Paris’in doğusundaki Fontenay-sous-Bois için yaptığınız katılımcı bölge planının haritalandırılmasına ilişkin çalışmanızı anlatır mısınız? Katılımcı Semt Planı nedir? Bu projede işverenin talebi neydi?
Katılımcı Semt Planı, Fontenay-Sous-Bois konut bölgesi üzerine yapılan bir tür haritalama projesi. Projeyi bize veren, Belediye’nin Sosyal Hizmetler ve Konut Departmanı, Sosyal Konut Bürosu ve çalışma alanındaki etkin mahalle dernekleri tarafından oluşturulan bir komite. Katılım süreci, bölgenin tarihsel kimliğini geri kazandırmak amacıyla, alanın kentsel karakterine ilişkin bilgi toplanmasını içeriyor. Harita, Belediye ve kentliler için bir analiz aracı olma niteliği taşıyor. Bu doğrultuda süreç boyunca çeşitli ziyaretler, kentlilerle toplantılar, söyleşiler ve foto röportajlar yapıldı.
İtalya, Senegal, İran vb. farklı ülke ve kültürlerde konut projeleri üzerinde çalışıyorsunuz. Hepsi farklı konseptlere odaklanıyor. Senegal’de ekolojik ayakizine yoğunlaşılırken, İran’da sosyal konut üretimi söz konusu. Konut çözülmesi gereken büyük bir bilmece gibi; ülkeden ülkeye ya da şehirden şehre sorunun bileşenleri ya da karakteri farklılaşıyor mu?
İster İtalya isterse Afrika ya da Ortadoğu’da olsun her konut projemizde; daha sosyal, daha paylaşımcı, düşük yapım maliyetli ancak yüksek performanslı yapılarla yenilikçi yaşam biçimlerine yöneliyoruz. Her bir projemizde, sürdürülebilirliği, katılımcı planlamayı, yerel yapım teknikleri, işgücü ve malzemeyi ön planda tutuyoruz. Yerel ortaklarımızın olabildiğince kapasitelerini ve teknik yetilerini artırmaya önem veriyoruz. Her nerede olursa olsun projeye yaklaşımımız değişmiyor. Birinci ya da dördüncü dünya ülkelerinde çalışmak arasında temel bir farklılık olmadığına inanıyoruz, her bağlamda projenin odağına tasarladığımız yapıları kullanacak olan insanları koyuyoruz. Farklılık elimizdeki kaynakları kullanma noktasında ortaya çıkıyor. Ancak proje ilkelerini oluşturmada hakları esas aldığız yaklaşımımız değişmiyor. Daha önce de belirttiğim gibi bu, her projede yerel tekniklerle çalışmamız, geleneksel tipolojileri yorumlamamız, eldeki yerel malzemeyi kullanmamız ve ayrıca yerel topluluğun gereksinimlerini göz önünde bulundurmamız anlamına geliyor. Amaç her zaman, mükemmel performans (özellikle sağlık ve konut projelerinde) ve bütçe arasında çalışma alanı bağlamında doğru dengeyi kurmak oluyor. Bütün projelerimiz yerel otoritelerle uzlaşı çerçevesinde geliştiriliyor.
Türkiye’deki konut projeleri hakkında bilginiz var mı?
Geleneksel konut biçimleri pek çok insanın gereksinimlerini karşılamaktan uzak. Toplumumuzda demografik ve ekonomik değişimler meydana geliyor ve pek çoğumuz bu değişimleri kendi yaşamlarımızda birebir deneyimliyoruz. Önceden insanların zaten sahip oldukları varsayılan, aile, topluluk, aidiyet gibi kavramları bugün sizin aramanız, amaçlamanız gerekiyor. Birçok insan uygun seçeneklerin yetersizliği nedeniyle, yanlış ya da sağlıksız konutlarda oturuyor. Örneğin, Emre Arolat’ın Arketip Evleri gibi projeler bizce çağdaş kentlerde yaşamanın yenilikçi ve yerli boyutları arasındaki ilişkiyi keşfetmek adına ilginç bir yöntem olarak düşünülebilir.
Konut odakta olduğunda üstesinden gelinmesi gereken en önemli konular neler? Daha düşük bütçeli daha çok konut talebi var, bu sorunu çözmek için yeni yollar var mı yoksa bu sorunu yeniden tanımlamak mı gerekli?
İşlevsellik ve düşük maliyet, konut projelerinde önceliğini koruyan iki konu. Bununla birlikte, bu alanda “yüksek performanslı” çözümler üretme kaygısı tüm öteki konuları birer alternatif düzeyine indirgemiş durumda. Her konut projesinde öncelikle kültürel yapı ve toplumsal sorunlar üzerine çalışıyoruz. İtalya, Afrika ya da Ortadoğu’da çalışırken, farklılık gözetmeksizin öncelikle özgünlükleri, yerel gelenekleri ve toplumsal sorunları tanımlamaya çalışıyoruz. Bizim yaklaşımımızda, işlevsellik ve düşük maliyet, çalışma yapılan yerde bir “genius loci” (yerin ruhu) keşfinin ardından gelen amaçlar olarak yer alıyor.