"Gerçekten 'Farkında' Değiliz, Tehlike İçindeyiz"



Konferansın açılış konuşmasını yapan Fuji Mühendislik Türkiye Başkanı Yusuf Zahit Gündoğdu, düzenlenen bu konferans ile Japonya ve Türkiye’de uygulanan deprem uyarı sistemleri hakkında ilgili kişi ve kurumlara bilgi verilmesinin hedeflendiğini kaydetti. Gündoğdu, 1999’da yaşanan Kocaeli ve İzmit depremlerinden bahsederek, depremin doğurduğu can kayıplarına değindi. Yusuf Zahit Gündoğdu, depremde olası can ve ekonomik kayıpların azaltılması için nüfusun yüksek olduğu bölgelerde ve endüstri tesislerinde deprem uyarı sistemlerinin gerekliliğine dikkatleri çekerek, “Depremlerde can kayıplarının azaltılması ve ekonomik yatırımlarımızın korunması için vazgeçilmez görülen erken uyarı ağı ve kendi başına bağımsız çalışan uyarı sistemleri, yenilenen teknolojilerle geliştirilmeye devam edecektir” şeklinde konuştu.

İstanbul'da 100 yerde depreme duyarlı sensörler var

Gündoğdu’nun ardından söz alan Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. S. Ümit Dikmen, “İstanbul Deprem Erken Uyarı ve Hızlı Bilgi Sistemleri” adında bir sunum gerçekleştirdi. Dikmen, İstanbul’da 100 yerde depreme duyarlı sensörlerin yerleştirildiğini kaydederek, erken uyarı sisteminin sanıldığı gibi depremi önceden haber veren ve binalardan erken çıkmayı sağlayan bir sistem olmadığının altını çizdi. Dikmen, erken uyarı sistemlerinin, deprem sırasında elektrik, doğalgaz gibi büyük tehlikeler yaratabilecek sistemleri durdurmayı amaçlayarak, daha büyük felaketlerin önüne geçmeyi hedeflediğini belirtti.

Binaya müdahalenin detayları çıkarılıyor

İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Kapasitesinin Arttırılması Projesi’ni (İSMEP) anlatan Dikmen, öncelikli olarak projenin öncelikli kamu binalarının sismik risk karşısındaki durumlarının incelenmesi ve bu inceleme sonuçlarına bağlı olarak güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılmasına karar verme aşamasında yardımcı olduğunu belirtti. Bu sistem ile hasar tahmini yapabildiklerinin altını çizen Dikmen, hangi binaya, nasıl, erken müdahale edilmesi gerektiğinin bilindiğini yineledi. Dikmen, Yüksek katlı binalar ile endüstriyel tesislerde sismik hareketleri kontrol eden kayıt aletlerinin yerleştirildiğini ifade ederek, deprem sonrası alınan kayıtlarda binaya müdahalenin detaylarının çıkarıldığını kaydetti.

3. boğaz köprüsünde de deprem takip sistemi var

Kültürel tarihi yapıların da bu izlemeye tabi tutulduğunu söyleyen Dikmen; Ayasofya Müzesi, Süleymaniye Camisi, Fatih Camisi, Mihrimah Sultan Camisi ile Sultanahmet Camisi’nin izlenen yapılar arasında olduğunu kaydetti. Dikmen, yeni yapılan 3. boğaz köprüsü ile beraber diğer boğaz köprülerinde de deprem takibinin yapıldığını söyledi.

Marmaray da takipte

Marmaray’ın takip edildiğini ifade eden Dikmen, Marmaray’ın denizin içinde olan 11 tüpten her birinin başında ve sonunda kayıt cihazlarının olduğunu kaydetti.

"Gerçekten 'farkında' değiliz, tehlike içindeyiz"

Dikmen’den sonra söz alan Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hasan Boduroğlu, “deprem ve farkındalık” adı altında bir sunum gerçekleştirdi. Boduroğlu, farkındalık kavramına değinerek, bölgede beklenilen büyük bir depremin riskleri ve etkileri üzerinde bilinçli olmanın gerekliliğine değindi. Boduroğlu, “Her şeyden önce bu riskin farkında mıyız? Bu risk evimizle, işyerimizle ilgili olabilir. Ayrıca okul, hastane gibi kullandığımız diğer yerlerle de ilgili olabilir” dedi.

Boduroğlu, depreme dayanıklı yapılmayan binaların depremde yıkılacağını belirterek, yapısal olmayan tehlikelere de dikkatleri çekti. “Gerçekten 'farkında' değiliz, tehlike içindeyiz” diyen Boduroğlu, ölüm ve yaralanma risklerinde ilk akla gelenin “binalar” olduğunu yineledi. Bina yıkılmadığında, binanın içinde de eşyalardan kaynaklı tehlikeler olabildiğini anlatan Boduroğlu, riskleri belirleyip hazırlık yapmanın önemine vurgu yaptı. Boduroğlu, paneli izleyenlere deprem öncesinde, deprem sırasında ve sonrasında yapılması gerekenler hakkında bilgiler vererek, “depremden korkmayın, depremi öğrenin” dedi.

AliAli PınarYüksek binalar uzaktaki depremde de risk altında!

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Dr. Ali Pınar, etkinlikte yaptığı sunumda, Kandilli Deprem Araştırma Merkezi'nce yürütülen Marmara Bölgesi Erken Uyarı Sistemi'ne ilişkin bilgiler paylaştı. Bölgesel ve On-site deprem uyarı sistemlerini karşılaştıran Pınar, deprem bölgesine yakın alanlarda onsite sistemin, daha uzak noktalarda ise bölgesel sistemin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.

Kandilli Rasathanesi'nin on-site deprem erken uyarı çalışmalarında kullandığı sismik ağ hakkında bilgi veren Pınar, daha sonra rasathanenin bölgesel deprem erken uyarı algoritmaları Virtual Seismologist (VS), Presto ve ElarmS'dan bahsetti.

Deprem erken uyarı sistemlerinde genelde kısa ve rijit yapıların dikkate alındığına dikkat çeken  Prof. Dr. Ali Pınar, sismik enerjinin büyük kısmını uzun periyotlu dalgaların taşıdığını, dolayısıyla deprem uzakta meydana gelse bile yüksek yapıların risk altında olduğunun altını çizdi. İstanbul'da her geçen yıl uzun periyotlu yapıların ve yüksek binaların sayısı giderek arttığını vurgulayan Pınar, "Bu nedenle özellikle uzak depremlerin etkilerini azaltmak için bölgesel deprem erken uyarı çalışmaları önem arz etmektedir" dedi.