Elimde bir rapor var. Tarih, Kültür Danışma Kurulu raporu. Yılan öyküsüne dönen Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı ile ilgili resmi bir rapor. Rapor tarihi bir bölgenin yerle bir edilmekte oluşunu anlatıyor.
Gelibolu faciası. Tarihin oluştuğu bir bölgenin korunmasıyla ilgili bir facia. Konuyu burada ben birkaç kez dile getiriyorum. Bunlara resmi açıklamalar geliyor. O resmi açıklamaların doğru olmadığı, burada yazılanların doğruluğu, şimdi resmi bir belgeyle bir kez daha kanıtlanıyor.
Rapora göre, Tarih, Kültür Danışma Kurulu’nun ilk gözlemi betonlaşma. Gelibolu’da Seddülbahir, Arıburnu, Anafartalar şehitliklerinde yapılaşma ile ilgili rapordan bir cümle:
"Bu yapılar araziyi fazla betonlaştırdığı için, doğal ortama uygun bulmuyoruz".
Ardından tarihle bağlantılı bir gözlem:
"Muharebe arazisini bozduğu için, beton yapıları arazinin tarihi dokusuna aykırı bulmaktayız".
Örnek de veriliyor. Bu yıl 18 Mart’ta açılışı yapılan Kesikdere, Karayörükdere, Çataldere şehitliklerindeki granit taşlar, demir bloklar, geniş yollar.
Bakı terasları
Sonra bir genelleme yapılıyor:
"Arazinin doğal yapısına uygun inşaat malzemesi kullanılmıyor". Sanılıyor ki, gösterişli ve süslü malzemelerle tarih daha iyi korunuyor. Tersine, daha çok katlediliyor.
Savaş alanlarında bakı terasları planlanıyor. Bunların sayısı çok fazla. Rapor, fazla terasları gereksiz buluyor. İlk anda, ayrıntı gibi. Ama, iki yönü var. İlki, tarihin dokusuna aykırı. İkincisi de, ne kadar çok bakı terası yapılırsa, o kadar çok para. Olsun, nasılsa paramız çok. Arada tarih kayboluyormuş, ne gam.
Conkbayırı
Bakı teraslarına ilişkin rapordan bir başka gözlem:
"Conkbayırı sırtlarına yapılması planlanan bakı teraslarının hepsi Anafartalar’a bakmaktadır. Aynı yere değişik noktalardan bakmak gereksizdir. Bu teraslar oradaki siper, rah-ı mesturlar, mermi çukurlukları ve benzeri muharebe izlerini yok edeceği için, şiddetle karşıyız."
Çok teras, çok para. Orayı yapanlara elbette.
Savaş alanlarına açılan giriş denetleme noktaları ile ziyaretçi dinlenme noktaları da, yine tarihi dokuya ve doğaya aykırı.
Gelibolu Tarihi Milli Parkı Uzun Devreli Plan’da yer alan projelerin özet durumu bu. Bu projelere, orada tarihi korumak isteyen, Yeni Zelanda ve Avustralya’lılar karşı. Aynı zamanda ele, güne rezil olma durumu.
Ha müzeler, ha Gelibolu. Tarihi varlıkların, sanat eserlerinin, doğanın korunması uygarlık ölçüsü. Müzeler ve Gelibolu, AKP’nin de uygarlık ölçüsü. Örnekler ve olaylar ortada. AKP’nin uygarlık ölçüsünü gösteriyor.