Bugün küresel ekonominin itici gücünü şehirler oluşturuyor. McKinsey danışmanlık şirketinin gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre küresel gayri safi hasılanın yüzde 60’ı yaklaşık 600 şehirden geliyor. 2010 yılında 3,1 milyar olan şehirlerde yaşayan insan nüfusunun, 2050 yılında 6,3 milyara yükseleceği beklentileri, şehirlerin dünya ekonomisindeki rolünün daha da artacağını gösteriyor.
Peki dünya genelinde milyonların gelir kapısı olan şehirlerin geleceği nasıl olacak? Ekonomik büyüme ve inovasyonun merkezi olmak, rakiplerinden bir adım öne çıkmak için şehir yöneticilerinin nasıl stratejiler uygulaması gerekecek? Şehir planlamacıları gelecekte teknoloji yatırımlarını hangi alanlara yoğunlaştırmalı? 3D tasarım, mühendislik ve eğlence alanlarında dünyanın önde gelen yazılım şirketi Autodesk, kentlileri dinleyen şehir planlamacılarına gelecek tüyoları veriyor.
Geleceğin şehirleri için yeni trendler
• Bir şehrin başarısı en temelde o şehrin altyapı kalitesine bağlı. Enerji, su, atık yönetimi tedariki, ulaşım, yiyecek ve işlenmiş ürünlere sorunsuz erişim gibi özellikler sunan şehirler, ekonomik ve kültürel büyümede öne çıkacak. Çünkü altyapısı gelişmiş şehirler sadece temel yaşam ihtiyaçlarını destelemekle kalmıyor, bireyler ve kurumlar arası etkileşimi ve fikir paylaşımını da mümkün kılıyor.
• Şehirli insan için yaşam kalitesi gelecekte çok daha önemli bir kriter olacak. Yaşam kalitesini etkileyen başlıca etkenler arasında yer alan sürdürülebilirlik, dayanıklılık, enerji verimliliği, kaliteli konut ve okullar, güvenlik, hatta mutluluk gibi kriterlerde vatandaşlarına sunduğu hizmetlerle öne çıkan “akıllı” şehirler, en hızlı büyüyen şehirler olacak. Bu da gelecekte şehirlerin daha uyarlanabilir, işbirlikçi, yayalar için yürümeye daha elverişli hale geleceği ve herkesin kamu hizmetlerine ve toplu taşımaya daha kolay erişebileceği bir şehir hayatına işaret ediyor.
• Geleceğin şehirlerinde bina çatılarına kurulan bahçeler ve dikey tarımcılık faaliyetleri, daha yeşil bir şehir hayatı vaat ediyor. Şehir planlamasındaki karışık bölgeleme sistemi de, ofis ve paylaşılan alanlar arasında işbirliği için en uygun ortamı sağlayacak. Bağlantının yaygınlaşmasıyla mobilite ve serbest mesleklerde artış yaşanacak. Gelişen şehirler vatandaşlarına minimum enerji ile bir noktadan diğerine kolaylıkla ulaşım fırsatı sunacak. Ayrıca şehirler artık yakınlığa göre erişimi, mobiliteye yönelik erişime tercih edecekler. Bu da daha yüksek vergi sağlanması, daha sağlıklı şehir sakinleri, var olan altyapının daha iyi kullanımı ve fosil yakıtlara yönelik talebin azalması anlamına gelecek.
Şehir canlılığı için dört altyapı yatırımı kritik!
Geleceğin şehirlerini bugün aldığımız yatırım kararlarının şekillendirdiği bilgisinden hareketle, teknolojinin gücünden en erken yararlanmaya başlayan şehirlerin toplumsal, ekonomik ve çevresel avantajlardan en çabuk faydalanan şehirler olacağını söyleyebiliriz. Bu anlamda teknolojik yatırımlarda dört ana alan öncelik taşıyor:
• Binalar: On yıllar önce çelikten inşa edilen binalar gelecekte de var olmaya devam edecek. Ancak bilgiişlem gücünde sağlanan çağdaş gelişmeler, binaların enerji ve hammadde açısından çok daha verimli şekilde inşa edilmesini sağlayacak.
• Su: Şehirlerde geliştirilecek parklar ve yeşil koridorlar, yağmur suyu yönetimine yardımcı olarak yeraltı ve yerüstü altyapı bakım maliyetlerini azaltacak, daha sağlıklı ve güzel bir çevre yaratılmasına imkan sağlayacak. Borulara yerleştirilen sensörler, su kullanımını ölçecek, sızıntıları tespit edip hızlıca tamir edilmelerini sağlayacak. Özellikle kıyılarda konuşlanan şehirler; yükselen deniz seviyesi, sıklaşan fırtınalar, depremler ya da sadece şehirleşmenin artan baskısı ile daha etkin dayanıklılık stratejileri geliştirmek zorunda olacak. Bu noktada güçlü bulut bilişim imkânlarıyla geliştirilen simülasyonlar, şehir planlamacılarının ve tasarımcılarının yenilikçi ve daha uygun maliyetli alternatiflere yönelmesini ve zamana dayalı simülasyon sayesinde bu yaklaşımların geleceği nasıl değiştireceğini öngörmelerini sağlayacak.
• Ulaşım: Ulaştırma makamları da modern tasarım ve sonsuz sanal bilişim araçlarından faydalanarak, ulaşım seçeneklerini simüle edip seyahat sürelerini kısaltacak, trafik sıkışıklığını en aza indirgeyebilecekler. Bu sayede yakınlığa göre erişim stratejisi teşvik edilirken karbon emisyonu da düşürülebilecek.
• Enerji: Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerji, şehirde sera gazı salınımını azaltıp daha istikrarlı enerji maliyetleri sağlayacağı gibi, şehrin ithal enerji bağımlılığından da kurtulmasını sağlayacak. Böylece sık sık dalgalanan emtia fiyatları ve doğal felaketler gibi tehditlere karşı şehrin dayanıklılığı da artacak.
Büyük veri, teknoloji ve insanlar
Şehri teknolojinin değil insanların oluşturduğu gerçeğinin unutulmaması gerekiyor. Bir şehrin ekonomik rekabet gücünün artması için önerilen yeni projeler ya da rehabilitasyon çalışmalarının onay sürecinde, o şehirde yaşayan vatandaşların bilgi sahibi olması kritik önem taşıyacak. Günümüz teknolojisinin desteklediği “Büyük Veri”, şehir yöneticileri ve ticari şirketleri yeni tasarım ve çözümler geliştirme ve kamuya sunma konusunda teşvik ediyor. Nüfus artışı, meteorolojik etkiler gibi birçok faktör de Büyük Veri sayesinde kolayca analiz edilebiliyor. İnsanların veriye erişimine olanak tanınması, iletişimin kolaylaşmasını ve onay süreçlerinin hızlanmasını da sağlayabilir.
En büyük zorluk, geleceğimizin nasıl olmasını istediğimizi şimdiden netleştirmek. Hedefleri gerçekleştirmek için, net amaçlar koymak gerekiyor. Bilgi önemli, çünkü tükenebilir kaynakları harcamak söz konusu olduğunda, bunu sosyal, çevresel ve ekonomik faktörlere dayanarak yapmak gerekiyor. BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) gibi gelişmiş modelleme teknolojilerinin yükselişiyle birlikte artık şehir kalkınmasıyla ilgili yatırımlar çok daha sağlam öngörülerle gerçekleştirilebiliyor, sonuçları çok daha etkin bir şekilde duyurulabiliyor ve daha kârlı işlere dönüşebiliyorlar. Bu teknolojileri, sosyal ve mobil platformlarla birlikte etkin şekilde kullanan şehirler, vatandaşlardan profesyonellere kadar şehir hayatıyla ilgili tüm paydaşları çok daha kolay bir şekilde etkileşime sokabilecek.
Son olarak, Büyük Veri ve simülasyon teknolojilerinin kullanımı geniş kitlelere yayıldıkça, şehirde yaşayan ve çalışan vatandaşlar da şehirlerinin ihtiyaç duyduğu altyapı yatırımlarının tasarım ve üretim sürecine dahil olabilecek. Şehirlerin ekonomik ve çevresel canlılığında, o şehirde yaşayan vatandaşların da katkısı olacak.