Birleşmiş Milletler, geçenlerde Danimarka’nın başkenti
Kopenhag’da başarısız bir iklim zirvesi yaptı; dünyayı yöneten
zengin ülkeler, iklim değişikliklerinin önüne geçecek ve belki de dünyamızı bir
felaketten kurtaracak adımları atmadılar; dünyanın orta halli (ve zengin olmayı
uman) ülkeleri ise atılması istenen adımları kendilerinin zenginleşme çabasını
önleyecek bir büyük komplo olarak gördüler, anlaşmaya onlar da yanaşmadı.
Dünya bir türlü bir anlaşmaya varamayadursun, bu arada atmosferimize karbon
salmaya devam ediyoruz, her geçen gün bu salınımı daha da artırıyoruz.
Atmosferdeki karbon miktarı arttıkça da, iklimin değişmesi
kaçınılmaz gibi gözüküyor.
İklim değişikliğiyle mücadele konusunda önerilen başlıca yol, karbon
salınımını azaltmak ama görüyorsunuz herkes bu yolun yegâne geçerli yol olduğunu
bildiği halde buna yanaşmıyor, “Ben karbon salmaya devam edeyim ama
ötekisi azaltsın” diyor.
Aslında, teorik düzeyde başka öneriler de var, iklim değişikliğiyle mücadele
için önerilen. Bunlar, ‘Geo-Mühendislik’ genel adı altında
toplanan şeyler. İçlerinde çok uçuk gibi duran öneriler de var, daha ilk bakışta
gerçekçi gözükenler de. Ama her durumda önerilen şeyler dünyamızın doğasına açık
bir müdahaleyi gerektiriyor. Böyle bir müdahale yapılması halinde geri dönüş
olmayabilir. İşte bu nedenle de, her ne yapılacaksa (veya yapılmayacaksa) bunun
kararının dikkatle, ince elenip sık dokunarak verilmesi gerekiyor.
Bu hafta, dünyanın dört bir yanından bilim insanları
‘Geo-Mühendislik’ konusunu tartışmak için bir araya gelecek.
Alınacak kararlar heyecan ve merak uyandırıyor ister istemez.
***
Esasına bakacak olursanız, en azından yüz yıldan beri dünyada
‘Geo-Mühendislik’ uygulanıyor. Ama kötü anlamda.
Pek çok bilimciye göre dünyamız ‘Halocene’ dönemini bitirdi
ve ‘Antrophocene’ dönemine girdi. Yani, dünyanın doğal oluşumu
ve doğa kurallarının belirleyici olması (Halocene) bitti,
insanoğlunun kurallarının doğayı belirlemesi (Antrophocene)
dönemi başladı.
Nehirleri kuruttuk, gölleri kuruttuk, daha fazla ekim yapabilmek için. Ama
bunun karşılığında kuruttuğumuz bölgelere daha az yağmur düşer oldu, o bölgede
iklim değişti, hava ısındı.
O kadar çok karbon saldık ki atmosfere, o karbon ısıyı emdi, o yüzden
dünyamız ısındı.
Bunlar hep, sözde‘istenmeden’ yapılan
Geo-Mühendislik çalışmalarıydı; sadece istenmeden de değil,
‘bilmeden’ yapılan şeyler.
Şimdi ise ‘isteyerek’ ve ‘bilerek’ yapma
eşiğinde dünya... Önerilen şeyler arasında uzaya dev aynalar yerleştirip güneş
ışınlarının bir bölümünün dünyaya ulaşmasını engellemek, bu yolla havayı
soğutmak da var; karbondioksidi sıvılaştırıp yeraltına gömmek de var; atmosfere
bir gaz sıkıp ozon tabakasını onarmak da...
Dünyanın sağında solunda duyarlı kamuoyu, bu hafta yapılacak bu
Geo-Mühendislik toplantısını biraz korkuyla bekliyor.