Dekorasyon Dergisi’nin Mart sayısında yayımlanan “Kentin parçası trafolar” başlıklı yazıda, kentin içinde ama kent yaşamının dışında olan ve son yıllarda bu dışındalığın fark edilmesi üzerine kent yaşamına kazandırılmaya çalışılan trafolara ve bu kazanma yöntemlerine dikkat çekiliyor.
Yazıda, "yüksek gerilim hatlarının kente indirgenmiş hali” olan trafoların, fonksiyonları nedeniyle insanlardan uzak tutulmak istenmelerinin sonucunda çevredeki değişime ayak uyduramayarak kentin izbe yerleri haline dönüştükleri belirtiliyor. Ayrıca, trafoların tekrar kent dokusuna katılması için, onları eski Türk evleri görünümüne sokmanın anlamsızlığına da vurgu yapılıyor.
“Trafolardaki sorunu fark etmek ve çözüm aramak ne kadar doğru bir hamleyse değişimin bu tarz uygulamalarla yapılması o kadar yanlış bir hamledir. Bu bağlamda trafolarda yapılan uygulamalar başarıdan uzak ve kısa vadeli çözümler içerir. Trafoların yüksek düzeyde tehlikeli alanlar olmasından dolayı insanların bu yapılara ulaşma çabası engellenecek şekilde tasarlanmalıdır. Davetkar nitelikteki uygulamalar insanların can güvenliğini tehlikeye atacak boyutta riskler taşımaktadır. Ev görünümü verilmiş ölüm tehlikesi taşıyan binalar haline dönüştürmek mevcut sorunu çözmekten çok üzerine yeni sorunlar ekler. Gerçekten biri çalarsa bu kapıyı?” denilen yazıda, işlevinden dolayı soğuk cepheli tasarlanan trafoların kent dokusu içine katılması için yapılması gerekenlerin sadece görsellikten ibaret olmadığının altı çiziliyor.
Yazıda, önemli olan noktanın “işlev-fonksiyon-cephe” üçlemini tamamlamak olduğu ifade edilirken trafoların cephelerinin sokak sanatıyla bütünleştirilerek tasarlanması öneriliyor.