uygulamaya alıp takip ettik. GF içinde pandemi ile ilgili alınan regülasyonlara uyup, riskleri minimize etmeye çalıştık.
Çalışma sürelerimizde de değişiklikleri uygulamaya koyduk. Şu anda Çerkezköy fabrikamızda çalışan arkadaşlarımız belli oranlarda evde çalışmakta olup, Kağıthane ve bölge satış ofis kadrosunda çalışan tüm personelimiz de tüm çalışmalarını evden yürütmekteler. Tüm bunlara ek olarak, çalışanların sağlığını korumak ve takibini gerçekleştirmek için her gün düzenli ateş ölçümü yapıyoruz ve hasta teması olan çalışanlarımızın yakın takibini gerçekleştiriyoruz.
Salgının ve dolayısıyla salgına yönelik tedbirlerin uzaması/artması durumunda sektörün nasıl etkileneceğini, hem çalışan sağlığı hem de ticari ve üretim faaliyetleri açısından ne gibi ekstra tedbirler alınabileceğini öngörüyorsunuz?
Bu sorunun cevabını zaten bütün dünya hali hazırda aramaya devam ediyor ve çeşitli senaryolar üretiliyor. Sonuçta şu anda birkaç ülke haricinde alınan tedbirler aynı noktalarda gibi gözüküyor. Sadece bazı ülkeler ve firmalar yeni normale hızlı geçerken bazıları daha tedbirli olmayı tercih ediyor. Yapılan ilave desteklerin (kredi ya da doğrudan yardım) etkilerinin ek vergi olarak mı geleceği yoksa umulan büyüme ile mi kapatılacağını zamanla görüyor olacağız. Fakat olası tedbirlerin uzaması ya da artması halinde bunun yükünü hiçbir ülke veya şirketin çok kolay karşılaması mümkün gözükmemektedir. Bu durumda tüm şirketler ve sektör paydaşları kendi hükümetlerinden destek bekleyecek ama artık bu durumda devletlerin de çok oyun alanı kalmadı. Netice itibarıyla firmaların ciddi küçülmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.
Salgın sonrası ekonominin, ticari faaliyetlerinizin ve sektörün normale dönüş süreci ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Verimlilik her zaman için firmaların önceliği olmuştur fakat normale dönüş süresi içerisinde bu konu çok daha önem kazanacak. Yeni pazarın dinamiklerini anlamak, insan kaynaklarını ve proseslerini buna göre şekillendirmek ve esneklik ile adaptasyon son derece önemli olacak. Uzun bir süre değişiklikler çok hızlı olacak gibi görünmekle birlikte bu duruma adapte olacak organizasyon ve iletişim çok önemli olarak gözükmektedir. İlaveten, alınan kararlara ve değişikliklere karşı da sabırlı olmak ve paniğe kapılmamak çok önemli olacaktır.
Sektör ilerleyen günlerde öyle ya da böyle dengesini bulacaktır ama önemli olan bu dengelenme sürecinin ne kadar süreceğini iyi tahmin etmek, önlemleri almak, gerekli değişiklikleri yapmak ve güçlü olunan yerleri korumaktır. Eski alışkanlıkların kalıcı olarak değişeceği şüphesiz olup, adaptasyon kabiliyetine sahip ya da bu yetiyi çabuk kazanan firmalar sağlıkla yollarına devam edeceklerdir.
Dünya bir yandan son 20 yılda iyice küçülmüş ve sınırlar hemen hemen yok olmuş iken, salgının etkisi ile en azından bir süre için iç pazarlar tekrar en önemli dayanak haline gelecektir. Dolayısı ile ülkelerin ve firmaların gücü ilk önce kendi piyasalarında tekrar ortaya çıkacak. Türkiye ve inşaat pazarı için ise, finansal yapısı salgın öncesi kırılgan olan firmaların durumu bu şartlarda daha da zor olacaktır. Ödeme vadelerinin uzaması ve yapılandırılması çok tartışılacak ve talep görecektir. Sektörü ve pazar şartlarını iyi etüt etmemek ve kararları tek taraflı ve çok katı olarak vermek uzun vadede firmaları sıkıntıya sokabilir. Burada hassas olan nokta şudur ki, bir yandan sektör ve müşteri gerçeklerinden uzaklaşmamak, ama bir yandan da şirketlerin ciddi zarar görmesini engellemek gerekmektedir. İp üstünde çok dikkat gerektiren bir yürüyüş gibi.