Çin evleri denince aklınıza, güneşte kurutulmuş ıslak bir şapkanın, içe
kıvrılmış uçları gibi köşeleri olan çatılar geliyor olabilir. Çin’deki eski
evlerin, sarayların ve tapınakların mimarisini özetlemek için bu eğlenceli
tanımı kullanabiliriz ancak Çin’de yeni inşa edilen evlerin kıvrık uçlu
çatıları, sıralı kiremitleri ve avluları olduğunu söylemek zor.
Çin’in büyük metropollerinde inşa edilen yeni evler, bizim ‘modern’
sitelerimize benziyor. Blok blok inşa edilen 20-25 katlı dev apartmanlardan
bahsediyoruz. Göğe ulaşma çabaları ve estetik açısından bizim büyük kentlerin
dışında kurduğumuz sitelere benzese de, belirgin bazı farkları var. Öncelikle
çok pahalılar. Pekin ve Şanghay gibi büyük kentler başta olmak üzere ev
fiyatları son yıllarda aldı başını gidiyor. Emlakçılarda ilanlar, metrekare
fiyatlarıyla camlara asılıyor. Pekin’de ikinci el bir evin metrekaresi ortalama
15 bin yuandan alıcı buluyor. Kentin merkezindeki fiyatlar bunun birkaç katı;
hiç bahsetmeyelim. 100 metrekarelik, ikinci el bir ev almaya kalksanız en iyi
olasılıkla 1 milyon 500 bin yuan ödeyeceksiniz ki, bu da bizim paramızla
yaklaşık 350 bin liraya denk geliyor. Çinli dostlar neden çok çalışıyor
sorusunun günümüzde en kestirme yanıtı bu; ev almak için!
Çin’de ev fiyatlarının yüksekliğini sadece 1 milyar 300 milyonu geçen nüfusa
bağlamak doğru değil. Son yıllarda yaşanan hızlı kentleşme, kırsaldan kente
çalışmak için gelen ve işleri bitince köylerine dönen göçmen işçilerin artık bu
yorucu yolculuğu yapmak yerine kentlere yerleşmeye çalışması ve bir rant aracı
olarak evlere olan ilginin artması ilk nedenler arasında.
Bugün, Çinlilerin ve dolayısıyla hükümetin üzerinde en çok konuştuğu
konulardan biri ev fiyatları. Kentlerde yaşayanlar, başlarını sokacak bir evi
nasıl alacaklarının hesabını yapmaya çalışıyor ama elinde ciddi bir nakit parası
olmayanlar, işin içinden çıkamıyor. Yeni ev almış bir dostuma, “krediyi kaç
yıllığına aldın” diye soruyorum, bana “30 yıl” yanıtını veriyor. Ana para
konusunda da ailesi ciddi bir yardımda bulunmuş. Yaşının 30’larda olduğunu
bildiğim için, “Demek ki diyorum, çocukların için alıyorsun bu evi.” Esprim fena
değil ama gülümsememiz Çin’de ev sahibi olmanın zorluğunu hafifletmiyor.
PEKİN’DE AİLELERE İKİNCİ EV ALMA İZNİ YOK
Soru büyük ancak yöneticiler meydanı ‘görünmez ele’ bırakmış da değil.
Pekin’de yerel hükümet, birkaç gün önce bu işe dur demeye niyetli olduğunu
gösteren türde bir adım attı: Bundan böyle kentte hiçbir aile, ikinci bir ev
satın alamayacak. Ev fiyatlarının artmasının bir nedeni de birçok kişinin, iki
hatta üçüncü bir ev satın alarak bu işi ticarete çevirmesiydi.
Merkezi hükümet de, üç ve üçten sonraki evler için kredi (tutsat) verilmesini
yasaklayan bir karar aldı. Çin hükümetin aldığı önlemler arasında, ikinci ve
sonraki evler için kredi isteyenlerden daha yüksek bir ana para talep edilmesi
de var. Birçok yetkili, spekülatif hareketler yüzünden fiyatların tavan
yaptığını ve ev piyasasının patlamaya hazır bir balona dönüştüğü uyarısını
yapıyor.
Benzer uyarıyı, ev kredilerine yönelik olarak yapanlar da var. Çin Merkez
Bankası, sadece bu yılın ilk çeyreğinde emlak sektörüne verilen kredi miktarının
124 milyar doları bulduğunu söylüyor. Çin, bir yandan ev kredisi alımını
zorlaştırmaya, bir yandan emlak vergilerini arttırmaya çalışıyor. Diğer taraftan
da ucuz konut inşasını hızlandırarak fiyatların düşmesine uğraşıyor.
3 MİLYON YENİ EV YAPILIYOR
Hükümetin 2010 yılı planları arasında, dar gelirlilere yönelik 3 milyon yeni
evin yapılması, kötü bölgelerde yaşayan 2 milyon 800 bin ailenin evlerinin
iyileştirilmesi, 1 milyon 200 bin ailenin harap omuş evlerinin tamir edilmesi ve
60 bin göçmen aile için ev inşa edilmesi yer alıyor. Hükümetin ciddi ısrarı,
diğer bölgelerde alınan Pekin’dekine benzer tedbirler satışların biraz da olsa
düşmesine ve fiyatların soğumasına neden oldu. Yine de uzmanlar, fiyat artışının
durup durmayacağı konusunda net bir tahminde bulunmaktan kaçınıyor.
ÜST ÜSTE DEĞİL DE İÇ İÇE YAŞAMAK
Pekin’e gelen turistlerin görmeye gittiği, ‘Siheyuen’ adı verilen avlulu
evler, bu avlulu evler arasında bağlantıyı sağlayan ‘Hutong’ adlı geçitler bu
kentleşme sürecine direnmekte zorlanıyor. Uçları kıvrık çatılı evlerin, tam bir
mahalle havasını yansıtan, herkesin üst üste veya alt alta değil de iç içe
yaşadığı ‘hutong’ların korunma altına alınmayanları, emlak sektörünün dev
şirketleri tarafından satın alınarak yerlerine bildiğimiz apartmanlar dikiliyor.
Korkarak yazıyorum, TOKİ duyar da, adını
‘To-Ci’ yapıp Çin pazarına girer diye. Pek hoşuma gitmeyen bu
dev apartmanların yine de, geniş bahçeleri, birbirine yapışmayan yüzleri, güneş
alan pencereleri, açıldıkları dev caddeleri ve otoparkları var.
Bağlandıkları toplutaşıma ağları, uydukları bir şehir planı ve kurallar var.
‘To-Ci’ gelirse değil o eski ‘Hutong’ları, bu blokları da mumla ararız diye
korkuyor insan.