Ergene Havzası'na Öngörü Sistemi



Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Konukçu, yaptığı açıklamada, projenin Karadeniz Havzası Sınırötesi İşbirliği Ortak Operasyonel Programı kapsamında desteklenen en yüksek bütçeli proje olduğunu söyledi.

Proje çerçevesinde Türkiye’de Ergene Havzası, Bulgaristan'da Ropotamo ve Veleka deltaları, Ukrayna'da Dniester ve Dnieper deltaları, Gürcistan'da Guria bölgesinde çalışma yapıldığını belirten Konukçu, şöyle konuştu:

"Proje, bu havzalarda, 1990'dan 2012'ye kadar arazi kullanımında yaşanan değişikliklerin modellenmesi ile ilgili bir proje. Tarım arazileri, orman, çayır, mera arazileri, sulak alanlar, su yüzeyleri ve yerleşim merkezleri olmak üzere 5 ana sınıf bulunuyor. Biz şu anda, bu arazi kullanımındaki değişikliği modelleyebilecek altyapıyı üniversitemize kurduk ve üniversitemizde de bunu modelleyebilecek yazılımı şu anda hazır hale getirmiş durumdayız."

Konukçu, havza içerisinde, arazi kullanım değişikliği yapılmasının çevreyi etkileyeceğini vurguladı. Başta yeraltı ve yer üstü su kaynaklarının kalite ve miktar yönünden etkileneceğini dile getiren Konukçu, şöyle devam etti:

"Biz başta bunu dikkate alıyoruz. Yani Ergene Havzası'ndan bir yol geçirdiğimiz zaman altyapı olarak veya tarım alanlarını sanayiye, yerleşim alanlarına dönüştürdüğümüz zaman veya kuru tarım alanlarını sulu tarım alanlarına dönüştüğü zaman su kaynakları nasıl etkilenir veya çevreye ne gibi olumsuz etkileri olur, biyolojik çeşitlilik açısından, iklim değişikliği açısından, işte bütün bu ilgili parametreleri girerek modelleyebilecek bir altyapıya sahip durumdayız bu proje kapsamında."

"Proje, iyi bir karar ve destek aracı olacak"

Konukçu, proje ile Ergene Havzası'nın gelecekteki farklı kullanım senaryolarının yani tarım, sanayi, yerleşim, orman, çayır, mera, su gibi alanlarındaki değişimin veya havza içine yapılacak olan yol, sanayi tesisi gibi yatırımların doğuracağı çevresel etkilerin modellenebileceğini aktardı.

Türkiye'nin en verimli ovalarından oluşan Ergene Havzası ve Ergene Nehri'nde son yıllarda yaşanan kirliliğin sadece Trakya'nın değil, Tüm Türkiye'nin gündeminde olduğunu ifade eden Konukçu, şunları söyledi:

"Ergene Havzası, 600 civarında fabrika, 68 belediye ve 1 milyonu aşkın nüfusu üzerinde barındırmaktadır. Ergene Nehri'nin suyu su kalite standartlarına göre en düşük kalite olan 4. sınıfta yer almaktadır. Sanayi ve yerleşim yerlerinden gelen noktasal kaynaklı kirliliklerin yanında, yoğun tarım nedeniyle kirlenme de önemli bir yer tutmaktadır. Arazilerin yetenek sınıflarına dikkat edilmeden, özellikle tarım ve mera alanlarının amaç dışı kullanımı erozyona neden olmakta ve yüzey su kaynaklarının kirlenmesini hızlandırmaktadır. Havzada yeraltı suyunun, yenilenebilir miktar üzerinde kullanıldığı yapılan gözlemlerle ortaya konmuştur. Ergene Havzası'ndaki bu durum yetkililer tarafından da görülmüş, son 30 - 40 yıldır kirletilen Ergene Nehri'nin temizlenmesi için eylem planları hazırlanmış ve uygulamaya konmuştur."

Konukçu, bir alanı korumak için kirletilmeden önce önlem almanın en etkili yöntem olduğunu vurguladı. "Marmara'ya Derin Deşarj Projesi", tarım alanlarında kimyasal kullanımının azaltılması ve erozyonu önleme amacıyla yapılan ağaçlandırmaların da bu eylemin birer parçası olduğunu belirten Konukçu, şunları kaydetti:

"Bütün bu ıslah çalışmaları takdirle karşılanıyor ancak Ergene'nin eski haline dönmesi çok zor, uzun ve pahalı bir süreçtir. Kirletmeden önlem almak en ucuz ve en etkili yöntemdir. Kirletmeden önlem alabilmenin yolu, havzadaki arazilerin kullanımının ve havzaya yapılacak yatırımların (sanayi, ulaşım, yerleşim gibi) havza ekosistemini nasıl etkileyeceğini önceden tahmin etmemize yarayacak enstrümanlara bağlıdır. Haziran 2013'te başlayan Avrupa Birliği Projemiz tam da bu amaca hizmet edecek niteliktedir. Bu bağlamda proje, yerel yönetimler ve karar mercileri için iyi bir karar destek aracı olacaktır."