'Farklı' Bir Tasarım için 'Çocuk Gibi' Düşünebilmek



Turanlar Group'un alt kuruluşları olan lamine ahşap üreticisi Peli Lam ve panel üretimi yapan PeliPan'ın trend sunumlarıyla başlayan PeliFair 2014'ün ikinci günü de 2015'in trendleri hakkında önemli ipuçları verdi. Surteco, Munkjö, Hueck firmalarının sunumlarıyla dikkat çektiği günün öne çıkan ekibi ise Red Dot ödüllü tasarım pratiği Pentagon Design'in kurucu ortakları Arni Aromaa ve Sauli Suomela oldu. Farklı ülkeler ve farklı sektörler için yaptıkları tasarımlardan örnekler üzerinden sürdürülebilirlik, otantizm ve orijinallik, pozitif süprizler gibi kavramlara değinen ikili; 'gündelik tasarım'ı yeniden keşfetmenin önemine vurgu yaptı.

Sunumları sonrası Cansu Pelin İşbilen ve Nurullah Kaya'nın sorularını yanıtlayan ikili, Türkiye'de tasarımın saygı duyulan bir kavram olduğunu ve firmaların da tasarımın öneminin farkında olduklarını; bu anlamda potansiyelin yüksek olduğunu söyledi. Tasarımlarında "Başlangıç noktası olarak, içerik bakımından hiç bir konunun uzmanı olmadığımızı kabul ediyoruz" diyen ikili; 'yeni', 'farklı' bir tasarım için de 'çocuk gibi düşünebilmenin' önemine işaret etti.

Pentagon Design'ı kurmaya nasıl karar verdiniz?

Sauli Suomela: 1980 yılında aynı üniversitede sanat ve tasarım okumaya başladık. Uzun seneler boyunca sınıf arkadaşıydık; okul devam ederken birlikte çalışmaya başladık.

Arni Aromaa: Yaptığımız işleri faturalandırma, sözleşme hazırlanması gibi bürokratik işlemleri daha kolay halletmek için 1996 yılında Pentagon Design'ı kurduk. Başlangıça aklımızda büyük bir firma olma fikri yoktu.

Ne zamandan beri Türk firmalarla çalışıyorsunuz? Türk kültüründen ilham alıyor musunuz?

A. Aromaa: Herşey 2008'de başladı; bir konferansta konuşmak üzere İstanbul Teknik Üniversitesi'ne davet edildik ve sonrasında Türk firmalarla bağlantılar kurmaya başladık. İlk firma Paşabahçe idi; onu VitrA izledi. Türkiye'de ilham alınabilecek bir sürü şey var. Örneğin; VitrA ile çalışırken köklü bir geçmişe sahip olan ve tamamen fonksiyonel olarak şekillenen geleneksel Türk hamamından ve hamam kültüründen çok esinlendik. Özellikle Türk firmaları, geleneksel ile İskandinav tarzını birleştirmek istiyorlar; biz de genelde bu yönde çalışmalar yapıyoruz.   

S. Suomela: Ayrıca İstanbuI'un mimarisi ve peyzajı da, şu an üzerinde çalışmakta olduğumuz bazı tasarımlara ilham verdi. Yakında bunları duyuyor olacaksınız.

Türk tasarım dünyası konusunda ne düşünüyorsunuz?

S. Suomela: Bence Türkiye'de tasarım, saygı duyulan bir kavram ve bu alanda iyi eğitim veren kurumlar var. Türk firmalarla çalışırken, çalışanların ne kadar yetenkli olduğunu görüyoruz. Birçok isim olduğuna eminim; ama aklıma gelenler Autoban ve Defne Koz.

A. Aromaa: Birlikte çalıştığımız firmaların hepsi tasarımın önemini biliyor. Bu alanda potansiyel çok yüksek; ama Kore kökenli Samsung ya da Hyundai gibi global olarak bilinen bir Türk markası yok. Ama gelecekte bu tür firmalar olacağına inanıyorum.

Reklam Goruntulenme Bolumu


Türkiye'de birlikte çalıştığınız firmalarla ilgili izlenimleriniz ve deneyimlerinizden bahseder misiniz?

A. Aromaa: Herşeyden önce tasarımı ön planda tutan ve yoğun olarak kullanan firmalarla çalışıyoruz. Gelişmiş bir tasarım kültürü, dinamik bir çalışma sistemi ve bir yönde kolaylıkla ilerleyebileceğimiz kararlı bakış açıları görüyoruz. Bir tasarımcı olarak işlerin yarım yamalak değil, tam anlamıyla yapıldığını görmek tatmin edici. Türkiye'de bir toplantıya geldiğimizde, bütün prototiplerin profesyonelce hazırlanmış olduğunu görüyoruz. Bu, bir sonraki adımı görebildiğiniz, tasarımcıların yanında olan bir tavır.

Sunumunuz sırasında bahsetmiş olduğunuz global yaklaşım, sürdürülebilirlik, ürün anlamı, gündelik tasarım konularıyla ilgili olarak tasarım sürecinde hangi durumlarla karşılaşıyorsunuz?

A. Aromaa: Tasarım sürecinin başlangıç aşamalarında, genellikle oraya gider ve neler olup bittiğine bakarız. Bu analiz sürecinde aslında ne aradığınızı bilmezsiniz. Gözlerinizi tamamen açarak 'işte bu tam aradığımız şey!' diyene kadar gözlemlemeniz gerekir. Gözlemleriniz size alakasız görünse de, tasarıma başlamak için iyi bir çıkış noktası olduğunu görüyorsunuz. Bence bu sunumumda bahsettiğim, pozitif süprizin ta kendisi. Bir masa tasarlamak için bile mevcut masa formlarının dışında her şeyden ilham alabilirsiniz. Çocuk gibi düşünmemiz lazım. Aynı zamanda ilk aşamalarda eleştirilerden uzak durmalısınız.

S. Suomela: Bir tasarımcı olmak, sürekli olarak yeni ilginç şeyler aramak demek. 'Farklı ne yapılırdı' sorusu tasarımcı için bir yük.

Red Dot, IF gibi önemli tasarım yarışmalarından ödülleriniz var. Başarınızın önemli sebeplerinden birinin multidisipliner takım çalışmanız olduğunu düşünüyoruz. Bize ekibinizden bahseder misiniz?

S. Suomela: Endüstriyel tasarımcılar, iç mimarlar, grafik tasarımcılar, ekonomi eğitimi almış insanlar ve mühendisler var. Projeye, müşteriye ya da amaca bağlı olarak, bizimle çalışacak doğru insanları seçmeye çalışıyoruz.

A. Aromaa: Aynı zamanda belli konular üzerine uzmanlaşmış araştırma şirketleriyle de çalışıyoruz. Başlangıç noktası olarak, içerik bakımından hiç bir konunun uzmanı olmadığımızı kabul ediyoruz. Eğer konu aydınlatma ise, bir aydınlatma uzmanına başvuruyoruz. Her şey hakkında bir çok bilgi ediniyoruz; ancak tasarımla ilgili derinlemesine bir bilgi gerektiğinde geri çekilmeyi tercih ediyoruz.

PeliFair 2014 hakkında izlenimleriniz nelerdir?

S. Suomela: Birbiriyle ilişkili bütün profesyonelleri biraraya getiren bir etkinlik fikri oldukça olumlu; hatta daha büyük de olabilirdi.

A. Aromaa: Tatil atmosferi içerisinde gerçekleşmesi de oldukça iyi.

Sunumuzda lamine ahşap kullanmış olduğunuz bazı projeler gördük. Bu malzemenin tasarım alanında potansiyeli hakkında ne düşünüyorsunuz?

A. Aromaa: Laminenin sonsuz bir potansiyeli olduğunu söyleyebilirim. Mesela hem yeni tasarımlar, renk setleri üretilebilir; hem de kaplama malzemesi ya da bir hammadde olarak kullanılabilir. Aynı zamanda, bazı yönlerden en sürdürülebilir malzeme çözümü olduğunu düşünüyorum.