Gezi'deki Yaşamın Avrupa'daki Örnekleri



Gezi Parkı protestoları ile başlayan ve 15 Haziran'da güvenlik güçlerinin müdahalesi ile sona eren Gezi Parkı içindeki eylem, tüm dünyanın ilgisini çekmişti. Kurdukları çadırlarıyla parka adeta bir kent kuran Gezi parkı eylemcilerinin bu mantıkla oluşan yaşamı ülkemizde  ilk defa görülse de Avrupa'da yıllardır var olan bir şey. Avrupa'da turist çeken bu tür yaşam bölgeleri mevcut.

Kurtarılmış kasaba Cristiana

Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'ın merkezine çok yakın olan Cristiania, ülkede 'kurtarılmış kasaba' olarak biliniyor. Bunun nedeni kasabanın  Danimarka Anayasası'nda 1989'da kabul edilen özel bir kanun ile orada oturan halk tarafından yönetilmesi. 1971'e kadar askeri bölge olan kasaba, 1971 senesinde o zamanın aktivist ve hippi gençler tarafından işgal edilmiş. 80'li yıllar boyunca motor çeteli ve uyuşturucu mafyasının yuvası olan kasaba, halkın mafya üyelerini 90'lı yıllarda kovmasıyla bugünkü halini almış. Kendi içinde doğrudan demokrasi ile yönetilen ve tüm halkın alınan kararlarda söz sahibi olduğu kasabada bir yönetici ya da belirlenmiş bir kural yok. Kendi radyosu, gazetesi ve hatta tvsi bulunan, neredeyse tüm halkının sanatçı ya da aktivist olduğu tüm binalarının da sanat evi olarak hizmet verdiği yerleşimde en geçerli 2 kural şiddete ve kimyasal uyuşturuculara karşı çıkılması. Herhangi bir şekilde huzur bozucu harekette ya da kimyasal uyuşturucu kullanımında halk sizi kasabanın dışına çıkartıyor. En büyük gelirin turizmden sağlandığı kasabada Danimarka kronu da geçiyor. Fakat kasabada paranın harici yardımlaşma ve takas yöntemleri de kullanılıyor. Cristiania'yı yılda yüzbinlerce tursitin ziyaret etmesi nedeniyla Danimarka hükümeti buraya şimdilik dokunmuyor.

2000'li yıllarla gelen huzur

Kopenhag'da yaşayan ve sık sık Cristiania'nın ünlü Konser salonu Mussikloppen'de iş yapan ses teknisyeni müzik organizasyon şirketi Killtown Bookings'in üyesi Daniel Abecassis (35)'e Kopenhag'daki bu ilginç yaşam hakkında sorular sorduk. Daniel, 850 kişinin 80 hektar alanda yaşadığı Cristiania'nın 2000'lerin başından beri huzur ortamı içinde yaşadığını anlatıyor. Fakat Daniel 2005 senesinde Pusher sokağında yaşanan cinayet sonrası bölgeye yıllardır girmeyen polisin artık sık sık kasabayı kontrol ettiğini belirtiyor.

Ungdomshuset

Daniel bize Kopenhag'da 20 senedir içinde olduğu ve kendi kendine yönetilen Ungdomshuset adında başka bir oluşumdan da bahsediyor. 1982'de aktivistler tarafından Jagtvej mahallesinde eski bir binanın işgal edilmesiyle kurulan Ungdomshuset, Kasım 1982'de belediye tarafından gönüllü sanat hizmetleri yürütülmesi şartıyla aktivistlere bağışlanmış. Gençlerin gönüllü olarak dayanışma içinde işlettikleri ve konserler, sergiler, tiyatro oyunları düzenledikleri bina 1997'de yanınca belediye tarafından bir şirkete satıldı. Daniel 2007'ye kadar hukuk mücadelesi sürdürdüklerini fakat kaybettiklerini söylüyor. 1 Mart 2007'de Danimarka anti terör timinin helikopter destekli olarak binaya baskın yaptıklarını, bina içindeki herkesi gözaltına aldıklarını anlatıyor. Bu olaydan sonra Kopenhag geneline 14 gün boyunca süren isyanın yayıldığını belirtiyor. Daniel 1 yılı aşkın protestolar sonucu belediyenin pes ettiğini ve Kopenhag gençlerine yeni bir bina tahsis ettiğini sözlerine ekliyor.

Gençlerin gözde merkezi

Grubuyla ülkemizde de konser veren müzisyen ve sanatçı David Mikelsen(24) yeni Ungdomshuset'in tam bir sanat ve müzik merkezi olduğunu belirtiyor. David, gönüllü gençler tarafından dayanışma yöntemi ile finanse edilen binada konser salonu bulunduğunu söylüyor. Bunun yanında müzik grupları için ücretsiz stüdyolar, kütüphane, yoga ve dövüş sanatlarının öğrenilebildiği spor salonu, sinema salonunun bulunduğunu ve her gün ihtiyacı olanlar için binanın mutfağından vejeteryan yemekleri çıktığını ekliyor. David ayrıca her yıl Ungdomshuset'te K-Town Hardcore fest, Heavy Metal in Downtown ve KillTown Death Fest (David bu festivale daha önce bir Türk grubu'nun da sahne aldığını belirtiyor) adında 3 adet dünyanın dört bir yanından müzik gruplarının sahne aldığı festivalin düzenlendiğini kaydediyor. Yapılan festivallerin birçok ülke vatandaşı tarafından rağbet gördüğünü ve binanın kendi kendine döndürecek kadar para kazandırdığını belirtiyor. Uluslararası festivaller sayesinde Kopenhag Belediyesi'nden sosyal yardım alan bina turistlerin de sıkça uğradığı yerlerden biri. Öyle ki 2010 senesinde düzenlenen müzik festivali sayesinde bina belediyeden 30.000 euro yardım almış. Bu para, uluslararası müzik gruplarının Kopenhag'a gelmesi ve Kopenhag'ın kültür yaşamına katkıda bulunulduğu için verilmiş.

Sanat evi Tacheles

Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya'da bu tarz aktivistlerin yaşadığı binalar neredeyse her şehirde görülüyor. Avrupa'nın kültür ve sanat şehri olarak bilinen başkent Berlin kısa zamana kadar 2 en büyüğüne ev sahipliği yapıyordu. Bunlardan Köpenicker Strasse'deki Koepi hala ayakta dururken Mitte semtindeki Kunsthaus Tacheles (sanatevi Tacheles) yakın zamanda boşaltılıp yıkıldı. Nazi Almanyası zamanında hapisane olarak kullanılan Tacheles, Doğu Almanya zamanında genellikle terkedilmiş olarak kaldı. Berlin duvarının yıkıldığı 1990 yılında yıkılması plananlanan tarihten 2 ay önce Tacheles' bir grup sanatsever yerleşti.  Alman hükümetine karşı da mücadele veren bu grup, burayı sinema salonu, gece kulübü, sergi salonu, heykel ve resim atölyesi olan devasa bir sanat evine çevirdi. Yaklaşık 22 yıl gönüllü sanatçı gençler tarafından yaşatılan ve ekonomik olarak sanat eserleri satımı ve yardımlaşma ile ayakta tutulan Tacheles, sonunda Alman hükümetinin baskılarına dayanamadı ve 2011 senesinde HSH Nordbank'a satılıp boşaltıldı. Tacheles'te yapılan heykeller ve resimler hala bir müzede sergilenmekte ve yüzbinlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Müziğin adresi Köpi

Berlin'in bir diğer devasa aktivist yaşam alanı ise Köpi. Yine duvarın yıkıldığı tarihlerde aktivistlerin yerleştiği bina, Tacheles'ten farklı olarak bir futbol sahası büyüklüğünde bir bahçeye sahip. Bahçesinde Gezi Parkındaki gibi  çadırlarda ya da konteynerlerde yaşayan bir çok aktivist mevcut. Her gün canlı konserlerin düzenlendiği bir müzik merkezi olan Köpi, 2008'den beri rahat nefes alamıyor. 2008 yılında arası  Commerzbank'a satılan bina Alman polisi tarafından boşaltılmak istendi. Yaşanan direnişin ve çatışmaların sonucunda Alman hükümeti, binada yaşayanların elektrik ve su faturası giderlerini karşılaması ve konserlerden kazanılan paradan vergi ödenmesi karşılığında, aktivistlerin binada kalmasını kabul etti. Böylece yarı yarıya devlet tarafından yönetilen bir yapıya sahip oldu. Berlin harici Münih kentindeki Kafemarat gibi Almanya'nın dört bir yanına yayılmış işgal evleri ve bu evlerdeki yaşam şekli turistlerin ilgi odağı. Almanya harici Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve İskandinav ülkelerinde de irili ufaklı yaşam alanları mevcut.