İstanbul’un tarihi dokusunu rant uğruna talan edecek projelerin başında gelen ”Galataport” olarak bilinen Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi’nin inşaatı devam ediyor. Projeyle birlikte, kültür varlığı olarak tescil edilmiş olan Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü binası, yolcu terminali ve Çinili Han otele dönüştürülüyor. Paket Postanesi mağaza ve restorana dönüştürülerek ranta açılıyor. “Galataport” Karaköy Rıhtımı’ndan Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı Kampüsü’ne kadar uzanan 1.2 kilometrelik sahil şeridini kapsıyor. 400 bin metrekarelik alanı kapsayan projeyle birlikte, kültür varlığı olarak tescilli binalar mağaza ve restorana dönüştürülecek. Kentsel sit alanı olan Beyoğlu, proje sonrasında insan ve yapı yoğunluğunu kaldıramayacak değerlere ulaşacak. Bölgenin var olan sorunları ise katlanarak artacak.
Birgün Gazetesi'nden Uğur Şahin'in haberine göre, Galataport’un İstanbul’a yaşatacağı geri dönülmesi zor tahribatı kent hakları savunucusu ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği(TMMOB) Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Genel Sekreteri Mücella Yapıcı, Birgün Gazetesi'nden Uğur Şahin'in sorularını yanıtladı.
Galataport tehlikeli bir proje mi?
Alan Boğaz’ın giriş noktasında olduğu gibi kentsel ve tarihi doku nedeniyle de çok önemli. Ayrıca, zemin hassasiyeti nedeniyle de çok önemli, yani ciddi bir şekilde kültürel miras alanı. Başbakanlığın yatırımcı sitesinde Haydarpaşa ile birlikte Türkiye’nin en önemli projesi olarak Galataport geçiyor. Defalarca planlar yapıldı, defalarca karşı davalar açıldı. En son bir plan onaylandı o da koruma amaçlı plan diye geçen ve bugüne kadarki en ehveni şer planlardan biri oldu. İnsanlar çok farkında değil neler olup biteceğinden ama gerçekten son derece tehlikeler yaratacak, problemli bir proje onaylanmış oldu
Galataport’taki çalışmalar ne durumda?
Şu anda bir takım askılar ve iskeleler yapılıyor. Uzun bir süredir de zaten kapatma vardı. Burada yapılacak her şeyin kurul kararıyla yapılması gerekiyor. Kıyılarda da, kıyı kanunu hukuku içinde işler yapılır. Ancak ne yazık ki Mehmet Kutman’ın Kuşadası’nda kıyıda yaptığı bir alışveriş merkezi vardı. O zaman kıyı kanuna bir ‘kurvaziyer madde’ eklendi. O madde Danıştay tarafından iptal edilmişti. Kutmanlar o zaman Ofer grubunun ortağıydı ve Galataport, Ofer’e pazarlanmak üzereydi. Madde ile birlikte kıyıya bir kurvaziyer gemisi bağlamak üzere arkasında istediğiniz yapabiliyorsunuz. Bu imara açabilmek için gerekli bir maddeydi, şimdi de Galataport’ta yapılanlar, o zaman söylediklerimizin ayan beyan açığa çıkmış halidir.
Karaköy meydanında çatlamalar olduğu söylendi, bu doğru mu?
Evet, Karaköy meydanında çatlamalar başladı. İşin en acıklı kısmı halkın kendi cebinden verdiği paralarla ilave edilen rıhtım kısmı tamamen otel olacak. ‘İstanbul’un kurvaziyer limana ihtiyacı var’ diyerek kıyamet kopardılar. Bu projeyi ‘kamu yararı var’ diyerek geçirdiler, şimdi Paket Postanesi dahil, alanın hepsi otel oluyor. Zemin açısından son derecede sorunlu olan Karaköy’de 1’nci derece tarihi eser binaların altına otellerin ihtiyacı olan mutfak vb. bodrum katı inşa edilmeye kalkılıyor
Amaç sadece liman inşa etmek mi?
Yapılmak istenenin kurvaziyer limanla falan alakası yok, amaç başka. Kamuya verilen planlama yetkisi, şirketlere rant sağlamak için kötüye kullanıyor. Yapılacak oteller için literatürde olmayan ‘yarı kamusal alan’ diye bir tanım getirdiler. Bu nasıl bir anlayıştır, bu suçtur ve kamuoyunu kandırmaktır. Burada imzası olan açıkça suç işlemektedir. Galataport’u ve yaşananları, ekonomik kalkınmayla, ilerlemeyle izah etmek mümkün değil.
Projenin altına imza atan isimler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Galataport, altından ciddi bir tarih yatan, bu kadar önemli bir kentin dokusunu tarumar eden bir projedir. Çünkü bütün bu eserler çok hassas bir zeminin üstünde. Buradaki rant bir başka, yani sermayenin buradan para kazanmasını bir kenara atarsak usulsüzlükler çok fazla. Planlama hukuku, planlanma kanunu, kıyı kanunu, kültür varlıklarını koruma yasası, mimari tanımlar, şehircilik ilkeleri, bilimsel etik bütün bunlar defalarca ters düz edildi. Kuruldaki meslek insanlarının ve üniversitedeki öğretim üyelerinin bu projeye onay verip imzalaması Galataport’un vereceği tahribattan bile fazla. Yani böyle bir proje için, ‘Ben liman yapıyorum, buraya da halka açıyorum’ diyerek ticarete açıp, turistleri de bodrum kata sıkıştırmaları çok büyük kandırmacadır. Bunun altına imza atan meslektaşlarımız sadece İstanbul’a, tarihe, kültürel mirasa değil, bilime ve bilim etiğine de ihanet etmişlerdir.